XXII | 22

2.8K 334 35
                                    

19 Aralık 2006, 00.16.

Esneyerek elimi ağzıma götürdüm. Gecenin bir yarısı ilk defa uykumdan uyanmış, annemin korkusundan karanlıkta gözlerimi kırpıştırmak zorunda kalıyordum. Işıkları açamazdım, cezalandırırdı beni.

Oysa ki çok masum bir şey değil miydi bu? Alt tarafı ışıkları açıyordum ama boyalarımla duvarları karalamıyordum ki. Bunun üzerinde çok durmadan yatağımdan inip pencerenin önüne geldim. Havanın karanlık oluşu beni korkutmuyordu, odamın karanlık oluşu beni korkutuyordu.

Derince bir nefes çekip, parmağımdaki yaraya baktım. Park Jimin'le dans ederken olmuştu bu, onların evindeki boydan aynalı odaların birinde kırık camlar vardı yerde. Beni on kere uyarmış, ayaklarıyla odanın bir köşesine itmişti. Daha sonrasında dikkatli ol ve sakın onların olduğu yere gitme, demişti. Yanlış bir hareketimle duvara doğru çarpmış, dizlerimin üzerine düşmüştüm. Bir cam parçasını unutmuştu o gün Jimin, elime batmıştı o da.

Sonrasında birkaç pansuman yapmıştı bana, kimseye söylememi tembihlemiş, yaranın geçeceğinden bahsetmişti. İnanmıştım ona.

Şimdi gözlerim tam karşımdaki eve takıldı, Park Jimin ve ailesinin kaldığı eve. Çok yakın iki dosttuk, ailemle aileleri anlaşamasada biz asla ödün vermiyorduk ilişkimizden. Arada bir bakışıyorduk pencereden pencereye, kağıtlara yazı yazarak konuşuyorduk. Şimdi de öyle olmasını istiyordum, onunla konuşmak ve eğlenmek. Fakat bir şeyi fark ettim. Park Jimin tam aşağıda, elindeki bir defterle kaldırımda oturuyordu. Gözleri gözlerime değdi, sanki ona bakmamı bekliyormuş gibi.

Gülümsedim.

Parmağımdaki sızı yok olurken küçük parmaklarım pencereyi kavradı ve bir çırpıda açtım camı. Soğuk hava rüzgarıyla beraber saçlarımı uçurduğunda oturduğu kaldırımdan kalkıp tam karşıya geçti.

Eliyle sus işareti yaptığında kıkırdayarak elindeki deftere yazı yazmasını bekledim.

Yazması bittiğinde çevirdi sayfaları.

Odamın camından içeriye bak.

Yüzümdeki gülümsemeyle baktım, içerisi bomboştu. En sevdiği renk olan mavili yatağı kaybolmuştu. Kaşlarım çatılırken ona döndüm, yeni bir sayfayı gösteriyordu.

Biliyorum, içerisi bomboş. Neden diye sormadan söyleyeyim, biz taşınıyoruz, MiMi.

Adım, Mi-Cha Shin. Ama o bana MiMi derdi.

Dudaklarımı kıpırdatarak, "Nereye" diye fısıldadım.

Yazmaya başladı.

Busan'dan uzak bir yere.

Yüzündeki ifadesizlik kalbimi kırsada gözlerime dolan yaşları geri ittim.

Üzülme ve parmağının ucundaki yaraya bak. Orası iyileşince beraber olacağız, ben çok başarılı bir dansçı, sen çok güzel bir kız olacaksın.

Saçları rüzgarda dalgalanırken kalın dudaklarını buradan seçebiliyordum. Kururdu dudakları sürekli ve o yalamak istemediği zamanlar nemlendirici kullanırdı. Bu beni kızdırırdı çünkü kaybolan nemlendiricilerimi hep o alırdı.

11 Yıl sonra, 19'una girdiğinde beni bul. Tekrar beraber olalım.

Sessizliği bozmak istemesemde bu yazdığı süre çok fazlaydı, anneme olan korkum bile geçmişti bir anda.

"Bu çok fazla!" diye bağırdım. Bunu beklemiyormuş gibi sessizce, "Sus, Mi-Cha." diye uyardı beni. Yalancıktan yaptığı kızgınlık yüz ifadesi içimi rahatlatmadı bu sefer.

Bu bir oyun, sonunda kazanan biz olacağız. Bir, iki, üç. Gözlerini kapat, on dokuza ne kaldı ki!

Başımı iki yana sallayıp, "Hayır," diye mırıldandım. "Lütfen beni bırakma, Jimin."

Gözlerini açıp kapayıncaya kadar bu zaman geçmiş olacak. Ben seni unutmayacağım, sende beni unutma.

Sonrasında apar topar ailesinin içinde olduğu arabaya yürüdü. Defteri ve kalemi yere attı, sanki onları almamı ister gibi.

Bir sayfa defterden koptu, uçarak tam gözümün görebileceği yere düştü. Hafifçe pencereden asılarak gözümü kıstım okuyabilmek için.

    Park Jimin, ya polis olacak ya da dansçı.
                               Vee,
      Mi-Cha Shin, onu unutmayacaktı.

Kendinizi belli edin, en azından bir yorum bırakın! Okuduğunuz için teşekkürler, kim olduğunuzu bilmediklerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kendinizi belli edin, en azından bir yorum bırakın! Okuduğunuz için teşekkürler, kim olduğunuzu bilmediklerim. 🖤

park jimin | close your eyesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin