Bölüm 12

2.8K 123 50
                                    

Kafamdan aşağı boşaltılan soğuk suyla aniden kendime geldim.

Etrafıma bakındığımda bir zindanda olduğumu anladım. İçeride üç muhafız ve benden başka kimse yoktu. Ellerim tavandan sarkan zincirlere bağlanmıştı ama ayaklarım serbest şekilde duruyordu.

"Eğer tamamen uyandıysanız sayın Prenses, artık başlayabiliriz." Dedi önde duran muhafız.

Arkadakiler ise alaylı bakışlar eşliğinde pis pis sırıtıyorlardı.

"Şimdi, eğer isterseniz size kendimi tanıtarak başlayayım bu sorgulamaya. Benim adım Dante ama insanlar beni Cellat olarak tanır. Bunun nedeniyse benim elime düşen suçluların hepsi önce ağır işkenceden geçer sonra da benim ellerimde ölür. Daha önce sağ bıraktığım kimse olmadı." Diyip gururla güldü.

Aman ne büyük başarı! Daha önce sağ bıraktığı kimse olmamasından nasıl gurur duyabilir?

"Ne oldu Prenses? O sarayınızdan alınıp Ana Krallıktaki bu pis zindanlara getirildiğinizde dilinizi mi yuttunuz?" Dante denen adam alayla konuştu. Yüzündeki kocaman maske yüzünden nasıl biri olduğunu göremiyordum ama iri yapılı vücudundan oldukça güçlü olduğunu anlayabiliyordum.

Cevap vermeyip yüzüne boş boş bakmaya devam ettim.

"Bir soru sorduğumda cevap almak isterim!" diye bağıran Dante, elinin tersiyle bana tokat attı.

Böyle bir darbe beklemiyordum. Öyle sert vurmuştuki kafam darbenin etkisiyle sağ tarafa döndü ve bir süreliğine görüşüm bulanıklaştı.

Çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi ve psikopatça sırıttı.

"Güzel sarayınızda güle oynaya yetiştiğiniz için dayak nedir bilmezsiniz tabii. Bu daha yumuşak vuruşumdu ama bu darbeler gittikçe sertleşecek ve siz ayaklarıma kapanıp acı içinde yalvaracaksınız ama ben asla durmayacağım." Diyip psikopatça kahkaha atmaya başladı.

Tanrım! Korkmaya başlıyordum. Bu adam da neyin nesiydi böyle!

Kahkahası duran Dante yüzüme psikopatça sırıtırarak baktı.

"Bu kadar eğlence yeterli. Şimdi sorulara geçiyorum. Dövüşmeyi ve silah kullanmayı bildiğiniz söyleniyor. İtiraf edecek misiniz? Gerçi bir kadının dövüşebilmesi kadar saçma bir şey yok o yüzden ilk duyduğumda ben de inanamadım ama Kralımız Florentin bana kanıt gösterdiğinde böyle bir ihaneti ancak beş para etmeyen bir kadının yapabiliceği de akla daha yatkın geldi. Ayrıca büyücülükle de suçlanıyorsunuz. Tanrım, ucuz bir kadın hayatında daha ne kadar dibe batabilirdi. Bir de o hain piçlerden olduğunuzu öğrendiğimde size bizzat kendim işkence etmekte ısrar ettim. Bir büyücüsünüz ama büyü yapamıyorsunuz. Bundan daha eğlenceli ne olabilir. Acı dolu çığlıklarınız kulaklarıma müzik gibi gelecek!" bir psikopatça kahkaha daha atan Dante ciddileşip kulağıma eğildi.

"Şimdi.. eğer bütün bunların doğruluğunu kabul ederseniz hemen en sevdiğim kısma, yani sizi acıdan gebertme kısmına geçebiliriz.Ne diyorsunuz Prenses?" diye fısıldadı.

Korkuyla ürperdim. Bu adam nasıl bir insandı böyle. Tanrım kurtar beni buradan! Lütfen!

Korktuğumu ona belli etmemeliydim. Bu onu sadece daha çok eğlendirirdi. Bir anlık cesaretle ve sinirle suratına baktım.

"Sana hiçbir şey söylemeyeceğim pislik herif. Söylediklerinin hiçbirini yapmadım ve suçlu değilim. Cehennemde yan!" diye bağırıp yüzüne tükürdüm.

Ne yaptım ben! Onları söylerken delirmiş miydim! Bir de suratına tükürdüm!

Gözlerimi yumup gelecek darbeyi bekledim ama Dante'nin iğrenç kahkahalarından başka hiçbirşeyle karşılaşmadım.

Mühürlü KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin