Ayrılık

270 18 7
                                    

Odama düşen güneş ışığıyla uyandım. Gözlerimi bir kaç kez açıp kapattım, ışığa alışmak için.

Duvarımdaki saate bakmıştım; 13:20.
Gerçekten bu saate kadar uyudum mu ben?  Yorganımı üstümden atıp, ayağa kalktım.Hızlıca kalktığımdan dolayı başım bi döndü.

Yüzümü yıkayıp, odama gittim. Annem ve babam yoktu. İkiside ilteydi.

Kendimi yatağıma atıp, telefonuma baktım. Aklıma Ateş gelmişti. Bugün olmalıydı. Telefonumu elime alıp, Ateşin ismini aradım.

Bulduğumda, derin bir nefes alıp arama tuşuna bastım. Bir kaç kez çalmıştı, ama açmamıştı. Tam kapatıcakken, Ateşin sesini duymuştum.

"Nazlı?" Sesini duyduğumda, gözlerim dolmaya başlamıştı. Yenide derin bir nefes almıştım, şimdi konuşsam sesimin titreyeceğini biliyordum.

"Ateş, bizim konuşmamız lazım." Ateşin hiç birşey anlamadığını, burdan anlıyordum. "Birşey mi oldu, Kelebek?"

"Biz buluşalım, konuşuruz." "Peki, o zaman kafede buluşuruz."

"Tamam." Telefonu kapatıp, gece lambamın yanın koydum. Başım çok ağrıyordu. Ellerimi başımına koyup, yeniden derin bir nefes aldım. Bu benim için çok zordu. Ateşi çok seviyordum, ama bana yalan söylemesi beni paramparça etti.

Yatağımdan kalkıp, pijamalarımı çıkarıp, düzgün birşey giymiştim. Çantamı ve ceketimi alıp evden çıkıp, kafeye doğru gitmiştim.

~

Kafeye girdiğimde, gözlerim masaları tek tek gezmişti. Tabiki Ateş yoktu. Hep geç kalırdı ve ilk ben gelirdim, nerede olursa olsun.

Boş bir masaya oturup etrafıma bakmaya başladım. Aslında baya heyecanlıydım. Yani Ateş nasıl bir tepki verecek, en çok onu merak ediyordum.

Yanıma benim yaşlarımda bir garson geldi. "Siparişiniz alayım mı efendim?" Ona baktım ve gülümsedim. "Yok, ben birisini bekliyorum. O geldiğinde sipariş ederiz." Anlayışla başını sallayıp masadan ayrıldı.

O sırada kafenin girişinde Ateşi gördüm. Aynı benim gibi, onun gözleride beni arıyordu. Çünkü o da biliyordu ki her zaman ilk ben geliyordum, buluşacağımız yere.

Göz göze geldiğimizde, gözleri parlamaya başlamıştı. Ve neredeyse masaya koşarak gelicekti.

İçim acıyordu, ama onun bana yaptıkları aklıma geldiğinde ise hiç umursamıyordum bile.

Ateş masaya gülümseyerek yaklaşmıştı. "Nazlı'm !" Bana doğru yaklaştığını gördüğümde, elimle karşımdaki sandalyeye işaret ettim.

"Otursana." Ateş olayın ciddi olduğunu anlamıştı, ve az önceki o parlayan gözleri yok olmuştu.

Dediğimi yapıp karşımdaki sandalyeye oturup bana baktı. Şu an karşımdaydı ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Nazlı, sana n'oluyor dünden beri?"

Al Nazlı, cevabını ver şimdi.

"Ateş, ben ayrılmak istiyorum."

••••••••••••••••••••

1 gün önce;

Fethi evden çıkınca, ev çok sessiz olmuştu. Babam ortalığı ayağa kaldırmıştı. Ateşe bakmıştım. Ateş ayağa kalkıp Fethinin arkadından gitmişti.

"Ateş!" Yavuz ayağa kalkmıştı, ama Ateşin dinlemeyeceğini o da biliyordu. Babam şu an resmen bir arkadaşlığı yıktı. Fethi ve Ateş kardeş gibiydi. Fethi yıkılmıştı.

"Baba, napıyorsun?" Babam bana baktı. "Doğru olanı yapıyorum, kızım." "Doğru olan bu değildi baba. Bıraksaydın kendileri bu işi Fethi'ye anlatsalardı."

Annem araya girmişti. "Ben artık yoruldum. Erdem hadi kalk eve gidelim." "Ben gelmiyorum, bekliyeceğim. Yavuz abiler beni bırakır."

Yavuza baktığımda, bana anlamlı bir şekilde baş sallamıştı. Annemler veda edip evden çıktılar.

Bahar, Yavuz ve ben orda oturuyorduk.

"N'oluyor Nazlı?" Yavuz abi öfkeliydi. "Uzun bir hikaye gerçekten Yavuz abi." "Ee zamanımız var."

"Yavu-." O sırada kapı çalmıştı. Hızlıca ayağa kalkıp, kapıya doğru koştum. Kapıyı açtığımda karşımda Ateşi buldum.

Hiç düşünmeden ona sarıldım. "Nazlı, ben bittim. Fethi asla affetmeyecek." "Şş. Ateş, o da anlayacak herşeyi. Selin bi gelsin."

Ateşi bırakıp ona baktım. "Göreceksin, herşey düzelecek." Ateşin yanağına küçük bir öpücük kondurup, elinden çekerek içeriye görürdüm.

Yavuz abi hâla öfkeliydi. "Ateş, siz beni deli mi edeceksiniz?!" Ateşte baya korkmuştu, atnı anda şaşkındı. Yavuz birden patlamıştı.

"Komutanım ben birşey yapmadım, herşeyi Selin yaptı." "Evet ya ! Sen hiç birşey yapmazsın, her suçu şu kıza ata ata bi bıkmadın var ya!"

"T-tamam, Yavuz sakin ol." Bahar Yavuzu kolundan tutarak sakinleştirmeye çalışıyordu, ama tabikide işe yaramıyordu. "Ateş, beni dinle. Eğer bir kere daha beraber aynı işin içinde olursanız."

Hepimiz Yavuz abiye bakmıştık. "Tamam, bu kadar yeter. Yavuz mutfağa gidelim biz." Bahar Yavuzu kolundan çekerek mutfağa götürdü. Ateş ve ben yalnız kalmıştık odada. Ateş kendini kanepeye atıp ellerini başına koymuştu.

Ateşin yanına oturup kolumu omuzuna atmıştım. "Üzme kendini." "Nazlı, başım çatlıyor." "Ben sana bi ağrı kesici getireyim."

Ayağa kalkıp mutfağa gidecektim. Mutfağan kapısının önüne vardığımda ise Yavuz ve Baharı konuşurken duymuştum.

"Bahar, anlamıyorsun herşey tekrarlıyacak diye korkuyorum." "Olmaz, bu sefer Nazlı var. Selinde bana ondan hoşlanmadığını söylemişti. Daha ne desin kız?" "Ben inanamıyorum, onların bakışları bile bi ayrı." "Yavuz, bunda anormal birşey yok. Bunlar eski sevgililer, birbirlerine dost gibi bakıcak halleri yok. Hem Selin, Nazlı'yı seviyor bunu ona yapmaz."

1 hafta sonra atabildim özür dilerim💕 50. Bölüm yeey djdnkx. Neyse hikayenin yarısındayız. 100. Bölüm final olacak. İyi geceler herkese🙈💙

Geri Dönüş {SÖZ}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin