Cem Belevi-Hayat Belirtisi
Medyada şarkıGözlerimi güneş ışığıyla açtım.
Bir odadaydım. Ama bu oda bayıldığım oda değildi başka bir odaydı.Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde kimseyi göremedim. Birden kapı açılınca yerimde zıpladım.
"Günaydın."dedi Pars.
"Günaydın. Burası neresi?"diye sordum.
"Burası benim evim."dedi.
"Meriç?"dedim.
"Seni kaçırdım. Şöyle ki sen bayıldın. Seni hastaneye götürücem dedim, ama buraya getirdim."dedi.
"Bizi bulabilir mi?"diye sordum.
"Bulamaz. Bulsa da seni alamaz evin etrafı korumalarla kaplı."dedi.
"Ben hep burda mı durucam şimdi?"diye sordum.
"Ben ne istersem onu yapıcaksın. Bundan sonra benim kölemsin."dedi.
"Sen bana iki seçenek sundun. Ya benle durursun dedin ya amcamla. Ben amcanı seçtim. Senin şartlarını kabul etmedim. Şimdi sen benim kölemsin diyemezsin."dedim.
"Kölelik bu değil mi zaten bir kişiyi istemese dahi zorla yaptırmak. Bundan sonra sen benim evimde tutsaksın."dedi.
"Bence sen fazla film izliyosun. Ne yaparsan yap ben özgürüm."dedim umursamaz şekilde.
"Ne o sevgilini göremeyeceğin için mi üzülüyorsun?"diye sordu alayla.
"Hayır onun için üzülmüyorum. Senin gibi pislik bir adamın yanında kalacağım için üzülüyorum."dedim tiksinir şekilde.
"Her fırsatını bulduğunda bunu yüzüme çarpmak zorunda mısın?"dedi.
"Yüzüne çarpmak? Yüzüne çarpılacak bir durumu mu var bu suçun ya? Sen nasıl böyle gezebiliyorsun ki? Seni niye hapise atmıyorlar?"diye bağırdım.
"Kes sesini. Ben aşağıya iniyorum. Dolapta kıyafetler var giyinip aşağıya gel."diye emretti ve dışarı çıktı.Dolabı açtım ve kıyafetlere göz gezdirdim. Kısa gri bir şort ve gri bir sporcu atleti giydim.
Saçlarımı da tarayıp saldım.Kapıyı açıp aşağıya indim. Ev çok lüks bir yerdi. Ne beklerdim ki, zaten hırsız değil mi?
Aşağıda mutfak ve salon vardı. Pars mutfakta bir şeyler koyuyordu. Onu boşverip salona geçtim ve koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım.
Televizyonun kumandasını alıp televizyonu açtım. Televizyondan gelen sesle Pars mutfaktan çıkıp salona geldi.
"Mutfağa gels-"sözünü yarıda kesti. Baktığı yere baktığımda bacaklarıma baktığını gördüm.Yanımdan yastık alıp ona fırlattım.
"Bakmasana."diye bağırdım.
"Sen de giyme o zaman."dedi.Sinirle ayağa kalktım.
"Telefonunu alabilir miyim?"diye sordum.
"Sebep?"
"Aybars'ı aramam lazım."dedim.
"Alamazsın."dedi.
"Sebep?"diye sordum.
"Çünkü o piçi aramana izin vermiyorum."dedi.
"Ona.piç.diyemezsin."dedim kelimelerin üstüne basarak.
"Sevgilisine de laf söyletmezmiş de."
"Emin ol sen ondan daha piçsindir."dedim sinirle.
"Konuyu kapatalım. Yemek yiyeceğiz yürü mutfağa."dedi.
"Ben yemicem."dedim koltuğa oturarak.
"Yemek zorundasın."dedi.
"Yoo hiç de öyle bir zorunluluğum yok."dedim.
"Açlıktan ölmek mi istiyorsun?"dedi.
"Evet."dedim net sesimle.
"İyi, kendin bilirsin. Akşam şirket yemeğine çıkıcaz düzgün giyin."dedi.
"Ben gelmiycem."dedim.
"Sürükleyerek götürürüm."dedi.Ona cevap vermeden yukarı çıktım ve dolabı açtım. Kırmızı payetli baya kısa bir elbise çıkardım ve altına da diyah bir stiletto çıkardım.
Hadi bakalım akşam o şirket partisine gidicem ve onu süründürücem.
✡✡✡✡✡✡✡
Zaman geçmişti ve saat 7 olmuştu. Çıkardığım kıyafeti giydim, saçımı dalgalandırdım ve siyah far, koyu bir rimel ve kırmızı bir ruj sürdüm.
Ayakkabımı da giydikten sonra kapıdan çıktım ve yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım. Pars aşağıda takım elbisesini giymiş neni bekliyordu. Saatine bakıyordu.
"Ben de sana bakmaya geliyordum."dedi ve bana döndüğünde ağzı açık kaldı.
"Yohamına bu ne?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAH
Teen FictionYaklaştı ve dudaklarımın hizasına geldi. Ben altında gözlerimi kapatmıştım ve titriyordum korkudan. "Korkuyorsun."dedi hayal kırıklığıyla. "Korkuyorum."dedim. Sinirle üstümden kalktı ve yumruklarını sıkıp duvara yumruğunu geçirdi. "Korkma allahın be...