XX | 20

2.9K 250 37
                                    

+8273828 : Neredeyseniz bulacağız sizi.

bae hei: ne zamandan beri konuşmuyoruz

bae hei: nabeeer?

bae hei: beni özledin mi?

pjm: konuşmadığımızı fark bile etmedim

pjm: ama iyiyim sen nasılsın?

bae hei: kendinde misin?

bae hei: bana nasıl olduğumu sordun?

pjm: şansını zorlamadan cevap ver bence

pjm: ayrıca böyle tepkiler vermekten vazgeç, alıştım sana

bae hei: sanırım bu iyi bir şey

bae hei: iyiyim bendeee

bae hei: neler yapıyorsun gri kafa?

pjm: saçlarım artık gri değil

Oturduğum koltukta kıpırdandım. Şapkasından saçlarını görememiştim, demek saçlarının rengini değiştirmişti.

pjm: beni iyi takip ediyorsun sanmıştım

bae hei: seni ortalarda göremedim şu sıralar

pjm: benden önemli işlerin mi var?

bae hei: tanımadığın bir kızı mı kıskanıyorsun sen şu an?

pjm: kıskanmıuorum

pjm: koskanmuorum

bae hei: tamam tamam zorlama anladım ben

bae hei: sen beni kıskanıyorsun!

bae hei: beni beni

bae hei: bihterini (gönderilemedi)

PJM KİŞİSİNE ARTIK MESAJ GÖNDEREMEZSİNİZ.

Gülümseyerek telefonumu cebime attım. Yukarıdan sesler geliyordu, ne yaptığını bilmiyordum ama ona bu ev fazlasıyla büyüktü.

Yedi dakika geçti, hala gelmedi. Bundan fırsat bularak oturduğum koltuktan kalktım. O aşağıya inmiyorsa bende evi dolaşırım mantığıyla oradan oraya atladım. Salona bakılacak olursa gri, beyaz ve siyah tonlarına ağırlık verilmişti. Büyük ihtimalle evi o düzenlememişti, fakat beğenmiş olmalıydı. O, beğenmediği hiçbir şeyi yanında bulundurmaz, yakınından geçmezdi.

Birkaç çerçeve vardı, çocukluk resimleri, arkadaşlarıyla olanlar ve army bomb. Duvarlarda birkaç sanatçının eserleri ve dans tabloları asılıydı. Sanata fazlasıyla değer veriyordu.

Merdivenlerden adım sesleri geldiğinde etrafımda dönüp ellerimi önümde birleştirdim. Ne yapacağımı bilemediğimden öylece durmayı seçtim, o da merdivenlerden inerken yalnızca bir saniye bana bakmayı seçti. Beni unutmuş gibi bir hali vardı.

O anda fark ettim gri olan saçlarının artık siyah olduğunu. Çok... yakışmıştı.

"Nasıl buldun?" diye sordu elindeki havluyla terini silerken. Unut, unut, unut. Saçlarını unut, başka birşeye odaklan. Sahi niçin terlemişti? Yüzüne bakmamaya özen göstererek salonda gezdirdim gözlerimi. "Fazla... minimalist?"

Sırıttı.

İstediği cevabı almış gibi bir hali varken sırıtışı söndü, ciddiyetini korumak istiyor gibiydi.

"7/24... belkide hiçbir yere çıkmadan bir evde kapalı kalabilir misin?" diye soru yöneltti. Kaşlarını yukarı kaldırıp vereceğim yanıtı beklerken yutkundum. Olayım bu değil miydi zaten? Hiçbir yere gitmemek? Ama o bunu bilmiyordu işte.

"Üzerine kilit vurmayacağım diyemem, kilitlerim ama sen eğer ailemden ayrı kalamam, arkadaşlarımla buluşamadan asla dersen anlarım."

Cidden böyle bir şeyi konuşuyor muyduk? Böyle bir olasılıkla karşı karşıya mıydım?

"Ailem uzakta yaşıyor, arkadaşlarımla face time yapabilirim. Sıkıntı değil."

Bu kadar mıydı? Anlamlandırmak çok tuhaftı.

Havluyu kafasına bırakarak orta sehpaya doğru yürümeye başladı. Telefonunu yavaşça bırakarak kendini koltuğa attığında derin bir nefes verdi. Ardından başını geriye atarak, "Tamam o zaman." diye mırıldandı.

Çok eşelemeden olduğum yerde dikilerek elime telefonumu aldım.

bae hei: engeli kaldırmışsın!

bae hei: bunun şerefine

bae hei: bana dans videolarından at

Gözümün uçuyla Jimin'e baktım. Az önce ki oturuşunu düzeltmiş, eline telefonunu almıştı.

pjm: karşılığında?

bae hei: çıkarcılık yapma, Jimin

pjm: üzgünüm, yapmak zorundayım

bae hei: iyilikler karşılıksız yapılır

pjm: dlsösşsölsösşs

pjm: saçma olmadı mı bu?

pjm: böyle iyilik gördün mü?

pjm: hadi itiraf et, benim için yanıp tutuşuyorsun

bae hei: saçmalama sen benim eğlencemsin

bae hei: eğlencelerle eğlenilir

bae hei: ciddi düşünülmez

Yüzümde aptal bir gülümsemeyle olduğum yerde sallanmaya başladım. Ona baktığımda ise elini ensesine atmış ovalıyordu.

pjm: kalbimi kırdın

pjm: neyse uzatma

pjm: hediyem olsun ;)

pjm sana bir video gönderdi.

Bir anda olduğum yerde donakaldığımda öksürerek banyoya koştum. Banyonun yerini de bilmiyordum, merdivenlerden çıkarken tamamen koridorun sonunda kapısının açık olmasından buldum. Oysa ki tesadüfler beni sevmezdi.

Hızla eğilip klozete doğru midemdekileri boşalttım. Ben öğürdükçe midemden gelenler genzimi yakıyordu ve acı tat canımı sıkıyordu. Ani bir hareketimle saçlarımın yüzüme doğru düşeceğini hissettiğimde bir çift el saçlarımı tuttu.

Bu kim olabilirdi ki, diye düşünmek saçma olurdu tabii ki.

Park Jimin'di.

Saçlarımı tutuyordu, çok saçmaydı.

Saçlarımı tutuyordu, çok saçmaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
park jimin | close your eyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin