* Multimedia'da Leon *
Rahat yatağımda, huzurlu bir şekilde gözlerimi açtığımda bir 'günaydın' öpücüğü vermek için Philip'e döndüm ama onun yatakta olmadığını farkettim. Onun yokluğunda bir anda ürperdim ve gözlerimle odayı taradım. Onun sıcaklığını arıyordum.
Neden beni bu şekilde bıraktığını düşünürken yataktan kalktım ve bir bardak su içmek için yandaki sürahiye uzandım. O sırada sürahinin üstünde durduğu masada katlanmış bir kağıt durduğunu farkettim. Alıp kağıdı açtığımda bunun Philip'in el yazısı olduğunu ve bana yazılmış olduğunu anladım.
Ma chérie,
Gözlerini açtığında yanında olup sana sıkıca sarılmak ve seninle birlikte bir süre yatağımızda keyifle uzanmak isterdim ama biliyorsun ki bir yönetici olmak kolay değil ve işler hiç durmuyor. Merak etme bunu telafi edeceğim..
Söylediğim gibi çalışmalar yapacağız. Uyandığın zaman yemek salonuna geçip bir güzel kahvaltını yaptıktan sonra çalışma odama gel. İşte herşey o zaman başlayacak. Hemen toparlanacağını biliyorum ve sana inancım tam.
Sevgilerimle,
Aşk dolu bir şekilde seni bekleyen adam,
Philip.
Philip'in notunu şefkatle bir kez daha okuduktan sonra yüzümde kocaman bir gülümsemeyle dolabıma yönelip açık mavi, günlük bir elbiseyi alıp üzerime geçirip saçlarımı yaptıktan sonra yemek salonuna yöneldim.
Kahvaltımı da yaptıktan sonra neredeyse uçarak Philip'imin çalışma odasına yöneldim. Koridorlardan geçerken bütün hizmetçiler ve diğer çalışanlar bana gülümseyip hafifçe eğilerek selam veriyorlardı. Philip'e burada gerçekten çok saygı duyuyor olmalılardı, öyle ki bana bile bu kadar saygı gösteriyorlardı.
Philip'e duyduğum gururla gözlerim parlarken odasına vardım ve kapıyı tıklatıp giriş izni aldıktan sonra içeri girdim ve şen bir şekilde Philip'in masasının önüne vardım. Ellerimi masanın üstüne yerleştirip kendimi Philp'e doğru itip odada Philip'e işlerinde yardım eden Sloane'e aldırmadan dudaklarına kaçamak bir öpücük kondurup o daha fazlası için uzanamadan geri çekildim. Bana daha fazlasını alamadığı için sahte hayalkırıklığıyla dolu bir bakış attığında kıkırdadım ve göz kırptım.
Hızla ayağa kalktı ve uzun adımlarla masanın etrafından hızlıca dolaşıp önümde durdu. Beni belimden kavrayıp kendine çekti ve dudaklarıma uzanıyordu ki boğazını temizleyen Sloane'in sesiyle ayrılmak durumunda kaldık.
"Programınızda böyle bir boşluğa yer yok sayın Efendimiz. Sırada Hanımımızla büyü çalışmanız için ayrılmış üç saat var. Eğer bunu aksatırsanız ortadan kaldırma planınızda gerileme yaşanılacağını hatırlatmak isterim." diye rahatsız bir şekilde açıklayan Sloane'in kıskanç bakışları gözümden kaçmamıştı. Yoksa.. yoksa Philip'e karşı hisleri mi vardı? Şimdi ona daha çok sinir olmuştum. Kimse benim olana bakamazdı.
"Tamam Sloane sen çıkabilirsin. Ben seni gerekli aşamada çağıracağım." diye sert bir bakış eşliğinde konuşan Philip'in bölünmekten rahatsız olduğu anlaşılıyordu.
"Ama.." diye başlayan Sloane, Philip'e doğru birkaç adım attı.
"Çık dedim." diye buz gibi bir sesle konuşan Philip benim bile içimi ürpertmişti.
"Peki Efendimiz." diyen Sloane, eğilerek selam verdilkten sonra hızlı adımlarla salonu terketti.
"Bu da neydi şimdi?" diye şaşkınca sorduğumda Philip bana sadece gülümsemekle yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Kalp
Historical FictionBir prenses düşünün. Olduğu şey yüzünden dışlanmış , kendi ailesi tarafından bile zarar görmüş. Yapayalnız. Ve o bir arayış içinde. O bir ev arıyor, ait olduğu yeri arıyor. Bir de bir kolyesi var , mühürlü. O mührü kırmalı.. ama bu kırılması gereke...