3 gün sonra;
Yazardan;
Tim görevi başarıyla tamamlamıştı ve iki gün sonra Karabayıra döndüler. Tim çok önemli bir teröristi yakalamıştı, bu terörist çok önemli bilgiler biliyordu.
Bahar Yavuz'a, Su Feyzullah'a ve Eylemde Fethiye kavuşmuştu. Ateş Nazlıya ulaşmak için her yolu denemişti, ama Nazlı cevap vermiyordu.
Selin;
Abim Eylem'le buluşmaya gittiğinde, hemen bende çıkmıştım evden. Nazlı'nın evine gidecektim. Onunla konuşmaya çalışacaktım.
Yolda Ateşi aramıştım haber vermek için. "Alo, Ateş. Ben Nazlı'ya gidiyorum. Haberin olsun."
"Ne?! Selin saçmalama, herşeyi batırırsın." "Biz böyle konuşmamıştık o gün? Ne dersen de ben bugün Nazlı'nın yanına gidecem. Hadi sana iyi günler."
Ateş birşey demeden kapattım telefonu. Telefonumu çantama koyup yoluma devam ettim.
~
Evlerine geldiğimde, geri dönmeyi düşündüm. Nazlı'nın yüzüne nasıl bakabilirim ki? Resmen yüzüne baka baka yalan söyledim ona.
Derin bi nefes alıp kapıyı çaldım. Biraz bekledim, ama kimse açmamıştı. Bu sefer zile basmıştım. Bi kaç saniye sonrada kapı açıldı.
Güler ablayı gördüğümde ona gülümsedim, o da beni görmeye çok sevinmişti galiba. "Selin, hoşgeldin canım benim." İçeriye girip, Güler ablaya sarıldım.
"Güler abla, Nazlı evde mi?" "Ha, evet yukarda odasında. Başı biraz ağrıyormuşta." "Peki, ben o zaman onun yanına gidiyorum." "Tamam, kuzum."
Yukarıya çıktığımda ve Nazlı'nın kapısının önüne geldiğimde, kalbim çok daha hızlı atmaya başlamıştı. Acaba Ateş haklı mıydı ? Herşeyi dahada mı batıracaktım?
Ama belkide herşeyi anlatabilecektim. Derin bir nefes alıp kapıyı çalmıştım. İçerden bir ses "gir" demişti. Hiç düşünmeden içeriye girdim.
Nazlı'yı gördüğümde şok olmuştum. Kim bilir kaç gündür doğru düzgün yemek yemiyordu, kaç gündür geceleri uyumayıp saatlerce ağlıyordu.
Nazlı bana baktığında gözleri dolmuştu bile. "Ne işin var senin burda." Cümlesi zar zor çıkmıştı ağzından. Seside titriyordu.
"Nazlı." Devamı gelmiyordu. Ne diyebilirdim ki? Biz seni kandırdık, özür dilerim mi? Ateş galiba haklıydı.
"Yalan söylemeye mi geldin yine? Sevgilini unutmuşsun onuda getirseydin." "Nazlı sen ne diyorsun? Biz yalan söylediysek senin için yakan söyledik, üzülme diye."
"Nazlı, eğer kızacaksan, küseceksen bana küs, trip at. Ateşin suçu yok, ben ona söylemeyelim dedim."
Inşhallah Ateş tam tersini söylemez. Çünkü Ateş bana söylemeyelim demişti, ben değil. Ama şu an ilişkileri bundan önemli.
Nazlı'ya son kez bakıp odadan çıkacaktım. "İkinizde bir daha karşıma çıkmayın. İğreniyorum sizden!"
Nazlının bu sözleri ağır gelmişti. Tokat atsaydı bu kadar acımazdı. Nazlı'ya dönüp bakmıştım. "Öyle olsun."
Başka birşey demeden çıktım odadan. Güler ablayla vedalaşıp, evden çıkmıştım. Evden biraz uzaklaştığımda, ağlamaya başlamıştım.
Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki.
Bi süre sonra telefonum çalmıştı. Acaba Nazlı'mı? Hemen çantamdan almıştım telefonumu. Ekranın üstünde Selim'in isimi yazıyordu.
Telefonu açtım.
"Alo." "Selin, nasılsın." "İdare eder. Sen?" "Desene ikimizde aynıyız. Moralim bozuk, işler iyi gitmiyor. Görüşebilir miyiz?"
"Tamam, kafede buluşalım."
~
Kafeye geldiğimde Selim çoktan gelmiş. Onun yanına gittim. "Selam." Selim bana bakıp zar zor gülümseyebildi. Onun problemide en az benimki kadar kötü galiba.
Bende oturup konuşmaya başladım. "Nasılsın diye sormayacam, yüzün herşeyi anlatıyor." "Sorma ya."
Garsonu çağırıp iki kahve sipariş edip, yeniden Selime döndüm. "Ne içeceğimide biliyorsun artık?" "O kadar da tanıyalım." Selim gülümsedi.
"Abin nasıl?" Selime baktım. Neden soruyordu ki abimi? "Yeni görevden geldi o da." Selim gülümsedi. " Ne görevi?" "Bilmiyorum, görev gizli kalıyor."
"Anladım."
Finale az kaldııı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geri Dönüş {SÖZ}
FanfictionAsker olan Ateş hayatını normal bir şekilde yaşıyordur. Sevgilisi, Nazli ve kardeşleri kadar sevdiği arkadaşlariyla günlerini geçiriyordur. Bir gün Fethi'nin kardeşi gelir, ve hayatı karmakarışık olur. Hiç istemese de yavaş yavaş...............