Baltasını kaldırıp bana doğru indirirken kılıcımı havaya kaldırıp baltayla çarpıştırdım.Bu bir süre bu şekilde devam etti ama beni zorlamaya başlamıştı.
"Artık sınırına geliyorsun demek küçük kız." diyip pis pis gülen adam baltasını tekrar indirdi ama bu sefer onu kılıcımla tekrar durdurup yeni bir plan geliştirdim. Baltayı gittikçe daha çok bastırıyordu. Kılıç kırılacak diye korkuyordum ama planımı devreye soktum. İkinci kılıcı da araya sokmak yerine onu bacağına sapladım ve geri çıkardım.
Gardını indirir gibi oldu ve geri çekildi. Tam saldırmaya devam etmek için kılıcımı kaldırmıştım ki bir anda baltasını öyle bir sertlikle geçirdiki kılıçlardan bir tanesi elimden fırlayıp birkaç metre uzakta yere saplandı.
Kahretsin..
"Böyle küçük yaraların beni gerçekten incitebileceğini mi düşündün?" diyip kahkahalarla gülmeye başladı.
Gözüm yere saplanmış kılıçla adam arasında gidip geliyordu. Elimde tek kalan kılıcı iki elimle tutup ona doğrulttum.
"Ah, çok safsın. Senin gibi bir beceriksizin kardeşimi bitirdiğine inanamıyorum." dedikten sonra bana pis bir şekilde sırıttı.
"Gene de almam gereken bir intikamım var." dedikten sonra baltayı bana sertçe savurmaya başladı.
Her seferinde karşılıyordum ama aynı zamanda adım adım da geriye gidiyordum.
Sırtım bir ağaca çarptığında artık kaçacak yerim kalmadığını anlamış oldum.
"Artık gidecek başka bir yerin yok. Planın işe yaramamış gibi görünüyor. Şu kürdanı da elinden uçurduktan sonra sıradaki uçuracağım şey kellen olacak!" diye bağırıp delirmişçesine bana baktı.
Kürdandan kastının kılıcım olması sinirimi bozmuştu. Adamın lanet kardeşi sadece hançer kullanıyordu ve benim kullandığım kılıç mı kürdan oluyordu? Tanrı aşkına kendine gel Irina, başında sadist bir baltalı herif var.
"Sana asla yenilmeyeceğim." dedim dişlerimin arasından ve tekrar indirdiği baltayı karşıladım.
Baltayı bana doğru bastırmaya devam ediyordu. Kolum da bana doğru geliyordu. Kılıç ve baltayla suratım arasında neredeyse mesafe kalmamıştı.
Eğer birşeyler yapmazsam adam beni biçecekti!
Kolumun direnci bitmek üzereydi. Çok az bir süre sonra kılıcı indirmek zorunda kalacaktım ve baltayı kafamın ortasına yiyecektim.
Brandon hep en güçlü ataklarımın tekmemden geldiğini söylerdi..
Ayağımı hazırladım ve karnına sertçe tekme geçirip onu geri ittirdim. Bu öksürmesine neden olurken baltayı tutan eli hafif yumuşadı. Bunu fırsat bilerek baltalya bir kez daha geçirip baltayı elinden düşürdüm.
Tam kılıçla boğazını kesecektim ki elinin tersiyle suratıma okkalı bir tokat geçirdi. Kafam tokatın etkisiyle diğer tarafa çevrildi ve görüşüm kısa bir anlığına bulanıklaştı. Gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalışırken bana saldırmaya hazırlandığını hissettiğim adama doğru o tarafa bakamadan kılıç savurdum ama beni engelledi.
Kendime gelirken kafamı o tarafa çeviriyordum ki eliyle kafamı ağaca yapıştırdı.
Sersemlemiş bir halde tekrar gözlerimi kırpıştırdım. Şu anda kapana kısılmış durumdaydım.
Yan gözle kılıcımı neyle engellediğine baktığımda eliyle tuttuğuınu gördüm. Elinden kanlar akıyordu ve yere damlıyordu ama o tutmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Kalp
Ficción históricaBir prenses düşünün. Olduğu şey yüzünden dışlanmış , kendi ailesi tarafından bile zarar görmüş. Yapayalnız. Ve o bir arayış içinde. O bir ev arıyor, ait olduğu yeri arıyor. Bir de bir kolyesi var , mühürlü. O mührü kırmalı.. ama bu kırılması gereke...