"Bayılacak gibi," diye fısıldadığını duydum Jimin'in.
"Bizi tanıyor mu?"
Karşımda duran Jimin ve Jin dudaklarını kıpırdatmamaya çalışarak bizzat benim karşımda, benim hakkımda konuşurlarken kalın dudakları bu istediklerini onlara vermiyordu. İkisininde dudakları oldukça kalındı ve bir kızı kıskandıracak türde güzeldi.
Ama bu şu an düşünecek en son şeydi.
Burada ne işleri vardı?
"Boş ver, hyung." Jimin bana döndü. "Nasılsın?"
"Yiyecek bir şeyler var mı?"
Kafaları mı güzeldi yoksa ben rüyada mıydım?
"Siz-" boğazımı temizledim. "Kimsiniz?"
"Bizi tanımıyor!"
"Dün akşam neredeydin?"
Kaşlarımı çatarak Jimin'e baktım. Dün akşam mı neredeydim?
"Anlamıyorum?"
Sıkıntıyla nefesini vererek kapının pervazına yaslandı.
"Hafızanı silmişler senin..."
Jin elini şıklatıp neşeli bir tavırla, "O yüzden tanımıyor bizi..." diye bir iddia attı ortaya. Gözlerim bir onu bir Jimin'i tararken Jimin, "Hyung, şimdi olmaz." dedi ve bana döndü. "Dün akşam neredeydin?"
"Evde."
Çok sakindim, niye?
"Değildin."
"Hayır, evdeydim."
"Hayır, dışarıdaydın." Gözlerini kıstı.
"Anlamıyorum."
Bu sefer söze atılan Jin oldu. Az önceki sıcak, neşeli tavırlarının aksine yüzündeki ciddiyet kanımı kaynattı. Elini cebine atıp siyah bir kağıdı bana uzatırken, "Eğer etrafında olağandışı bir şey görürsen bu numarayı ara." dedi.
Kaşlarım çatılırken Jimin, "Saçma olabilecek her şey için ara." dedi. Bakışları derinleşirken kendine gelir gibi silkelendi ve yüzüme bakmadan çekip gitti.
"Hadi, hyung!"
"Görüşürüz, patates suratlı."
Pat... patates? Surat?
•
pjm: birine gözlerinin önünde araba çarptığını görseydin,
pjm: ne hissederdin?
Bana mesaj atmıştı. Bana.
BANA.
bae hei: psikoloji olarak çökerdim herhalde
bae hei: neden sordun ki?
pjm: hiç merak ettim
pjm: insan olarak beyinlerimiz farklı çalışıyor, düşünceler daha farklı akıyor
pjm: deney gibi düşün
bae hei: kaldıramazdım
pjm: başka?
bae hei: kendimi suçlu hissederdim belki
pjm: neden?
bae hei: elimden bir şey gelmeliydi diye
pjm: çok saçma
bae hei: sensin saçma
Görüldü (11.23)
bae hei: peki sen
bae hei: yalnız olsaydın ne yapardın?
pjm: yalnızlıkla derdin ne senin?
pjm: hayatın tadını çıkar
bae hei: bana yapmam gerekenleri söyle
bae hei: hayatı yaşayabilmek için
pjm: gez, toz, eğlen
Görüldü. (12.00)
•
Gez, toz, eğlen.
Kolay mıydı bu kadar?
Kolaymış demek ki.
Ayaklarımı sürüye sürüye yine o parka geldim. Bu sefer üstümde yırtık bir tayt, uzun kollu siyah bir üst ve onun üzerine geçirdiğim gri büyük beden tişört vardı. Olduğumdan farklı görünüyordum bu sefer. Yolda gördüğüm her insana gülümsemiştim mesela.
Banka geldiğim an hiç düşünmeden oturup kafamı geriye attım. Saat yediye çeyrek geçiyordu, bahar mevsimine az kaldığından gök hala erken kararıyordu.
Çok güzeldi.
Gökyüzünde bir tane yıldız bulma umuduyla yaşadığım şu birkaç günlük hayatımda çok fazla şey istiyormuş gibi o yıldıza eşlik eden bir dost istiyordum. Onu yalnız bırakmayan.
Gözlerim bir tane daha yıldız aradı. Aradı, aradı ama bulamadı. Hayat da böyle miydi sahi? Aradıklarımız ve asla ulaşamayacaklarımızla mı doluydu dünya yoksa hemen pes ettiğimizden mi zordu her şey? Ne yapmalıydık vazgeçmemek için?
Umut etmeliydik. Ne kadar etmeliydik? Bu süreç çok uzundu ve ben bekleyemiyordum.
O halde karşıma bir seçenek çıkıyordu:
Vazgeçmek.
Derin derin aldığım nefesleri yavaşça bırakırken soğuk, kasvetli havada duman olan nefesim sanki sigara içermiş gibi bir görüntü yaratıyordu. Bunu seviyordum.
Ben böyle olmak istemiyorsam, yalnızlığı sevmiyorsam kendime neden bunu yaşattırıyordum? Attığım her adımda neden ayaklarım yerden kayacakmış gibi hissediyordum ki.
Yine öyle oluyordu.
Oturduğum banktan uzaklaştım, sahil yoluna doğru ilerlemeye başladım. Tenim soğuk havaya alışırken aldığım nefesler yaşadığımı hissettiriyordu, ne olursa olsun buraya ait olduğumu öğretiyordu.
Seoul'a.
Ve burası inanın hiç göründüğü gibi bir yer değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
park jimin | close your eyes
Fanfictioneuphoria: bana euphoria: yardım euphoria: et euphoria: sana bir sesli mesaj yolladı. euphoria: sana bir video yolladı. AÇMAK İÇİN DOKUN. - pjm: hey pjm: seni kim çekiyor? pjm: ya da sen kimsin? pjm: iyi misin? euphoria: hey euphoria: neden bahsed...