XXXVII | thirty seven

2.3K 204 14
                                    

pjm:sana inanmıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

pjm:
sana inanmıyorum

pjm:
sadık olmayan insanlardan hoşlanmıyorum

pjm:
sabırlı da bir insan değilim şuraya gel

pjm:
pekala, en azından engeli kaldırman güzel

Yanlış anlaşılmamak için üzerime az bir şey giyip odadan çıktım. Gidiyordum artık, belki böylesi daha iyi olabilir diye bir şey yoktu hayatımda. Olmam gereken yeri ve bana onların yanında yer olmadığını biliyordum.

Çocukların hepsi kapının önünde dizilmiş beni bekliyorlardı, gideceğimi onlara az önce söylemiş yukarı çıkıp üzerimi değiştirmiştim. Yoongi'nin henüz yeni uyandığını ve uyku bandını elinde tuttuğunu gördüm. Jungkook ellerini cebine sokmuş, ayağıyla ritim tutarken Namjoon bir şeyler mırıldanıyor, Taehyung'da sıkıntıdan tırnaklarıyla oynuyordu.

Merdivenlerden inerken Namjoon'un Jimin'e mesaj attığını fark edip, sabah Jin ve Hoseok'la spor yapmak için erken saatlerde evden ayrıldıklarını hatırladım. Onlara rastlamamam gerekiyordu.

Yanlarına geldiğimde Namjoon elini ensesine attı ve dudaklarını birbirine bastırarak, "Çocuklara ulaşmayı denedim fakat hiçbirisi yanıt vermiyor." diye mırıldandı. Jungkook derin bir nefes aldığında bakışlarımı yere düşürdüm.

"Gitmekte kararlı mısın?" diye sordu Yoongi uyku mahmurluğuyla.

"İstersen burada hep kalabilirsin," dedi Taehyung kaşlarını kaldırıp benden cevap beklerken. "Bizim için sorun değil, dimi hyung?" Bakışları Namjoon'a dönerken onu onayladığını duydum Jungkook'un. Çok konuşmuşluğumuz olmamıştı onunla ama ne kadar iyi biri olduğunu, olduklarını biliyordum.

Hiçbiri bu kadar erken mi diye sormamıştı çünkü yalnızca bir buçuk aydır onlarla aynı çatı altında kalıyordum. Ağırlık olmadığımı biliyordum, hiç zorluk çıkarmamış hayalet gibi yaşamıştım ki onlarda bundan rahatsızdı. Sürekli fazla sessiz olduğumdan yakınıyorlardı.

"Her şey için teşekkür ederim cidden, sizi asla unutmayacağım." Namjoon elini uzatıp sıkmamı beklediğinde yavaşça sıkıp geri çekildim. Sonra hepsiyle sarılmış -Yoongi bile- ve Taehyung benim için kapıyı açmıştı.

"Bir şeye ihtiyacın olursa bizi ara," dedi Jungkook ruhsuzca. "Çok çalmadan açacağımıza emin olabilirsin."

Gülümsedim, zoraki değildi bu çok özel bir şeydi. Minnettardım. "Teşekkürler."

Yavaşça onlardan uzaklaşmaya başladığımda Taehyung'ın numaradan ağladığını ve mutfaktan içi dolu sürahiyi kaptığı gibi arkamdan döktüğünü gördüm. Bu beni güldürürken Yoongi Taehyung'ın poposuna vurup içeri girmişti. Namjoon ise Jungkook'a "Numaradan nasıl ağlıyor, görüyorsun dimi?" diye soruyordu.

Caddeye çıkmıştım çoktan, seslerinden uzaklaşmış ve tekrar sessizliğe gömülmüştüm. Namjoon zorla elime bir miktar para tutuşturmuş, gitmemem için bir ton laf saymıştı. En son ise en azından Jimin'i beklemem gerektiğini, çok eski arkadaş olduğumuzu bildiğinden bahsetmişti. Ne yazıkki bunu reddetmiş, sadece uzattığı parayı almıştım. Şimdi yapmam gereken ise geçici bir süreliğine otele yerleşip, iş bulmaktı.

Yola bakmayı sürdürdüğüm beş dakikanın ardından evdeyken Jungkook'un çağırdığı taksi tam önümde durdu. Hayatın hiçbir artısı eksisini görmemiş, ot gibi yaşamaya yüz tutmuştum resmen. Kimdim ya da kim olmak için yaşıyordum bilmiyordum ama önümde bir sürü yol, bir sürü bataklık vardı.

Taksinin kapısını açıp son kez arkama bakıp, etrafı süzmeye başladım ve o an görmek isteyeceğim son şey yolun sonundaydı. Jimin gülerek Jin ve Hoseok'un önünden ilerlerken beni fark etmiş, kaşlarını çatarak ne yaptığımı düşünüyor olmalıydı.

Hoseok ise sesleneceği sırada Jin telefonundan bir şeyi ona göstermiş, ikisi şaşkınlıktan öylece bakmaya başlamışlardı. Jimin ise mesajı görmemiş, hızla bana doğru yürümeye başlamış ve yüzündeki hayal kırıklığını fark etmiştim. Hızla taksiye binip sürmesini söylediğimde Jimin artık koşuyor, bunu yapmamam gerektiğini söylüyor gibiydi.

Taksi yavaş yavaş ilerlemeye başladığında Jimin'in dudaklarını kıpırdatarak gitme dediğini anlamıştım. Başımı iki yana sallıyor, özür dilerim diye fısıldıyordum. Senin yerinede özür dilerim. Hızlanan taksi onu geride bırakırken arabanın arka camından ona baktım. Yüzündeki hayal kırıklığı kavrulup benden iğrendiğini gösteren bir yüz ifadesine dönüşmüştü sanki.

Jin ve Hoseok Jimin'i rahatlatmaya çalışırken önüme döndüm.

Bu bir son değildi, tekrar karşısına çıkacaktım.

Bu bir son değildi, tekrar karşısına çıkacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
park jimin | close your eyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin