- 2 Sene Öncesi -
Gözlerimi odamın içine vuran sıcacık güneş ışığına karşı açtım. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım sonuçta bugun doğumgünümdü!
Yavaşça yataktan kalktıktan sonra aynamın karşısına oturup belime kadar uzanan dalgalı açık kumral saçlarımı taramaya başladım.
Elmas kolyem ona çarpan güneş ışığında parlıyordu. Bu kolye hep ilgimi çekmişti. Kendimi bildim bileli bunu takıyordum. Zaten ne babam ne annem çıkarmama izin vermezlerdi. Nedenini ne zaman sorsam çok önemli bir aile yadigarı olduğuyla ilgili birşeyler söyleyip beni geçiştirirlerdi.
Zaten daha önce bir kere kolyeyi çıkarma hatasına düşmüştüm. O zaman da babam kıyameti koparmıştı. Kral olduğu için de kimse ona karşı gelmeye cesaret edememiş , ancak annemin şefkatli sözleri onu yatıştırmıştı.
"Irina?" arkamdan gelen sesle irkildim ve tarağımı yere düşürdüm.
Meğer sadece annemmiş. Gene düşüncelere dalmış ve odaya girdiğini duymamıştım. Bunu çok sık yapardım, artık alışmıştı.
Güldü ve tarağımı yerden alıp masaya koydu.
"Gene nerelere daldın gittin?" dedi ve sarıldı.
"Doğum günün kutlu olsun birtanem.Seni seviyorum." diyip yanaklarımı öptü.
Bir süre sarılarak kaldık sonra o geri çekildi ve elbise dolabıma yöneldi.
"Hadi bakalım hazırlanma vakti bugün özel misafirlerimiz var akşamki doğumgünü balon için hazırlıklara başlamadan önce biraz onlarla vakit geçirmelisin."
Böyle birşeyin geleceğini tahmin etmiştim.
Geleneklerimize göre kızlar en genç 15 yaşında evlendirilirdi ve ben de bugün 15 yaşına girmiştim.
Her ne kadar anne ve babama daha evlenmek istemediğimi ve en erken tahta geçtiğimde , yani 18 yaşımda , evlenmek istediğimi söylesem de dinletemiyordum.
Tabii bir de krallığın varisi olduğum için bu akşam çevre krallıklardan bir sürü talip gelecekti. Babam da beni en uygun olanıyla sözleyecekti.
Her ne kadar bu fikre inanmak istemesem de bazen babamın beni krallıktan uzaklaştırmak istediğini düşünürdüm. Hep sanki beni bu ülkenin başına geçirmektense zengin birisiyle , mümkünse bi prens veya kralla , evlendirip bu ülkeden yollamak istediği hissine kapılıyordum.
Nedenini hiçbir zaman anlayamadım ama aramızda çok kalın bir duvar vardı.
Bu konuyu şu an için aklımın bir köşesine attım. Doğum günümde de böyle şeylere kafa yoracak değildim. Sessizce bana kıyafet seçmeye çalışan annemi seyrettim.
En sonunda açık pembe bir elbise seçti.
"Hizmetçileri yolluyorum giyinmene yardım ederler." dedi kapıya yönelirken.
"Gerek yok anne biliyorsun başkasının beni giydirmesinden hoşlanmıyorum." dedim elbiseyi alıp paravanımın arkasına geçerken. Bu huyumu bildiği için üstelemedi.
"Sen bilirsin canım. En kısa zamanda aşağı gel. Kahvaltıyı ana salonda edeceğiz. Misafirlerimizi bekletme sonra baban neler yapar tahmin bile etmek istemiyorum." dedi ve cevap hakkı bırakmadan çıktı.
Elbiseyi giydikten sonra özel günlerde kullandığım normalinden daha büyük olan tacımı saçlarımın önüme gelmesini engelleyecek şekilde taktım. Saçımın iki yanından da birer tutam alıp ördüm ve saçımın geri kalanını açık bıraktım.
Bu tip örgülü saç modelleri yıllardır ülkemizin kadınları tarafından yapılırdı. Geleneklerimize çok düşkün insanlardık.
Son olarak maskemi taktım. Bu maske burnuma kadar uzanıyordu ve sadece ağzım ve gözlerim açıkta kalacak şekilde yüzümü gizliyordu. Bunun nedeni de bir başka geleneğimizdi. Ancak evlendiğin gün maskesiz insan içine çıkabilirdin. Maske takmış bir kız görüldüğü zaman evli olmadığı hemen anlaşılırdı. Bu geleneğin nedeni de kızı ilk hayatlarının sonuna kadar evli kalacak kocasının görmesinin evliliklere şans getireceğine inanılmasıydı. Tabiki babalar bu duruma dahil değildi.
Bu gelenek bana son derece saçma gelse de, maskenin verdiği gizem hoşuma gidiyordu.
Aynada son bir kez kendime baktıktan sonra ana salona indim. Misafirlerimiz kim çok merak ediyordum.
Arkamda birkaç saray muhafızıyla ana salonun kapısına yöneldim.
Kapının yanında duran muhafız her zamanki gibi salona girmek üzere olan soylu kişinin adını içerdekilerin duyması için yüksek sesle adımı söyledi.
"Prenses Irina Jekaterina salona teşrif ettiler."
Önümde eğilerek salonun kapılarını açtılar.
Yüzüme minik bir gülümseme yerleştirdim ve salona girdim.
Ama salonda karşılaştığım kişi...
Tanrım hayır! Babam beni onunla evlendirmek istiyor olamazdı!
Hem de bu öyle bir kişiydi ki ben şimdi değil 10 yıl sonra evlenmeyi istesem kabul ederdi!
Bu.. Florentin Moretti'ydi.
----------------------------------------------
- Yazar Notu -
Sizce Florentin kim ve Irina'ya ne yapmış olabilir de Irina ondan daha ilk görüşte kurtulmak istiyor dersiniz?
Cevaınızı yorum kısmına yazabilirsiniz fikirlerinizi görmek hoşume gider.
Hikaye nasıl gidiyor? Beğenmediğiniz yer varsa söyleyebilirsiniz. Eleştirilere tamamen açığım ve düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bu daha ilk hikayem olduğu için arada hatalar olursa kusura bakmayın elimden geldiğince düzgün yazmaya çalışıyorum.
Umarım okumaya devam edersiniz. Sizleri seviyorum.
-Ephyra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Kalp
Fiksi SejarahBir prenses düşünün. Olduğu şey yüzünden dışlanmış , kendi ailesi tarafından bile zarar görmüş. Yapayalnız. Ve o bir arayış içinde. O bir ev arıyor, ait olduğu yeri arıyor. Bir de bir kolyesi var , mühürlü. O mührü kırmalı.. ama bu kırılması gereke...