✡16✡

5K 193 2
                                        

Kolera- pespaye
Medyada şarkı
İyi okumalar

Fotoğraftaki kişileri görmemle ağzım açık kaldı.
Fotoğrafta Aybars ve Pars vardı. Ama burda küçüktüler.
Aybars ve Pars düşman değil miydi?
Birden kapının açılmasıyla ne yapacağımı şaşırdım. Pars gelmişti. Hemen fotoğrafı arkama sakladım. Pars'ın kaşları çatıldı.
"Senin.benim.odamda.ne işin var?"dedi kelimeleri tek tek söyleyerek.
"H-hiç canım sıkıldı."dedim.
Hızlı hızlı bana yaklaştı. Omuzlarımdan itip yatağa düşürdü. Fotoğraf arkamda olduğu için belim acımıştı. Ağzımdan ufak bir inleme kaçtı.
"Arkanda ne var senin?"dedi.
"Hiç bir şey yok."dedim korkarak.
"Kalk çabuk."dedi sinirle.
Yavaşça kalktım. Uzanıp arkama baktı. Elini uzatıp fotoğrafı aldı.
"Sen.benim.eşyalarımı.nasıl karıştırırsın lan?"dedi sinirle.
"Aybars'ın seninle ne işi var?"diye sordum.
"Soruma soruyla karşılık verme Farah. Burda ne arıyordun?"dedi.
Bana bir cesaret geldi ve ayağa fırladım. Önünde dikildim.
"Beni kaçırıyorsun. Sonra da öyle oturup beni öldürmeni mi beklememi istiyorsun? Sen benimle uğraşacağına git kız becer."dedim sinirle ve kapıdan çıktım. Anında kolumdan tutup beni geri odaya soktu ve duvara dayadı. Kollarımı yine sabahki yaptığı gibi elleriyle duvara sabitledi.
"Sen kız değil misin? Seni becersem nasıl olur?"dedi alayla.
"İğrenç piçin tekisin. Alaz'dan hiçbir farkın yok."dedim meydan okuyarak. Alaycı ifadesi gitti ve sert ifadesi geri döndü. Kollarımı duvara daha sıkı bastırdı. Acıyordu ama güçlü durmaya çalışıyordum.
"Var. Mesela ben hala sana dokunmadım. İstesem şuan şurda sana sahip olabilirim."dedi ve devam etti.
"Ama şuan istemiyorum. Fakat biraz sabrımı zorlarsan yaparım. Duyuyor musun beni?"dedi.
"Beni bırak."dedim yalvarır şekilde.
"Ama ne konuştuk? Sürekli böyle yapmaya devam edersen kötü olur."dedi.
O sırada aşağıdan gürültüler geldi. Pars bana dönüp:
"Sakın ama sakın aşağıya ineyim deme."dedi sinirle.
Sinirle kapıyı çarpıp gitti.
Onun lafını dinleyecak miydim peki? Tabikide hayır.
Yavaşça kapıyı açtım. Parmaklarımın ucuna basarak yürümeye başladım. Merdivenlere geldiğimde aşağıya baktım. Pars ve Meriç tartışıyorlardı.
"O kızı bana vericeksin."dedi bağırarak.
"Vermiyorum lan vermiyorum. Bana lazım o kız."dedi Pars'da sinirle.
"Sana ne için lazım olabilir ki? Sen becermek için istiyorsundur o kızı."dedi Meriç.
"Sen ne için istiyorsun peki? Sen de lanet bir elmas için isyorsun."dedi Pars.
"Pars baban geliyormuş."dedi Meriç aniden.
Pars'ın yüzü değişti. Gözleri doldu. Ama kendini sıktığı belliydi.
"Ne zaman?"diye sordu kısık sesiyle.
"Yarın. Ve buraya geliyor. Aybars'a değil sana geliyor, Pars. O kızı burda görürse direkt Aybars'a gider."dedi Meriç.
Pars tam bir şey diyecekti ki merdivenlerden bağırdım:
"Birisi.bana.Aybars'ın.sizinle. ne işi.olduğunu.söylesin."dedim sinirle.
"Farah sana gelme demiştim."diye bağırdı Pars.
"Sanane ya sanane. İster gelirim ister gelmem. Ben senden hiçbir zaman emir almam. Ve sana hesap vermem."dedim. Çoktan merdivenlerden inip karşısına dikilmiştim.
"Oo Popi kız da gelmiş."dedi Meriç alayla.
Biz Meriç'i duymazdan gelip tartışmaya devam ettik.
"Seni öldürmemem için bir neden söyle."dedi Pars bana.
"Bir neden yok o yüzden öldürebilirsin."dedim.
"Bir neden var aslında. Sen daha iyi işlere de yararsın. Öldürerek sana yazık etmiş olurum."dedi.
Yaptığı imayı anlayınca yüzümü buruşturdum.
"Ooo Parsım bizim çocuklara da yolla. Biraz akılları dağılsın."dedi Meriç alayla.
Gözlerimi sinirle kapattım. Açtım ve sinirle Meriç'e döndüm. Gözüne hızla bir yumruk geçirdim. Hafif sendeledi.
"Ağzını topla orospu çocuğu."diye bağırdım.
"Oo sağlam çıktın."dedi gülerek.
Gözlerim dolmuştu. Niye herkes aynı imayı yapıyor.
Cidden bazen kendimi orospu gibi hissediyorum.
Hızla arkamı dönüp yürümeye başladım merdivenlerden çıkıp odama girdim. Kapıyı kapatım. Kapıya yaslanarak yere çöktüm. Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Ayağa kalktım ve kendimi yatağa attım. Yastığı yüzüme bastırdım. Bazen böyle ergence hareketler yapabiliyordum. Ayağa kalktım ve dolabı açtım. İçinde bir paket görünce elime aldım. Sigaraydı yanında da çakmak vardı. İçinden bir tane çıkarıp dudaklarımın arasına koydum.
Çakmağı ateşleyip sigaranın ucuna değdirdim. Sigarayı işaret ve orta parmağımın arasına alıp tuttum. İçime çekip dumanın ciğerlerime dolmasını sağladım. Önceden sigara içerdim. Ama bu aralar çok yoğun olduğum için fırsat bulamıyordum. Ben sigaranın dumanını tekrar içime çekerken kapı açıldı.
Pars içeri girdi. Tuhaf tuhaf bana baktı. Ben yatağıma gidip oturdum ve yatak başlığına yaslandım. Bir yandan dumanı içime çekiyor bir yandan ağlıyordum. Ama bu sefer sessiz ağlıyordum. Sigara acıları bastırıyor.
Pars yanıma geldi ve yatağıma oturup benim gibi yatak başlığına yaslandı. Cebinden bir paket çıkarıp içinden sigara çıkardı. Sigarayı dudaklarının arasına aldı. Bana yaklaştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken. Sigarasını sigarama değdirip yaktı. İkimizinde ağzında olduğu için yaklaşmıştık. Sigarasını yaktıktan sonra geri çekildi. Ben parmaklarımın arasındaki sigarayı geri çekip dumanını dışarı üfledim. Pars'ın gözlerini üstümde hissedebiliyordum.
Benim gözümden tekrar bir damla yaş düşünce Pars elini uzattı ve yaş eline düştü.
"Ağlama."dedi kısık çıkan sesiyle.
Ona döndüm. Ve alayla güldüm.
"Ağlamıyım. Öyle deme ya. Duygu sömürüsü yapma cümlesi sana daha çok yakışıyor."dedim alayla.
"Meriç adına özür dilerim."dedi.
"Bence sen başkasının adına özür dilemeyi bırak da kendi adına özür dile."dedim sinirle.
"Pişman değilim."dedi.
"Çok döneksin. Geçen konuştuğumuzu hatırlamıyormusun? Pişmanım demiştin."dedim gözlerine bakarak.
"Seni etkilemek içindi."dedi gözlerini kaçırarak. Ama ben inanmadım. Pişmandı işte sadece beni korkutmaya çalışıyordu.
"Sarp'ın beni kaçırdığından haberi var mı?"dedim lafı değiştirerek.
Anında bozuldu. Kaşındığımın farkındayım fakat merak ediyorum.
"Hayır."dedi.
"Şarap var mı?"diye sordum.
Bir planım vardı.
"Var da napıcaksın?"dedi.
"Kafamı dağıtmam için lazım."dedim.
"Gel hadi aşağıya içelim."dedi ayağa kalkarak.
Ben de kalktım ve odadan çıkıp merdivenlerden indik.
"Sen salona geç ben getiriyorum."dedi.
Ben salona geçtim ve koltuğa oturdum. Bir süre sonra Pars'da elinde bir şişe ve iki kadehle geldi. İkisinede doldurup birini bana verdi birini kendi aldı. Ben içtim mi sarhoş olmazdım. Ama Pars olmak zorunda kalıcaktı ona o kadar çok içirecektim ki kendine gelemeyecekti. Ben yavaş yavaş içiyordum. O bir bardağı bir dikişte bitirdi ve tekrar koydu. Seri seri içmeye başladı. Bir süre sonra sarhoş oldu. Bir anda ayağa kalktı. Üstüme gelmeye başladı. Koltukta geri geri çıkmaya başladım. Tam önümde durduğunda gözlerime baktı.
"Off şuan gözüme çok güzel gözüktün. Benim ol."dedi ve bir kahkaha attı.
Ayağa kalkıp onu ittiğimde koltuğa düştü. Elimi cebine sokup. Anahtarı aldım.
Hemen ordan ayrılıp kapıya koştum. Hepsini tek tek denediğimde en sonuncuda açıldı. Bendeki de şans. Zaman kaybedicem ya illa. Dışarı adım attım. Hava çoktan kararmıştı. Etrafıma baktığımda korumaların uyuduğu gördüm. Kapıyı yavaşça çekip ses çıkarmadan kilitledim. İşimizi garantiye almak lazım değil mi?
Anahtarı cebime atıp koşmaya başladım. Ormanlık bir yerdeydik. Ben ormanın içine girdiğimde korktum. Keşke Pars'ın telefonunu da alsaydım. Arkamda bir çıtırtı duyduğumda korkuyla durdum. Yavaşça arkamı döndüm. Wow o kim be?

Bölüm sonu
Sizce o kim?

FARAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin