Kaosa Hazırlık

451 33 0
                                    

ERIC

Lily, bana büyümüş gözleriyle bakarken normal haline dönmeye başlamıştı. Bir bana bir yerde yatan David'e bakıyordu. David'e doğru adım attığında David sert bir sesle onu durdurmuştu. "Sakın yaklaşma!"

"Be-"

"Git burdan!" diye bağırdı David kanayan omuzlarını tutarak.

Lily ne yapacağını bilmez bir halde David'e baktı. Bir kaç dakika süren sessizlikten sonra titrek adımlarla odadan çıktı. Bende peşinden aşağı indim.

"Sana inmemeni söylemiştim!" diye bağırdı Greg, Lily merdivenlerden inerken.

"O nasıl?" diye sordu Lily gözleri dolarken.

"Sen burada olduğun sürece ölüme yakın kalacak!" dedi Greg sert bir tavırla.

Lily dönüp bana bakınca gözlerinde çaresiz bir ifade vardı. "Git." dedim ben de sert bir tonla. "Iyileşmesini istiyorsan terket burayı."

Greg bana anlamaz bir şekilde bakarken Lily çaresizce kapıya yönelip dışarı çıktı. Kontrol etmek için ben de ardından gitmiştim. Arabasına binmek için yöneldiğinde sağ ön tekerin patlak olduğunu görünce gözlerini yumup derin bir nefes aldı.

Hiç bir şey söylemeden yola çıkıp yürümeye başladı. Sokak lambalarının aydınlattığı yolda, arkasına bakmadan titrek adımlarla yürümeye başladı.

Onun için üzülüyordum. Bir alfa olmasına rağmen, hala titreyebiliyordu. Çünkü korkuyordu. Ne kadar güçlü olabileceğine dair fikri vardı, ama güçlü olmaktan korkuyordu. Bir kurtkadın olmaktan korkuyordu.

Öyle ki onun siyah beyaz bulutlu dünyasını David bile psişik güçleriyle renklendiremiyordu. Onu, rüyasında, içinde taşıdığı acılardan arındıramıyordu.

Dünyaya bu özelliği taşıyarak gelse bile uzun süre dönüşmemesi her zaman kurt tarafını baskılamasından kaynaklanıyordu. Olduğu şeyi kabul etmek istemiyordu.

Güçsüzdü. Scott'ın aksine o sorunlarından kaçıyordu. Yüzleşmiyordu. Ama acılarından bahsetmiyordu. Babasını kaybettikten ve Peter la defalarca güven sorunu yaşayıp yıkılmasına rağmen her zaman yeni bir dala tutunmaya çalışıyordu.

Arkadaşlarını belaya çekmemek için onlardan uzak duruyordu. Yalnızdı... Etrafı ne kadar kalabalık olursa olsun yalnız hissediyordu. Leo onun için en önemli kişiydi bu yüzden. Bunu bir keresinde itiraf etmişti.

Arabanın üstüne oturmuş David'i beklerken her zaman ki gibi tırnaklarıyla oynuyordu.

"Sana bir şey sorsam?" dediğimde kafasını kaldırıp kalkık kaşlarıyla soruyu beklediğini ifade edince devam ettim. "Leo'yu neden sevmiyordun? Yani sevgili anlamında."

Bakışlarından şaşırdığını görebiliyordum. Bir süre cevap vermeyip tırnaklarıyla oynamaya devam etmişti. Sonra kafasını tekrar kaldırıp konuşmuştu. "Sadece normal bir arkadaşım olsun istiyordum."

"Scott, Stiles, diğerleri... Onlar da senin arkadaşların." dedim.

"Onların başında yeterince sorun var. Bir arada olduğumuzda daha çok sorun oluyor. Ben onları kendi problemlerime çekmek istemiyorum." dediğinde şaşkın bir şekilde ona baktım.

"Leo'yu neden problemlerine çektin?" dediğimde hüzünlü bir şekilde gülümsemişti.

"Yanımda olmak onun kararıydı. Ben istemesemde o her zaman yanımda olmak istedi. Ben onu sorunlarımdan uzaklaştırsam da tekrar tekrar geldi. Diğerleri beni yalnız bırakmakta saygılıydı. Kararıma istemeyerek de olsa saygı duyuyorlar. Ama Leo duymuyordu. Bu yüzden ilk defa hayatımda böyle bir arkadaşa sahip olduğum için şükretmiştim." dediğinde gözünden akan yaşlar arabanın üstüne düşüyordu.

