Medyada elbise
Sabah Sarp'ın sesiyle kalktım.
"Kalk hadi uykucu prenses alışverişe gidicez."dedi.
"Alışverişini sikeyim senin"diyerek yataktan kalktım.
"Ayıp oluyor ama hiç senin o güzel ağzına küfür yakışıyor mu?"dedi Sarp alayla.Onu duymazdan gelip banyoya girip duş aldım ve gardolaptan beyaz tişört ve mavi kot çıkartıp giydim. Saçımı düzleştirip salık bıraktım. Pembe ruj ve eyeliner sürüp banyodan çıktım. Sarp çoktan aşağıya inmişti. Bende kapıdan çıkıp aşağıya indim. Mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Hemen mutfağa koştum. Kahvaltı masasını görünce kısa zamanlı bir şok geçirdim. Masada bir kuş sütü eksikti.
Hemen bir sandalye çekip masaya oturdum. Sarp'da karşıma oturdu ve hiç konuşmadan yemeğe gömüldük.Yemek bitince Sarp'a dönüp:
"Eline sağlık hayatımda yediğim en güzel kahvaltıydı."dedim.
"Afiyet olsun."dedi.Ayaklanıp evden çıktık. Sarp'ın arabasına bindiğimizde bana dönüp:
"Alışveriş için bildiğin bir yer var mı?"diye sordu.
"Kadıköyde var bir yer oraya gidebiliriz."dedim.
"Tamam."deyip arabayı sürmeye başladı.Alış veriş merkezinin önüne gelince ikimizde arabadan inip içeri girdik. Bir mağaza gördüğümde orayı gösterdim. Beraber o mağazaya girdik. Ben elbiselere bakarken Sarp pofuduk koltuklara oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.
Bir kaç elbise seçip kabine girdim. İlk önce siyah uzun, dantelli bir elbise giydim. Önü kalın askılıydı. Çok güzeldi fakat ben daha dikkat çekici bir şey istiyordum. Pars'ı sinir etmek istiyordum. Bu biraz sadeydi bu yüzden bunu eledim ama Sarp'a göstermesem olmaz.
Kabinden çıkıp Sarp'ın önünde durdum. Onun gözleri hala telefondaydı biraz eğilip ne yaptığına baktığımda anında beni farketmişti. Gözlerini bana diktiğinde göğüslerimle karşı karşıya gelmişti. Eğildiğim için göğüslerim açılmıştı. Lanet girsin ne kadar salağım ben ya.
"Wow göğüslerin güzelmiş."dedi Sarp alayla.
"Sapık mısın ya sus."diyerek ellerimi göğsümün üstüne koydum saklamak için. Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Şuan utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Sarp gülmemek için dilini ısırıyordu.
"Gülme lan gülme."dedim sinirle.İçimde sütyende yoktu. Elbise iyi durmadığı için onu çıkarmıştım. Yani çocuk direkt göğüslerimi görmüştü.
Kabine tekrar girdim. Bu sefer kırmızı çok müthiş bir elbise giydim. Kuyrukluydu ve kalın askılıydı. Biraz öncekinin aynısıydı ama rengi işi bitiriyordu. Elbiseyi giydikten sonra kabinden çıktım. Sarp beni görür görmez gözleri açılmıştı ve ağzı o şeklini almıştı.
"Bence bunu almalısın müthiş olmuşsun."dedi beğeniyle.
"Evet ben de çok beğendim alalım o zaman bunu."dedim hemen seçmenin verdiği mutlulukla.
"Tamam hadi sen üstünü giy alıp, ayakkabı bakarız."dedi.Ben onu onaylayıp kabine girdim ve üstümü değiştirdim. Elbisenin parasını verip mağazadan çıktık ve bir ayakkabı mağazasına girip ayakkabı bakmaya başladık.
Siyah mat bir stiletto beğenip onun parasını da ödedik. Sonra Sarp'a mavi bir takım elbise aldık.Alış veriş merkezinden çıkarken çok yorulmuştuk. Arabaya binip biraz arabada dinlendikten sonra Sarp arabayı sürmeye başladı.
Sarp'ın evine gelince poşetleri almadan eve girdik. Sarp poşetleri korumaların alacağını söyledi. Madem o kadar koruman var niye birini alış veriş merkezine götürmedikte kendimiz poşetleri taşırken öldük.Eve girince direkt odama çıkıp
kendimi yatağa attım. Bir bakmışım ki uykudayım.✡✡✡✡✡✡
Karanlıktı çok karanlık... Yavaş yavaş adımlıyordum. Hiçbir şey görünmüyordu. Aniden bir ses duydum.
"Benim olucaksın Farah. Sonsuza kadar bedenine sahip olucam."
Bu sevdiğim adamın sesiydi. Ne saçmalıyordu böyle.
Bir süre sonra bedenimde bir dokunuş hissettim. O ellerden kurtulmaya çalıştım fakat çok sıkı tutuyordu.
"Boşuna uğraşma bedenine mühürümü kazıycam."
Ben kurtulmak için çırpınıyordum.
"İmdaat yardım edinn"Sarp'ın sesiyle uyandım. Bir süre etrafa bakıp olanları anlamaya çalıştım. Kötü bir kabustu gördüklerim.
Sarp'a baktığımda endişeyle bana bakıyordu.
"İyi misin? Kabus gördün galiba."dedi.
"İyiyim. Çok kötü bir kabustu."dedim.
"Hadi uyu tekrar saat daha gecenin 3'ü "dedi.
Ve ben kabus görmemek için dua ederken tekrar uykuya daldım.✡✡✡✡✡✡✡
Bir hafta geçmişti ve parti günü gelmişti. Bir hafta geçmesine rağmen hala kabusun etkisinden çıkamamıştım. Ayağa kalkıp banyoya gittim genel işlerimi halledip üstümü değiştirmeden aşağıya indim. Aşağıya inerkende saçlarımı topuz yapmıştım. Sarp daha kalkmamıştı. Ona kahvaltı hazırlamaya karar verdim.
Dolabı açıp içinden kahvaltılık malzemeleri çıkardım. 2 tanede yumurta çıkarıp menemen yaptım. Menemene bayılırdım. Sarpın'da seveceğini düşünüyorum.
Kahvaltıyı bahçeye kurmaya karar verdim.
Kahvaltıyı bahçedeki çardağa taşıdıktan sonra Sarp'ı uyandırmak üzere yukarı çıktım ve kapısının önünde durdum. Kapıyı bir kaç kez tıklattım açmayınca kapıyı hafifçe araladım. Açmamla her yeri ayrı yerde olan Sarp'ı görmem bir oldu. Yanına gidip seslendim.
"Hey Sarp ne bu halin hadi aşağıya gel kahvaltı hazır."dedim.
Sarp yavaşça gözlerini araladı.
"Bugün cumartesi biraz daha yatsam olmaz mı?"dedi.
Annesine okula gitmemek için yalvaran çocuk gibi duruyordu.
"Hayır. Bugün parti var ve hemen hazırlanmamız lazım."dedim.
Sarp yanındaki masaya uzanıp telefonunu aldı. Saate baktığını anladığımda birkaç adım geri gittim.
"Saat.daha.sabahın.yedisi.ve sen.bu saatte. beni uyandırırsın.ha"dedi kelimeleri tek tek baskı yaparak.
Ben yavaş yavaş geri gitmeye başladım. Sarp ayağa kalktığında koşarak odadan çıktım. Merdivenlerden üçerli üçerli inerken aynı zamanda çığırıyordum. Sarp peşimden kovalıyordu.
"Sarp yalvarırım affet. Bak ben heyecanlıyım ondan erken uyandırdım. Yoksa hiç ben sana kıyabilir miyim?"dedim şekerlik yaparken.
"Peki ben bu şekerlikleri yer miyim?"dedi.
"Şekerlik yemezsen tuzluk ye."dedim dalga geçerek.
Sarp birden kendini yere atınca arkamı döndüm.
"O neydi lan? Ölmek istiyorum."dedi esprimin iğrenç olduğunu ima ederek.
"Tamam gel kıyamadım."dedim ona yaklaşırken.
Kalkması için elimi uzattığımda elimi tuttu ve beni kendine çekti. Saniyeler sonra kendimi onun altında bulmuştum. Yuvarlanıp beni altına almıştı.
"Hmm şimdi nasıl kaçıcaksın?"dedi.
Bir saniyeliğine gözleri dudaklarıma kaymıştı. Bu pozisyondan rahatsız olmuştum. Çünkü Sarp'ın benden hoşlandığı belliydi. Onu kırmak istemiyordum. Çok iyi birisiydi. Arkadaş olarak. Hafifçe öksürdüm üstümden kalkmasını umarken. Ne demek istediğimi anlamış gibi yavaşça ayağa kalktı.
"Hadi hazırlan da kahvaltı yapmaya gidelim. Elbiseni de al kahvaltı yaptıktan sonra direkt kuaföre gideriz. Orda giyinirsin partiye geçeriz."
"Tamam da benim aklıma bir şey takıldı."dedim.
"Ne?"
"Biz çok abartılı bir elbise almadık mı? Partide böyle çok abartılı olmaz mı?"diye sordum.
"Bu parti mafya partisi. Daha çok olgun kişiler var. Bildiğimiz bu ergen çocuk partilerinden değil yani. Hem sen mafya dünyasında çok konuşulan birisin. Herkes seni merak ediyor. Orada havalı bir görüntün olsun değil mi?"dedi.Ben niye mafya dünyasında tanınan birisiyim ki? Mafyalarla ne işim olur ki benim?
"Mafya olarak tanıdığım biri yok."dedim.
"O kadar emin olma işte en yakınındakiler bile mafya. Mesela biri karşında."dedi.
"Şaka yapıyor olmalısın."dedim şaşırarak.
"Şaka değil mesela Pars ve Çağrı'da mafya. Ve sana daha yakın kişiler."dedi.İçim ürpermişti kim olabilir ki daha yakın kişiler.
"Benim yakın olduğum erkek sadece Aybars. Ve o da asla böyle bir şey yapmaz."dedim emin bir şekilde.
Tek kaşını kaldırdı.
"Herneyse geç kalıcaz git hazırlan."dedi lafı çevirerek.
Onu onaylayıp yukarı çıktım. Bir poşete elbisemi ve ayakkabılarımı koydum. Takı olarakta pırlanta bir küpe ve ucunda pırlanta olan bir kolye aldım. Üstüme de kot pantolon ve siyah tişört geçirince aşağıya indim. Sarp elimden poşeti aldı ve kapıya gitmeye başladı. Evden çıkıp arabaya geldiğimizde Sarp elbiseyi arka koltuğa koyup şoför koltuğuna oturdu ve ben de yanına. Sarp arabayı sürmeye başladığında içimden 'Gün başlıyor' diye geçirdim.Bölüm sonu
Vote ve yorum lütfen.
Nasıl gidiyor??
Bence iyi bidahaki bölüme müthiş şeyler olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAH
Teen FictionYaklaştı ve dudaklarımın hizasına geldi. Ben altında gözlerimi kapatmıştım ve titriyordum korkudan. "Korkuyorsun."dedi hayal kırıklığıyla. "Korkuyorum."dedim. Sinirle üstümden kalktı ve yumruklarını sıkıp duvara yumruğunu geçirdi. "Korkma allahın be...