Bölüm 5-İlk Belirtiler

7.7K 301 12
                                    

Uyandığımda kendi odamdaydım.Başımı kaldırmaya çalıştığımda,başımdaki ağrı buna engel olup tekrar yatağa gömülmeme neden oldu.Bundan vazgeçip biraz daha uyumaya karar verdim ancak baş ağrım yine buna engel olmuştu.Son seçenek olarak komidinimin üstündeki telefonu aldım ve abime odama gelmesi için mesaj attım.

Abim 1 dakika sonra yanımda belirivermişti.Telaşlı bir biçimdeydi.Hemen bana seslenerek ‘ Eylül ! Bir şey mi oldu iyi misin ?’ dedi.Hayatımdan memnummuş ifadesini yüzüme de yansıtarak en tatlı gülümseyişimle ‘İyiyim abicim sen merak etme.Sadece bakalım beni abim bırakıp,başka kızlara gitmiş mi diye kontrol ediyim’ dedim.Eğer öyle söylemeseydim gerçekten endişeden ölecekti.Yüzündeki endişe yerine tatlı bir gülümseyiş ve biraz da rahatlamış bir yüz ifadesine bıraktı.Rahatlamış bir şekilde ‘Ben de bir şey oldu sandım Eylül.Ödümü patlattın.Bana bak eğer bir yerin ağrırsa hemen bana söyleyeceksin yoksa bozuşuruz bak’ dedi.Yine koruyucu abi sıfatını otutturmuştu üzerine.Aslında bundan rahatsız değildim bazen üzerime düşmesi hoşuma bile gidiyordu ama bazen de beni gerçekten sıkıyordu.Başım ağrısa bile bunu kafasına takıyordu.Ben de ona bazı şeyleri söylememeye karar verdim.Böylece ne o birşeyleri kafasına takıyordu ne de ben onun ısrarlarına maruz kalıyordum.Böylece ikimizin kafası da rahattı.Kafamdaki düşünceleri abimin konuşması bozmuştu. ‘Sen beni dinliyor musun Eylül ? Anlaştık mı ?’ dedi.Bir asker edasıyla ‘Emredersiniz komutanım’ dedim.Abim bana dönerek burnumu sıktı ve ‘Hadi kahvaltıya gidiyoruz  bücürük.’ dedi.Ama hiç iştahım yoktu ve bütün gün yapmak istediğim şey yatakta pineklemekti.Abime dönerek ‘Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.’dedim ve yorganı kafama örttüm.Sanırım nefessizlikten ölecektim.Ölmeme fırsat kalmadan abim yorganı çekti ve sırıtarak ‘Peki sen gelmezsen ben götürürüm’ dedi ve kaptığı gibi kucağına aldı.Hızlı hızlı yürüyerek alt kata indi ve beni kahvaltı masasına oturttu.Sanırım annemle babam her zamanki gibi erkenden çıkmış ve dün bana ne olduğunu hiç merak etmemişlerdi.Ki bu benim hiç umrumda değildi.Artık onların yaptıkları davranışlara alışmış ve onları umursamamaya başlamıştım.Zaten onlarında beni umursadıklarını sanmıyordum.Düşüncelerimden sıyrılıp kahvaltı tabağıma abimin doldurduklarına bakıyordum.Önüme koydukları yiyecekler iştahımı açmak yerine midemi daha çok bulandırmıştı.Hızlıca sandalyeden kalktım ve koşarak lavaboya gittim.Tuvaletin kapağını zor açtım.Ama midemde kusucak bir şey olmadığı için sadece öğürerek tuvaletin kapağını kapattım.Elime yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım.Yüzüm sapsarı olmuştu.Muhtemelen dün çiftlikte sıcak havaya güvenip elbise giymiş ve üşütmüştüm.Tam kapıdan çıkarken abimin orda olduğunu ve elinde arabanın anahtarlarıyla beni beklediğini gördüm.Onun yanından geçerek salona ilerledim ve koltuğa uzandım.Abim ise tuvaletin kapısından seslenerek ‘Hadi Eylül hastaneye gidiyoruz.Çabuk üstüne bir şeyler giy !’ artık endişe duygusu sinire dönüşmüştü.İnatçılığım yüzünden onu tedirgin ediyordum.Ancak doktorları pek sevdiğim söylenemezdi.Çünkü bunun nedeni hepsinin suratsız ve işinden bıkmış olmasaydı.Ben hiçbir zaman böyle bir doktor olmayacaktım.İnsan bu doktorlar yüzünden hastaneye gitmekten bile çekiniyor.Rahatsızlığı olsa bile söyleyemiyor.Düşüncelerim abimin bana kızmasıyla bölünmüştü. ‘Eylül hadi giyin çabuk !’ Bu ısrarları hiçbir şeyi sonuçlandırmayacaktı çünkü o hastaneye gitmeyecektim.Acınası bir yüz ifadesiyle ‘Abicim bak ben iyiyim.Dün elbise giydiğim için biraz üşütmüştüm.Ama şimdi iyiyim.Hadi kahvaltı edelim’ dedim.Eğer ona iyi olduğuma ikna etmeseydim;bu işin peşini bırakmaz,doktora gitmesem bile eve doktor çağırtırdı.Abimin yüz ifadesine döndüğümde abimin ikna olduğunu gördüm.Bunu fırsat bilerek ve iyice iyileştiğime inanması için kahvaltı masasına oturdum ve önüme birkaç dilim peynir ve kahvaltılıklar alıp yavaş yavaş yemeğe başladım.Abim ise sürahideki taze sıkılmış portakal suyunu bana zorla içirmeye çalışıyordu.Abim şu hayatta beni önemseyen ve onu önemsediğim tek insandı.Onu daha fazla üzmeyerek önümdekileri tamamen yemiştim.Kahvaltı etmek enerjimi yerine getirmişti.Abime dönerek ‘Ben biraz bahçeye çıkacağım.’dedim.O da kafasını sallayarak tamam demek istedi ve yediği yiyeceklere tekrar konsantre oldu.Ben de koltuğun üstündeki şalı alıp kollarıma sardım.Eylül ayının ortalarındaydık ve hava giderek serinleyip kışın soğuk geçeceğinin sinyallerini veriyordu.Verandadan bahçeye çıktım.Havuzun suyu boşaltılmış,ağaçların yaprakları sararmıştı.Rüzgar estikçe sarı yapraklar boşaltılmış havuzun içine doluyordu.Kendimi ağaçlarımızın arasındaki hamağa attım ve dün yaşananları kafamda toparlamaya çalıştım.

******************************************************

Öncelikle şunu söylemek istiyorum yorumlarınız benim için gerçekten önemliydi.Çünkü doğrularımı ve yanlışlarımı bilmem buna göre yeni bölümleri yazmam gerekiyordu.Yorumlarınız için çok teşekkürler ve bu bölümde de yorumlarınız benim için çok önemli.Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum ve hepsine cevap vermeye çalışıyorum.Ve kitap kapağı tasarımım için yardımcı olan Fragolee'ye çok teşekkürler :) Bu arada DaRkkdAYs Eylül'ün abisini çok merak ediyordu onu da multimediaya koydum.Yeni bölümü en yakın zamanda yayınlayacağım :)

Eylül (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin