Canfeza-Paha
Medyada şarkıGözlerimi açtığımda tekrar kısmak zorunda kalmıştım. Güneş gözümü alıyordu. Kafamı yana çevirdiğimde tanımadığım bir yerde olduğumu farkettim. Yavaşça kıpırdamaya çalıştım ama ellerim ve ayaklarım bağlıydı.
Lanet olsun kaçırılmıştım. Hem de Pars kaçırmıştı.
"Heyy"diye bağırdım. Yatakta biraz geri çıkmaya çalıştım. Belim ağrımıştı. Üstümde hala aynı kıyafetler vardı ve yüzümün şuan çok iğrenç olduğunu tahmin edebiliyordum.
Kapı yavaşça aralandı. İçeri Pars girdi. Fakat farklı bir Pars. Eskisi gibi alaycı ifadesi yoktu yüzünde çok sert ve donuk bakışlıydı.
"Beni niye kaçırdın?"dedim sinirle.
"Bilmem canım istedi."dedi.
"Ne demek bilmem ya neyim ben? İstediğin zaman alıp istediğin zaman bırakabileceğin bir eşya mıyım?"dedim yüksek sesle.
"Bana sesini yükseltme."diye tısladı dişlerinin arasından.
"Ne zamandan beri senin dediklerini yapıyorum?"dedim.
"Seni kaçırdığımdan beri."dedi.
"Ne istiyorsun benden?"dedim bıkkın bir ifadeyle.
"Şuanlık bir şey anlatamam zamanı gelince öğrenirsin."Dedi.
Arkasındaki adama bir işaret verince adam gelip ellerimde ki ve ayaklarımda ki ipleri çözdü. Sinirle ayağa kalkıp Pars'ın karşısına geçtim.
"Hepiniz bir zamandan bahsediyorsunuz ya. Hiçbiriniz beni düşünmüyorsunuz. En sonunda benim ne hale geleceğimi düşünmüyorsunuz."dedim aynı anda Pars'ın göğsünü yumrukluyordum.
Bir anda kolumdan tutup beni duvara yapıştırdı. Elleriyle kollarımı duvara sabitlemişti.
"1 seni bir gram bile umursamıyorum 2 bir daha bana vurmaya kalkarsan sonu çok kötü olur. Şimdi üstünü değiştirip aşağıya gel."dedi sert sesiyle ve kollarımı bırakıp kapıdan çıktı. Kapıyı sert bir şekilde çektiği için yerimde zıpladım. Dolaba gittim ve içine bakmaya başladım. Genellikle benim tarzımda şeyler vardı. Kısa gri bir şort ve lacivert bir askılı çıkarttım.
Kapıyı kilitleyip elbisemi çıkarttım ve çıkardıklarımı giydim. Aynanın önüne oturup yüzüme baktım gözlerim akmış simsiyahtı. Aynanın önündeki makyaj temizleme suyuyla yüzümü temizledim.
Sonra toprak rengi bir ruj ve rimel sürdüm. Saçımı tarayıp düzleştirdim ve rastgele bir topuz yaptım. Kapıyı açtığımda ağzım açık kaldı. Kocaman bir evdi burası. Üst kata çıkan ve alt kata inen merdivenler vardı. Alt kata inen merdivenlere yöneldim ve merdivenlerden indim. Etrafımı incelediğimde geniş bir salon vardı ve salonun en köşesinde bir kapı vardı. Ordan gelen lezzetli kokuları duyduğumda oranın mutfak olduğunu anladım. Salonda kimse yoktu. Pars'ın mutfakta olduğunu anladım. Mutfağa yöneldim. Kapıya gelince Pars görüş açıma girdi. Çay koyuyordu. Kapıya dayanıp izlemeye başladım. Burada olduğumu fark etmiş olacakki :
"Sadece bir günlük bir şeydi. Alışma sakın. Bundan sonra yemekleri sen yapıcaksın." dedi bana dönmeden.
"Bizim orda bir kelime vardır bilirmisin? NAH."dedim.
"Akşam yemeğini yaparken öğretirsin Nah kelimesini."dedi alayla.
"Tamam yaparım."dedim sinsice sırıtarak. Şaşırarak bana döndü. Sırıtmamı görünce:
"Beni zehirlemeyi mi planlıyorsun?"dedi.
"Nerden bildin? Vallaha onu planlıyordum."dedim.
"Gel hadi gel. Çok konuşma."dedi masayı işaret ederek.
Masaya oturdum.
"Beni niye kaçırdın?"diye sordum.
Pars gözlerime baktı. Yine donuk bakıyordu.
"İntikam için."dedi soğuk sesiyle.
"Ben ne yaptım sana ya? Niye benden intikam alıyorsun?"diye sordum.
"Senden değil."dedi.
"Kimden?"diye sordum.
"Çok soru soruyorsun."dedi bıkkın sesiyle.
"Beni kaçırdın ve intikam için kaçırdığını söylüyorsun. Aynı zamanda başka birisinden beni kaçırarak intikam alıyorsun. Söylesene benim suçum ne?"diye sordum sinirle.
"Çünkü çok sevdiği birisin. Çünkü sana bir şey olsa o ölecek duruma gelir. Çünkü sana aşık."diye bağırdı ve sinirle ayağa kalktı.
"Şimdi uslu uslu duruyorsun. Bir yaramazlık yaparsan senin sonun da öbür kızlar gibi olur."diyerek mutfak kapısından çıktı.
Arkasından bağırdım:
"Ne demeye çalışıyorsun? Bir kere erkek gibi davranarak dürüst olsana."
Geri döndü ve yavaş yavaş bana gelmeye başladı.
"Diyorum ki uslu uslu durmazsan seni de diğer kızlara yaptığım gibi beceririm. Şimdi anladın mı?"dedi sert ifadesiyle.
Ona inanamaz şekilde baktım.
"Kızlar?"dedim kaç kız olduğunu sormaya çalışarak.
"Cidden buna mı takıldın? Kendini düşünmeyip kaç kıza yaptığımı mı soruyorsun? Cidden çok safsın. Ama merak ediyorsan söyleyeyim 8 kız."dedi.
Yüzümü buruşturdum.
"Biliyor musun sen piçin tekisin."dedim ona iğrenerek bakarken.
"Teveccühün. Birbirimize uyuyoruz işte ben piç sen orospu."dedi.
"Ben orospu değilim."dedim dişlerimin arasından.
"Hı hı. O yüzden Alazla sevişiyorsun. Ondan sonra partiye Sarp ile geliyorsun. Aybars ile ne olduğunuz belli değil zaten."dedi sinirle.
"Ben.Alazla.sevişmedim."dedim dişlerimin arasından.
"Hamile kalmışsın Farah neyin yalanını söylüyorsun sen. Raporları var ellerimde."dedi sinirle.
Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
"Onunla sevişmedim. Onunla sevişmedim. Onunla sevişmedim."sayıklıyordum.
"Bana tecavüz etti. "Diyerek yere oturdum ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Yüzümü ellerimle kapattığım için görmedim fakat Pars şuan bana sarılıyordu.
"Şşt tamam. Özür dilerim."dedi kısık çıkan sesiyle.
"Peki... Bebeğin ona ne oldu?"diye sordu.
Yutkundum.
"Ö-öldürdü."dedim donuk sesimle.
"Sikeyim böyle işi. Doğmuş muydu?"diye sordu.
"8 aylık hamileydim. Bir gece geldi. Eline bıçağı alıp karnıma sapladı. Ben ayakta kalabildim ama bebeğim..."derken yine hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Piç herif."diye mırıldandı.
"Peki sen...sen olsan ne yapardın?"diye sordum ona bakarak.
"Ben..severdim. Sevmeye çalışırdım en azından. Sevemezsem de seviyormuş gibi yapardım."dedi gözlerime bakarak.
"Beni bırak."dedim lafı değiştirerek. Anında bakışları değişti. Biraz önceki şefkat dolu bakışları eskisi gibi sert ve donuk şekilde bakmaya başladı.
"Hayır. Git odana uyu duygu sömürüsü buraya kadar." dedi sinirli bir şekilde.
Duygu sömürüsü yaptığımı sanıyordu. Ben içimde o kadar acı çekiyorken duygu sömürüsü yapmaya fırsatım var sanki.
Beni orda bırakıp kapıyı çarpıp gitti. Ben ayağa kalktım ve merdivenlere yöneldim.
Bu evden kaçmam lazımdı. Pars bana bir şey yapacak diye çok korkuyordum. Eski Pars yoktu sanki. Her şeyi yapabilecek, acımasız bir Pars vardı. İlk önce bana verdiği odaya girdim. Cama baktığımda demir parmaklıydı. Aşağıya baktığımda korumaların olduğunu gördüm. Odadan çıkıp üst kata çıkan merdivenlere yöneldim. Merdivenler bittiğinde karşımda upuzun bir koridor buldum. Ve karşı karşıya durmuş kapılar. İlk kapıyı açtığımda küçük bir odayla karşılaştım. İçersinde hiçbir şey yoktu. Camları demir parmaklıydı. Koridorun sonuna kadar bütün odalara baktım hepsi aynıydı. Son bir tane oda kalmıştı. Onun da kapısını açtım. Daha doğrusu açamadım. Kapı kilitliydi. Bütün kapıların açık olup bu kapının kilitli olması beni meraklandırmıştı. Kesin burda bir şey var diye geçirdim içimden. Bir şekilde buranın anahtarını alıp girmem lazımdı buraya. Burayı boşverip Pars'ın odasına gitmeye karar verdim. İkimizin odası yan yanaydı.
Bir alt kata inip kapısının önüne geldim. Yavaşça kapının kulpunu tutup aşağıya indirdim. Kapının açılmasına şaşırdım. İçeri bir adım attığımda odanın dizaynına hayran kaldım. Oda simsiyahtı. İki kişilik siyah bir yatak vardı. Yanında ahşap bir masa duvarlar simsiyahtı ve bu gündüz olmasına rağmen odanın kapkaranlık olmasını sağlıyordu. Tavana göz attığımda siyah boyanın üstünde parıltılı şeyler olduğunu gördüm. Yıldız gibiydi. Çok güzel görünüyordu. Yatağına gidip oturdum. Ahşap masanın üstünde bir saat vardı. Çok pahalı olduğu belliydi. Çekmeceleri teker teker açtım. 3 çekmece vardı. Hepsi boştu sadece birinde bir tane çerçeveli fotoğraf vardı. Fotoğrafı elime aldığımda ağzım açık kaldı.Bölüm sonu
Sizce fotoğrafta kim var??
Vote atarsanız çok sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAH
Teen FictionYaklaştı ve dudaklarımın hizasına geldi. Ben altında gözlerimi kapatmıştım ve titriyordum korkudan. "Korkuyorsun."dedi hayal kırıklığıyla. "Korkuyorum."dedim. Sinirle üstümden kalktı ve yumruklarını sıkıp duvara yumruğunu geçirdi. "Korkma allahın be...