"Onu seviyorsun." dedim bir anda.

"Seviyorum, evet. Ama ona aşık değilim. Bu çok değerli bir sevgi. Hayatımda her zaman olmasını istediğim bir sevgi. Ama ne Derek'e ne de David'e karşı olan sevgim gibi değil. Kaybetmek istemediğim bir şey. Sarsılmayacak ve değişmeyecek. Belki David'le ayrılırız, belki başkasına aşık olurum. Belki David değil de karşıma sen çıksaydın seni bile sevebilirdim. Ama hiç bir arkadaşımı Leo gibi sevemeyeceğimi biliyorum. Bu yüzden onu özlüyorum."

Lily gözden kaybolmaya başladığında hıçkırıkları da onunla birlikte sokağı terkediyordu. Böyle olması onun suçu değildi, ama David'e zarar vermesi ona karşı öfkelenmemi sağlıyordu.

Içeri girdiğimde kendimi yorgun hissediyordum. Kendimi duvara yaslayıp yere oturdum. Greg'in Leo'nun kanını zehirden arındırma çabalarını iziyordum.

Kurtadamların bile kendini iyileştiremeyecekleri türde zehirleyecek, ismi unutulmuş çağlardan gelen otlar vardı. Onlara saldıranlar her kimse bunları iyi biliyorlardı.

"Bazen o kıza acıyorum." dedi Greg kafasını kaldırmadan.

"Ondan nefret ediyorsun Greg." dedim dediğine aldırış etmeden.

"Evet ama David onu seviyor." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Lily, David'e sadık biri. Lily sevdiği insanlara karşı sadık bir insan." dedim neden onu savunduğumu anlamasam da.

"Öfkesini kontrol edemeyen sadık bir kurtkadın. Şu an yukarıda yaralarını temizlemeye çalışan David'e bir yardımı oluyor mu peki bunların. Ona aciz olduğu için acıyorum. Çünkü yapabilecek hiç bir şeyi yok. Hiç bir şeyi düzeltemez." dedi Greg duygudan yoksun bir sesle.

"Sen de düzeltemedin." dedim sert bir sesle.

"Ben insanım! Büyücü değil!" dedi Greg hiddetle.

Gözlerimi devirerek ona baktıktan sonra merdivenlere yöneldim. "Onu iyileştirmen gerektiğini biliyorsun." dedim merdivenlerden çıkarken.

Üst kata gelip David'in odasına girdiğimde hala aynı yerde oturuyordu. "Gitti mi?" diye sordu.

"Evet." dedim kendimi yatağa sırtüstü attıktan sonra.

"Araba sesi duymadım." dedi soru sorarcasına.

"Çünkü teker patlamış. O da yürüyebiliyor bildiğin üzere." dedim gözlerimi kapatarak. "Ağlıyordu." dedim uykuya dalmadan önce. "Ve titriyordu."

LILY

Polis merkezinin önüne geldiğimde istemsizce adım atmaya devam ettim. Içeri girdiğimde kimseye aldırış etmeden Stiles'ın babasının odasına doğru yürüdüm. Birileri kolumdan tuttukça onları ittiriyordum.

"Lily!" Ismimi yüksek sesle telaffuz eden kişiye baktığımda onun Parrish olduğunu gördüm.

"Şerifi görmem gerek." dedim cılız bir sesle.

"Kıyafetinde kan var." dedi kaşları çatılırken.

"Önemli değil. Şerifi görmem gerek!" dedim ısrarla.

"Şu anda burda değil. Ofisinde beklemek ister misin?" dedi diğer polislere kaçamak bakışlar atarken.

Kafamı olumlu anlamda salladım. Beni Stilinski nin ofisine götürüp içeri girdiğimizde koltuğa oturdum. Uyumak istiyordum.

"Ne oldu?" diye sordu kapıyı kapatarak.

"Leo'ya ve bana saldırdılar." dedim koltuğa uzanarak.

"Leo'ya mı? Leo Mills'e mi? Ölmüş olan Leo?" dediğinde tekrar kafamı salladım.

Yüzü beyazlarken yavaşça cebinden telefonunu çıkarıp bir şeyler tuşladıktan sonra yavaşça kulağına götürdü. "Şerif, hemen buraya gelmen gerek. Lily saldırıya uğramış. Leo'yla birlikte. Leo Mills."

teen wolf: a new storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin