Bölümü okumadan baştan söyleyeyim burası benim hayal dünyam çiçeklerim. Saçmalarım, dibe batarım belki geri toparlarım. Bu süreçte eğlenelim olur mu?
Berat: Akşın."
Saate gözüme iliştiğin de hiç bu kadar geç mesaj atmadığını bildiğimden garipsedim.
Akşın: "Berat? Bir sorun mu var?"
Berat: "Aşağı inebilir misin?"
Doğru okuduğumdan yüzlerce kez emin oldum. Bana aşağı inebilir miyim diye soruyordu.
Akşın: "AŞAĞIDA MISIN?"
Berat: "Öyle."
Bana yüzünü göstermek mi istiyordu? Sonunda bunu yapacak mıydı? Heyecandan kalbim atış hızını arttırdı. Odamdan çıkıp annemlerin odasına baktım uyuyorlardı. Zaten Sami yatmadan önce bira banyosu yapmıştı. Annem de yorgunluktan duymazdı. Üzerime montu geçirip usulca kapıyı aralayıp arasından sıyrılarak geçtim.
Apartmana çıktığım da telefonun ışığını yakıp Berat'a mesaj attım.
Akşın: "İniyorum."
Bekliyormuş gibi mesaj attı.
Berat: "Üzerini sıkı giyin!"
Mesaja yanıt vermeden cebime atıp apartmanda ses çıkarmadan dışarı çıktım ama sert bir rüzgar yüzüme tokatı çarptı.
Berat: "Parka doğru gel güzelim."
Telefonu elime alıp titreyerek parka doğru yürüdüm. Öğle konuştuğumuz da akşam toplantıya gireceğini söylemişti, üzgündü bunu hissediyordum. İçim içime sığmayarak parka vardığımda orta da kimse yoktu.
Berat: "Bekle, arkanı dönmemeni istesem yapar mısın?"
"Olur," diye mırıldandım çünkü bana yaklaştığını hissediyordum. Kokusunun sıcaklığını hissetmek mümkün mü?
Berat: "Sana sarılabilir miyim? Korkar mısın benden?"
"Bana sarılmak mı istiyorsun?" Derken sesim titriyordu. Mesaj sesi daha geldi.
Berat: "İzin verirsen."
"Sarıl, Berat!" Dediğim de dilimin verdiği kararı mantığım sorguladı. Beynim zonkluyordu.
Saçlarımda onun nefesinin sıcaklığını hissettim. Aceleyle çıktığım için bere giyemediğim için rahatlıkla burnunu saçımın arasına sokup derin bir nefes aldı. Burnundan güler gibi nefes verdi. Gözlerimi kapatıp bu akıl dışı hareketimi sorgulamak istedim ama yapamadım. Ona çekiliyordum.
Saçımdan bir kaç nefes daha aldı sonra spor şapkası tipinde ki şapkasını tersten kafama takıp beni alaşağı etti. Boldu ama onun saçının sıcaklığını kafamın derisi bile hissetti.
Kolu yavaştan omzumu sararken arkadan sımısıkı sarılıp ellerini önüme kenetledi. Canı acır gibi bir hali vardı ve bunu bedeni benim bedenime aktarıyordu. Kalbi o kadar hızlı atıyor ki sırtımda hissediyordum vuruşunu. Kaburgasını kırmak ister gibiydi.
"Neyin var," diye fısıldadım ağlamaklı bir sesle. "Acı çekiyorsun."
Yaralı bir hayvan gibi sızlandı. Başı çoktan boynumun sağ tarafına kapanmıştı. Gözlerimi açıp ellerine baktığım da buğulu gözlerim kocaman oldu. Elinin parmak boğumları yara içindeydi. Telaşla elimi elinin üzerine koydum ama sıcak eli elimi hızla tutup avucunun içine hapsetti. Konuşmak istemiyordu. Berat şu an 10 yaşında ki bir çocuk gibi bana sığınıyordu.
Koşulsuz şartsız birinin yanında olmak deliliğe mi işaretti. Evet onu hiç görmedim, onu fazla tanımıyorum ama bana çoğu insandan daha yakın. Annemden bile. Her şeyi mantığa uygun mu yapacaktım hayatımda. Akıl dışı şeyleri de tatmak istiyordum mesela şu an Berata dönüp sarılmak gibi.
"Gözlerim kapalı şekilde sana döneceğim," diye fısıldadım güven verici bir şekilde. "Ve sana öyle sarılacağım." Durdum. "Bana güveniyor musun?"
Sözlerim bedeninin kasılmasına sebep oldu.
Israrlı bir şekilde mırıldandım. "Berat bana güven."Boynumda ki başını usulca salladı. İlk önce avucundan elimi kurtarıp avuç içine dudaklarımı bastırdım. Bunu benimle bu parkta benim haberim yokken sabahladığı için yaptım. Eli kan kokusuna rağmen limon kokuyordu.
Uzun kemikli parmaklar taş kesmiş gibi kaldığında gözlerimi kapatarak ondan ayrılmadan bedenimi döndürürüp ona sarıldım. Avuç içimi ensesine yaslayıp bana sarılmasını hissettim.
Görmediğim bir adama sarılıyordum. Heyecan duygum patlamıştı. Güvene sarılıyormuş hissi vardı.
"Kim üzdü seni bebeğim," diye mırıldandım. Kollarıma sığınmıştı. Şu an kendimi ciddi anlamda 25 yaşında ki bir adama değil de 10 yaşında ki bir çocuğa sarılmış gibi hissediyordum.
"Ah, Berat en yakın zaman da o psikiyatriste tekrar başlayacaksın."
Kolu belimi pranga gibi sardı.
"Tamam." Dişlerimi sıktım. "Sustum."
Çok değil 10 dakika bir birimize sarılmıştık. Ayrılırken gözümü kapattığımı bildiği için ellerini yanaklarıma koyarak durdurdu beni. Gözlerim kapalı onun nefesini suratımda hissederken heyecandan bacaklarım titriyordu. Alnımda sıcak ve yumuşak bir baskı hissettim. Ellerim direkt bileklerine sarılırken alnıma sıkı sıkıya bastırdığı dudağını çekmeden gülümsediğini hissettim. "Eve git kızıl kuşum," diye mırıldandı. Ses o kadar kısık ve boğuktu ki cızırtılı gelmişti. "Teşekkür ederim. Seni sevmeme izin verdiğin için."
Gülümsedim. Kalbim hızlandı. "Ben teşekkür ederim, beni sevdiğin için. En yakın zaman da bu hastalığına çözüm bulacağız, tamam mı?"
Kıkırdadı. "Tamam beyaz tenli kızım."
Gözümü açmadan yanağını okşadım ve parmaklarımın üzerine basarak yükseldim. O da isteğimi anlamış olacak ki yanağına minik bir öpücük kondurmama izin verdim. Yanağı kan kokuyordu, metalik hissi alabiliyordum. Dudaklarım yanağından ayrıldı ve arkamı dönerek ondan uzaklaştım.
Dudağımda belirsiz bir gülümsemeyle apartmana girerken mesaj geldi.
Berat: "Şapkam senindir."
Unuttuğum şapkayı başımdan çıkarıp baktığımda pahalı bir şeye benziyordu. Mutlulukla başıma takıp eve süzüldüm.
Akşın: "Kalbin kalbimde attı. Sanırım sana aşık oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TENLİ KADIN/ TEXTİNG
Historia CortaKaranlığın sardığı bir gece de salıncağın üzerinde ağlayan beyaz tenli kız ve onun ağlamasına dayanamayan adam. Bu Akşın Alçin Yürekyakan'ın hikayesidir. 01.09.2018 başlama tarihi. 11. 10. 2018 bitiş tarihi.