"Ne?!" diye bağırdığımda etraftaki birkaç kişi onaylamayan bakışlarla beni süzdü.
Ne yani burada da mı saraylı muamelesi göreceğim?
"Senin gibi şımarık soylu kızların bu tarz tepki verebilme yeteneğine sahip olduğunu bilmiyordum." diyen Leon'a döndüm. Elinde bir içecekle masaya geri dönmüştü.
"Soylu kızlar duygusuz varlıklar değildir. Tabiki bu şekilde tepki verebiliyoruz." diye savunmaya geçtim. Bu beni ne sanıyordu? Göt herif..
"Hıh." diye umursamaz bir ses çıkardı.
Muhtemelen şımarık, züppe bir kız olduğumu sanıyordu. Ne kadar da ön yargılı..
"Brandon'ı zindandan çıkarmalısınız. O kötü biri değil, benim dostum. Buraya beraber geldik. Moretti Sarayı'ndan beni o kurtardı." diye konumuza geri döndüm.
"Gerçekten özür dilerim. Bilmiyorduk. Usta'yla konuşup onun çıkartılmasını sağlarım. Merak etme birşey olmamıştır." diyip gülümsedi.
"Teşekkürler ama Usta'ya söylemeden onu zindana atabiliyorsanız zindandan da Usta'ya sormadan çıkartabilmeniz gerekmez mi?" diye kuşkuyla sordum.
"Ah, hayır. Zindandan çıkacak kişilere ne olursa olsun Usta karar verir. Biz istediğimiz kişiyi gerekliliğini kanıtladığımız sürece içeri atabiliyoruz ama." diye açıkladı.
Kafamı salladım. Bu da hallolduğuna göre artık merak ettiğim şeyleri sorabilirdim.
Yaralarımla kim ilgilenmişti ve beni kim yıkamıştı? Bu lanet Leon niye bu kadar gizemli davranıp yüzünü gizliyordu? Bu kara büyücü saçmalıkları da neyin nesiydi?
Sorularımı kafamda hazırladıktan sonra sormak için ağzımı açtım ama Adelaide bana 'dur' dermiş gibi elini bana doğru kaldırdı.
"Biliyorum zihin okumamı sevmiyorsun ama az önceki sorularının hepsini gördüm. Sormakla uğraşmanı istemediğim için direk açıklayacağım. Öncelikle yaralarınla şifa büyücüleri ilgilendi. Onları gerektiği zaman çağırırız. Burada , yani loncada, bizimle beraber kalmıyorlar. Seni de ben yıkayıp giydirdim. Umarım rahatsız olmamışsındır.." diyip bir tepki verecek miyim diye bana baktı.
"Devam et der gibi kafamı salladım. Bu sırada Leon da sessiz bir şekilde oturmuş bizi dinliyordu.. veya da duvarla fantezi kuruyordu. Gerçekten bu adamı çözemiyorum..
"Leon buraya geldiğinden beri böyle. Hep gizemli takıllır. Suratını ben ve Usta'dan başka kimse daha önce görmedi. Göstermemekte ısrarcı. Nedeniniyse sadece Usta biliyor. Genellikle yalnız çalıştığı için bizim ona ayakbağı olacağımızı düşünecektir. Ona aldırış etmemeye çalış." diye açıkladı. O kadar neşeli bir insandı ki insan bütün sıkıntılarını unutuyor, onunla beraber neşelenesi geliyordu.
"İltifatların için teşekkürler. Kiminle tanışsam etrafa neşe saçtığımı söyler." diyip kıkırdadı.
Yeter artık aklımı okuma..
"Tamam tamam. Son sorunu da cevapladıktan sonra bir daha okumayacağım. Söz. Zaten şu an daha yeni zor bir durumdan çıktığın için zayıflamış durumdasın. Tekrar gücüne kavuştuğunda aklını okumam bu kadar kolay olmayacaktır." diyip inandırıcı bir şekilde bana baktı.
Sen bir umutsuz vakasın.. diye düşünürken kafamı iki yana salladım.
"Hey!" dedi ama hala gülüyordu. Düşüncelerimi duyacağını biliyordum.
"Neyse sana şimdi kara büyücüleri tek açıklamak yerine büyü dünyasını açıklayacağım. Artık sen de içindesin ve herşeyi bilmen gereliyor." diye ciddi bir şekilde açıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Kalp
Historical FictionBir prenses düşünün. Olduğu şey yüzünden dışlanmış , kendi ailesi tarafından bile zarar görmüş. Yapayalnız. Ve o bir arayış içinde. O bir ev arıyor, ait olduğu yeri arıyor. Bir de bir kolyesi var , mühürlü. O mührü kırmalı.. ama bu kırılması gereke...