Yeni Görev

276 22 4
                                    

Nazlı;

Akşam olmuştu ve annem ve babam eve gelmişti. Annemle beraber masayı hazırlıyorduk.

"Mis gibi kokuyor." Babam masaya oturdu. Annem gülüp, babamın tabağına yemekten koydu. Bende masaya oturdum.

Aynı şekilde annem banada yemek koydu. Hiç aç değildim. Dünden beri hiç birşey yememiştim.

Aklım hep Ateşteydi. Yavuz abinin ve Baharın konuştukları aklımdan hiç çıkmıyordu zaten.

"Kızım yesene." Anneme baktım. "Birşey mi dedin anne?" "Yesene yemeğinden." Tabağıma baktım.

"Anne, ben aç değilim." Babam bana bakmıştı. "İyi misin kızım? Canın birleye mi sıkıldı?" "Yok baba, sadece kendimi iyi hissetmiyorum. Ben biraz uzanayım." "Peki."

Masadan kalkıp odama gittim. Odamın kapısını kapatıp, yatağıma oturdum. Gerçekten delirmek üzereydim. Konuşacak hiç kimsem yoktu. Dertleşebileceğim birisi.

Gözlerim dolmaya başlamıştı, o kadar kötü hissediyorum ki kendimi. Masamdaki telefonuma baktım. En son dün bakmıştım. Ondan sonrada kapatmıştım, bir dahada açmadım.

Acaba Ateş mesaj atmış mıdır ki?

"Kendine gel, Nazlı."

Selin;

Son bir kez kendime bakmıştım aynadan. Artık gitme vaktiydi. Ceketimi ve çantamı alıp kapıyı açtığımda, abimi gördüm karşımda.

"Abi?" "Konuşabilir miyiz?" "Hayır, gitmem lazım." Abim bana şaşkın bir şekilde bakmıştı. "Nereye gidiyorsun?"

Gülümsedim. "Sevgilim bekliyorda ona gideceğim." "Selin!" "Ne abi ne?! Rahat bırak beni, içeriye gireceksen gir. Ben gidiyorum."

Abim birşey demeden, evden çıktım. Bu iş artık gerçekten canımı sıkmaya başlıyordu. Beni çocuk gibi azarlıyordu.

~

Kafeye girdiğimde, Selimi gördüm. Onu görmek baya sevindiriyordu beni. Kendim bile bilmiyordum nedenini.

Belkide ona herşeyi anlatabildiğimden dolayıdır.

Oturduğu masaya doğru gittiğimde beni gördü ve ayağa kalktı. "Selam." Gülümsedim. "Bu sefer ben seni beklettim galiba."

"Yok, problem değil." Eliyle sandalyeyi işaretledi. "Otursana." Onun dediğini yaptım. Karşısına oturup ona baktım.

"Ee?" Selim anlamamış gibi bakıyordu bana. "Nasılsın?" Diye sordum. Hemen konu hakkında başlamak istemiyordu galiba.

"İyim, sen?" "Eh işte." Selim gülümsedi. "Canını yine kim sıktı senin?" "Boşver."

Siparişlerimizi almak için, masamıza garson gelmişti. Siparişlerinizi verip sohbetimize devam etmiştik.

"Selin, senin abin vardı değil mi?" Başımı onaylayarak salladım. "Askerdi değil mi?" Yeniden başımı salladım.

"Ne askeri peki?" Bu sefer omuzlarımı kaldırdım. "gerçekten hiç bir fikrim yok." "Sevmiyorsun galiba bu konu hakkında konuşmayı?"

"Sevmiyorum." "Peki, o zaman."

Nazlı;

Babama son kez daha sarıldım. Gözlerimden yaşlar akıyordu, sanki hiç bitmiyor gibi.

"Baba, kendine lütfen dikkat et." Babam yüzümü sildi ve gülümsedi. "Anneni sakın üzme tamam mı?" Başımı salladım.

Babam beni bırakıp annemden vedalaştı. Son kez bana bakıp evden çıktı.

10 dakika önce babamı görev için aradılar. Ateşler de gidecekti, ama biz ayrıldığımızdan dolayı vedalaşa mıyacağız.

Çok zor bir görevmiş galiba, ve yaralanma veya şehit olma ihtimalleride maalesef baya büyükmüş, en çokta bu beni üzdü.

Eğer Ateşe birşey olursa, kendimi hayatta affetmem.

Geri Dönüş {SÖZ}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin