4.BÖLÜM

601 46 2
                                    

Keyifli okumalar...

Korku ve hayal kırıklığı.

Şu an bedenime hâkim olan iki duyguydu. Ateş'in böyle biri olduğuna hâlâ inanamıyordum. O benim küçüklüğümden beri en yakın arkadaşım, kardeşim olmuştu. Ona her zaman güvenirdim; beni bütün kötülüklerden koruyabileceğine inanırdım. Oysa buradaki Ateş, düşüncelerimi kaynar suya atarak öldürmeye çalışıyordu. Kardeşinin katilinden intikam almaya çalışırken aslında hiçbir suçu olmayan bana zarar vermek istiyordu. Gerçekler ruhumu bir kurşun gibi delip geçerken buna sadece seyirci kalmak zorunda olmak canımı acıtıyordu.

Karanlık ve fazlasıyla ıssız olan ormanda nereye gittiğimi bilmeyerek koşarken içimdeki kurtulamayacağımı söyleyen ses sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Kurtulacaktım, onun öldürücü öfkesine maruz kalmayacaktım.

Koşmaktan ağrıyan kaslarımı dikkate almamaya çalışarak bir süre daha ilerledim ama bu sefer de ciğerlerim bana ihanet eder gibi nefes almamaya başladılar. Daha fazla koşamayacağımı fark ettiğimde arkama bakıp yavaşladım. Uzun bir ağaca yaslandığımda ciğerlerime yeni yeni ulaşmaya başlayan havayla öksürmeye başladım. Etrafta kimse görünmüyordu. Ateş beni bulamayacağını düşünüp gitmiş olmalıydı. Daha doğrusu ben öyle umuyordum.

Biraz dinlendikten sonra gidecektim ama küçük bir sorunum vardı. Nereye gideceğimi kesinlikle bilmiyordum. Yine de Ateş'in eline düşmektense ormanda kaybolmayı yeğleyerek yürümeye başladım. Yürüdükçe önüme çıkan dallar hızımı azaltsa da pes etmeyerek devam ettim. Fakat hayattaki şansım son zamanlarda benim için çalışmadığı için ayağıma takılan bir şeyle yere düştüğümde bir gülme sesi duydum.

Korkuyla başımı kaldırdığımda Ateş'in birkaç metre ilerdeki ağaca yaslanarak tehlikeli bir şekilde sırıttığını gördüm.

"Gerçekten kaçmana izin vereceğimi mi sandın? Son görüşmemizden bu yana bayağı saflaşmışsın. Bu kadar aptal olduğunu bilmezdim ama insan hayatta her gün yeni bir şey öğreniyor." Korkudan cevap veremiyordum. Sırtına vurduğum darbeyle onu etkisiz hâle getirdiğimi sanmıştım.

Düşüncelerimi okuyarak "Güçsüz bir sandalye darbesiyle beni bayıltabileceğini falan mı sandın? Yazık. O kadar hayal kurmuşsun ama seni hayal kırıklığına uğrattım, öyle değil mi? Ne kadar da kötüyüm." dedi. Evet, kötüydü.

Korkudan titremeye başlarken bana neler yapabileceğini düşünüyordum. Bana uyuşturucu verecekti. Belki verir vermez ölecektim belki de yaşayacaktım ama bir bağımlı olarak. Gözümün önüne gelen görüntülerle titremem artarken Ateş'in yanıma geldiğini gördüm. Kolumdan sertçe tutup beni ayağa kaldırdığında kocaman açtığım gözlerimle gözlerine bakmaya başladım. Beklediğimin aksine gözleri fazlasıyla kararlı bakıyordu. Ve tehlikeli.

Artık kontrol edemediğim korkum zihnimi ele geçirdiğinde gözlerim kararmaya başladı. Ateş'in kollarına yığılmadan önce dudaklarından birkaç kelimenin çıktığını gördüm ama duyamadan karanlığa teslim oldum.

Uyandığından beri yaşadığı şeyler buradaki Derin'e de ağır gelmişti. Ama o güçlüydü; asla pes etmez, onu kimsenin ya da hiçbir şeyin yenmesine izin vermezdi. Hayat onunla her daim savaştaydı zaten, yaşadığı ağır travmalardan sonra bile yıkılmamışken şimdi bir kafa karışıklığının onu alt üst etmesine izin veremezdi.

Tanımadığı sokakta yürürken ezeli düşmanlarının sözleri zihninde yankılanıyordu. Nasıl bir oyunun içine düştüğünü anlamamıştı ama önce gidecek bir yer bulmak istiyordu. Burada onun eşsiz barı gibi barlar var mıydı acaba? KAZAN... Orayı açmak için verdiği çabalar işe yaramış, şehrin anahtarına sahip olmuştu.

PARALELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin