Bir duygunun sizi ele geçirme hissi olurdu, aslında o bir duygu değil binlerce duygunun kenetlenmiş haliydi. Heyecan, korku, öfke, merak, şaşkınlık...
Ve bu tek bir duyguyla kendini belli ederdi: Sıkıntı.
Zemini titreten adımları afallayarak bize doğru gelirken gözünde ki merak kıvılcımları dişlerimi sıkıp kendimi kasmama neden oldu. Korkut, tatlı bir suratla masanın başına gelip bana gözlerini kısarak baktı. "Sen..?"
"Şey, ben kalkayım," diyerek kucağıma bastığım çantamla ayağa kalkıp ikisine telaşla baktım. "Dosyanızı teslim ettim."
"Akşıncığım, acelen ne?" diyen Melisa Hanımı gözüm görmedi bile arkamı dönmüşken "Akşın Alçin'di değil mi?" diye sordu yumuşak bir sesle. Adımlarım bıçak gibi kesildi. Sesi... Sesi içimde bir yerlerin çığlık çığlığa bağırmasına neden oldu. Neydi bu?
"Evet," dedim kısık sesle.konuşup omzumun üzerinden ona baktım.Gözlerinde ki parlaklaklık beni baştan aşağı süzüyordu ama rahatsız olmadım, kırık olduğunu anladığım burnu büyürken sert bir nefes aldı. Yüzü çok hasarlı bir şey değildi ama yara izleri kendini belli edecek kadar vardı.
"Odama geçelim," diye konuştu gülümseyerek. "Sizle konuşmak istediklerim vardı."
Kesin yine beni tehdit edecek gelmemeliydim buraya. Berat haklıydı uzak dursam iyi olurdu. reddetmek amacıyla başımı iki yana sallarken iki koca adımda yanıma gelip gözlerime baktı. "Sadece konuşacağız küçük hanım," diye konuştu güven veren bir sesle. "Merak etme sana zarar verecek değilim," derken fısıldamıştı. Melisa Hanım bize bakmıyordu bile. Kollarımla ezdiğim çantama daha sıkı sarınıp başımı isteksizce aşağı yukarı salladım.
Elini belli belirsiz belime koyarken sertçe reddettim onu ama sinirlenmek yerine hoşuna gitmiş gibi sırıttı. Odası kocaman ve beyazlar içindeydi ferahtı ama kapıyı kapattığı andan itibaren sıkıcı bir hava kapladı. "Oturabilirsin Akşın." Eliyle koltuğu gösterdi suratım asık oturdum.
Aksın dememesi garibime gitti. Klavye artistliğimi yapıyor yoksa?
"Buyurun ne konuşmak istediniz benimle?" Ayaklarıma bakarak hızlıca sordum.
"Telefonda hep sana saldırdım bunun için lütfen kusura bakma," dediğin de başımı kaldırma gereği duydum. "Sinirli anlarımda sana patlamış olabilirim." Dişlerini göstererek gülümsedi.
"Hak etmediğim davranışlara maruz kaldım." Çantamı bir nebze sıkmayı bıraktım. "Sinirinizi benden çıkarıp, tehdit etmeye hakkınız yoktu."
"Ah, biliyorum biliyorum Akşıncığım." Kollarını masaya koyarak bana doğru eğildi. "İnan çok üzüldüm yazışmaları sabah okuyunca, kötü tarafıma denk gelmişsin."
"Siz dediğiniz kimdi Korkut Bey?" dediğim de duraksadı.
"Bu konuyu kapatalım mı? Nasıl telafi edebilirim sana olan hatamı?"
"Hatalarınızı!" diye bastırdım sert bir şekilde.
"Tamam, hatalarımı."
"Benden uzak durarak mesela?"diye öneri sunduğum da sakalını kaşıyıp bana baktı. "Üzgünüm,"
"Neden?" Kaşlarım çatıldı.
"Bu kadar mı korkuttum seni?"
"Korkmadım..." Düşündüm. "Sadece sizinle görüşmemi istemiyor!"
"Kim?" diye sordu kaşları çatılarak.
"Benim için önemli biri ve sanırım ona hak veriyorum."
Gözlerinde ki parlamada neyin nesiydi? Bu adam niye sırıtıyordu böyle!
"Ah, peki. O zaman son telafi olarak sana bir çay söylesem? Yanında senin gibi küçük kızlar için çikolatam da var?"
"Gerek yok, bakın gerçekten..." derken sözümü kesti "Rica ediyorum," diyerek gözüme baktı. "Ben seni kırdım, sen de beni kırma."
İsteksizce nefes aldım. "Peki," diye konuştum. "Tamam."
Kocaman gülümserken benim aklımda tek bir soru geldi.
Bu adamın dissosiyatif bozukluğu varsa ve bu adam iyi birine benziyorsa telefonda mesajlaştığım kötü tarafı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TENLİ KADIN/ TEXTİNG
Cerita PendekKaranlığın sardığı bir gece de salıncağın üzerinde ağlayan beyaz tenli kız ve onun ağlamasına dayanamayan adam. Bu Akşın Alçin Yürekyakan'ın hikayesidir. 01.09.2018 başlama tarihi. 11. 10. 2018 bitiş tarihi.