Sabah yatağımda sıçrayarak doğruldum. Kan ter içinde kalmıştım. Gene kabus görmüş olmalıydım. Büyücü olduğumu öğrendiğimden beri her sabah sıçrayarak uyanıyordum ama ne gördüğümü hatırlayamıyordum.
Odamın banyo kısmına gidip yüzüme su çarptım. Sonra da üzerimi giyinip maskemi ve tacımı taktım. Babamın koyduğu lanet dışarı çıkma yasağı olduğu için Brandon'la çalışma yapamıyordum. Bu da kafamı boşaltmamı engelliyordu. Kafam düşüncelerle dolmuştu.
Düşünmek istemiyordum, araştırmak istemiyordum ama.. bu benim doğamda vardı. Nedense bilinmeyen şeyler beni hep kendine çekiyordu. Küçük bir kızken de bu böyleydi. Koridorun sonundaki karanlıktan korkmaz, hep koridorun sonuna kadar giderdim ki orada ne var öğrenebileyim..
Cam kenarına oturdum ve yeni ağarmaya başlayan günü seyrettim. Normalde günün bu zamanında Brandon'la dört nala at koşturuyor ve eğleniyor olurduk ama bugün maalesef öyle değildi. Odamda kapalı kalmak zorunda olmam yetmezmiş gibi bir de aklımı her sabah beni terler içinde uyandıran kabus meşgul ediyordu. Gizli odaya her gün girdiğim için kitapların çoğunu bitirmiştim ve orada meditasyonun birşeyleri hatırlamaya yardımcı olacağıyla ilgili birşeyler yazıyordu. Tam hatırlayamıyordum. Birşey hafızamı engelliyordu. Tanrım.. Herşey çok karışık..
Anny'nin hala uyuduğundan emin olduktan sonra yatağımın üstüne oturup meditasyon pozisyonuna geçip gözlerimi kapattım ne yapılması gerektiğini hatırlamaya çalıştım.
Bir anda herşey net bir şekilde beynime gelmeye başladı. Önce beynimi öğrenmek istediğim şey dışındaki herşeyden arındırmam gerekiyordu. Sonra ise sadece öğrenmek istediğim şeye odaklanacaktım ve o karşıma çıkacaktı. Yapılmasının kolay birşey olmadığı ve uzun çalışmalar gerektirdiğini de okumuştum. Ayrıca bu bir çeşit büyüyle birlikte yapılıyordu ve henüz güçlerimi kullanamadığım için tam yapabileceğimden emin değildim. Denemekten zarar gelmezdi..
Kabusum dışında aklımdaki bütün düşüncelerden kendimi soyutlamaya çalıştım ama başaramadım. Hep tam zihnimi boşaltmak üzereyken kulağıma birşey takılıyor ve dikkatimi dağıtıyordu.
Gözlerimi açtım ve etrafa bakındım. Birşeyler hissetmeye çalıştım ama yakınlarda kimsenin varlığını hissetmedim. Anny'se hala mışıl mışıl uyuyordu.
Yapabileceğime inanmam gerekiyordu. Kendime inanırsam yapabilirdim. Belki mührü kendi irademle bile kırabilirdim! İyice odaklandım ve gözlerimi tekrar kapattım.
Yapabilirim! Yapabilirim! Yapacağım!!
Derin bir nefes aldım, biraz tuttuktan sonra kendimi hazır hissettiğimde nefesimi yavaşça verdim.
Bir anda dış dünyaya ait herşeyle bağlantım kesildi. Hiç bir ses duyamıyordum, kendi iç sesim dışında..
İlk aşama tamamdı. Zihnimi sadece kabusumda odaklamaya çalıştım. Kabusumla ilgili anıyı yakalamaya çalışıyordum.
Bu sırada sanki vücudumun havalandığını hissettim. Artık yatağımın üstünde oturmuyor gibiydim. Serin sabah rüzgarını ensemde hissettim ve saçlarımın uçuştuğunu hissettim.
Bir derin nefes daha alıp verdim. İçimde bir güç hissetmeye başlamıştım. Bu güç gittikçe artan türdendi.
Kabusumun ne olduğunu öğrenmeyi bir kenara bırakmış bu gücün ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordum.
Zihnimde ilerlerken mavimsi bir ışık saçan bir gücün varlığını hissettim. O tarafa doğru ilerlemeye çalıştım. Ne yaptığımı bilmiyordum ama beni çeken bu şeye doğru ilerlemeye devam ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlü Kalp
Tarihi KurguBir prenses düşünün. Olduğu şey yüzünden dışlanmış , kendi ailesi tarafından bile zarar görmüş. Yapayalnız. Ve o bir arayış içinde. O bir ev arıyor, ait olduğu yeri arıyor. Bir de bir kolyesi var , mühürlü. O mührü kırmalı.. ama bu kırılması gereke...