9.BÖLÜM-ÇAY

3.3K 281 85
                                    

Kapı zilinin sesiyle ellerini mutfak havlusuna silip önlüğünü çıkarmadan kapıya yöneldi Hwasa. Namjoon da heyecandan bir o yana bir bu yana savrulan kuyruğuyla büyüğünün yanındaki yerini aldı. Delikten bakmaksızın kapıyı açtı, gülümsemesi yüzüne yayıldı: "Hoş geldiniz!"

Jungkook ağzını açmış, cevap verecekti ki Jimin sevinç çığlıkları atarak Namjoon'un üstüne atladı: "Hyung!" 

Büyükler bu sevimli hallerini kahkahalar eşliğinde izlerken Namjoon, küçüğü zapt etmeye çalışıyordu, o da gülüyordu.

Jimin iki yaşına basmıştı. Namjoon ile aralarında dokuz yaş vardı şimdi. Namjoon'un akıcı konuşmasına karşın o, sadece birkaç sözcük biliyor ve basit cümleler kurabiliyordu. Yürümeyi hâlâ çözememişti çünkü yaptığı şey koşmaktı. Aktif ve zeki bir kedi çocuktu Jimin, yaramaz değildi ama çok hareketliydi.

Sonunda misafirlerini salona alan Hwasa, onların birkaç saniye beklemesi için işaret etmiş ve mutfağa gidip yemeğin altını kapatmıştı. 

Önlüğünü de çıkardıktan sonra salona döndü ve ayakta duran Jungkook'a kısaca sarıldı, "Hoş geldiniz." dedi. 

Bu sefer cevap verebilmişti Jungkook: "Hoş bulduk, Hwasa."

Jungkook koltuğa otururken Namjoon'un kuyruğunu yalayan Jimin'e dönüp yere diz çöktü: "Bana sarılmak yok mu yakışıklım?" 

Sitemle söylediğinde Jimin işini yarıda kesip kendini onun kucağına attı: "Noona!" 

İkisi de kıkırdarken Jungkook telefonunu cebinden çıkarmış söyleniyordu: "Namjoon'a hyung, sana noona, diyor ama bana hiçbir şey söylemiyor. Ne ismimle sesleniyor ne lakabımla."

Esmer kadın, Jimin'in saçlarını okşarken Jungkook'a baktı "Daha iki yaşında, senin hakkında fikir sahibi olmasına izin ver." 

Başını kaldırmadan dudaklarını birbirine bastırdı tavşan dişli çocuk.

Sevgi dolu anlardan sonra Namjoon, annesinin elinden tutup onu mutfağa sürükledi. Namjoon'un peşinden giderken büyükler bakışmış, Hwasa tek kaşını kaldırmıştı. Jungkook da ne olduğunu anlayamamıştı.

Mutfağa vardıklarında Namjoon elini bırakıp büyüğüne döndü: "Anne..." 

Diz çöktü güzel annesi: "Efendim, anneciğim?" 

Bir süre etrafına bakındı küçük olan. Gözlerinin önüne düşen gri tutamlarını eliyle eski yerine yollarken söyledi: "Jimin çok yapışıyor sana."

Gülmemek için alt dudağını içten ısırdı: "Öyle mi?" 

Başıyla onayladı keskin tırnaklarını incelerken. 

"Peki bunun ne gibi bir sakıncası var?"

Kahverenginin en güzel tonuna sahip çekik gözlerini annesinin gözlerine dikti en sonunda:  "Sakıncası olmayabilir ama ben pek hoşlanmıyorum."

"Jimin sana dokununca da rahatsız oluyor musun?"

"Yo... O tatlı bir çocuk." 

Gözleri tavanda dolaşıyordu şimdi. 

"Sadece... Yakın olma işte anne." 

Cümlesini bitirir bitirmez Hwasa'nın sıcak dudaklarını alnında hissetti, göz kapakları örtündü.

"Benim çocuğum sensin, başkası değil. Herkesi sevebilirim, herkese dokunabilirim ama hiç kimse senin yerini tutamaz bir tanem. Anlaşıldı mı?"

Usul usul başını salladı ama tatmin olmamıştı Namjoon. Annesini kıskanıyordu işte. Onundu Hwasa. Kimse ona dokunmamalıydı, o da Namjoon'dan başkasına elini sürmemeliydi.

HEART REATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin