Lütfen tarih bırakın...
Gökyüzüne nakşedilen yıldızlardan bir tanesi bu gece sönmemek, cılız bedeninin karanlığa gömülmesini engellemek için tutundukça tutundu.
Karanlıktan korkuyordum.
O bağırdıkça sönüyordu ışığım. Annem ağladıkça, ölüyordum.
"Lan bana bak, abimler gelecek onların sevdiği şeylerden yap!" diye homurdandı Üvey babam. Çalışmıyor, ve en zoruma gideni ise annemin getirdiği parayı içkiye veriyordu.
"Sami," diye konuştu annem, boğuk sesiyle. Sesi hep mahzun olur, gözleri ise acının çöreklendiği harelerine ilmek ilmek döşenirdi. "Evde doğru dürüst bir şey yok. Ne yapayım?"
Salon hemen yan tarafta, odamın duvarıyla bitişik olduğundan sesler çok net olmasa da belli olacak şekilde duyuluyordu.
"Daha iki gün önce aldığın haftalığını ne yaptın?" dedi, alkole bulanmış sinirli haliyle. "Nerede yedin salak karı!"
Benim dershane masrafımı vermişti.
"Sami, Akşın'ın dershanesinin taksidi geldi." Elimde ki kalem bıçak görevini üstlenmiş gibi avucumun içini kesti. Acı hissedemiyorum, sadece kan.
"O aptal kızın eğitimi banane, salak!" diye bağırdı bir anda. Sesinde ki yırtıcılık tüylerimi ürpertiyordu.
"Evde ki masrafı yetmiyor, bir de eğitimi var zillinin!"Düz düz önümde ki teste bakmaya devam ettim. Yazılar uğulduyarak gözlerimin önünde uçuşuyor annemin gözümde canlanan sızlanan ifadesi midemi burkuyordu. Kulaklarımda ki basınç başımı döndürdü.
"Sami, Allah aşkına kızımla uğraşma. Bu sene sınava girecek." Ah, yoluna öldüğüm annem. Gözlerinde yuvarlanan yaşların yanağında hiç oluşmayan çukurda yok oluyordu. Gamzelerin yanaklarını terk etmişt, gözlerinin parlaklığı sönmüştü.
"Dur, bak ben onunla şimdi nasıl uğraşacağım!" Salondan gürültü koptu, annemin çığlığı yerimde hoplamama sebep oldu. "Kalk lan gereksiz."
"Sami dur!"
Odamın kapısı paldır küldür açıldığında arkama baktım. Sakalları yüzünü kaplayan adam sönük bakışlarıyla bana nefretle bakıyordu.
"Akşın," dedi annem titrek bir sesle.
İçim titrese de gözlerim ikisinin bedeninde süzüldü.
"Öyle yiyip, içip, tuvalette sıç diye mi besliyoruz lan biz seni?""Ne diyorsun?" diye konuştum gözlerinde ki nefreti görmezden gelip, dişlerimin arasından. "Anne?"
"Yok bir şey annem, sen çalış dersine." Sami babanın kolundan tutup dışarı çekmeye çalıştı. Kolunu annemin canını acıtacak şekilde hızla çekip bana doğru geldi. Annem çığlık atsada beni kolumdan tutup bez bebek gibi kaldırdı.
"Kalk git lan bu evden." Kolumu acıtacak şekilde sıktı. "Oturduğun yerden israfsın."
"Sami bırak kızın kolunu!" Annem bizi ayırmaya çalışırken debelenmeden kapının önüne atılmayı bekledim.
Annemi kolundan tutup savurduğu an işte o an debelenip kolumu çekmeye çalıştım. "Bırak, bıraksana be!"
"Yürü," dedi acımasız tonda. O hiç bana acımamıştı ki. Kendi soyundan olmadığım için beni insan yerine bile koymazdı.
"Bırak beni, gitmeyeceğim."
Beni kapının önüne süründüre süründüre götürüp kapıyı diğer eliyle hışımla açtı. "Defol git evden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TENLİ KADIN/ TEXTİNG
Short StoryKaranlığın sardığı bir gece de salıncağın üzerinde ağlayan beyaz tenli kız ve onun ağlamasına dayanamayan adam. Bu Akşın Alçin Yürekyakan'ın hikayesidir. 01.09.2018 başlama tarihi. 11. 10. 2018 bitiş tarihi.