İki çocuk oyuna dalmış, Hwasa ise ev işlerini bitirdikten sonra bilgisayardan sınav tarihlerine bakmıştı. Kore'de çalışıyordu ama eğitimine Türkiye'de devam ediyordu, yakın zamanda nakil alacaktı.
Ekrana dalgın gözlerle bakarken odaya Namjoon girdi ve annesinin dibine oturdu. Hwasa'nın esmer, uzun tırnaklı eli oğlunun parlak saçlarına çıktı; yavaş yavaş okşuyordu parmakları arasındaki yumuşak saç tellerini.
"Ne oldu anne?"
Alnındaki dudakların kısa sürede bastırılıp çekilmesiyle gözlerini kapattı.
"Sınavlarım yaklaşmış bebeğim, Türkiye'ye dönmem gerek."
Anlayışla başını salladı Namjoon, gitmesini hiç istemese de engel olamazdı ya da itiraz edemezdi. Zaten çabucak gidip geleceğini biliyordu, birkaç ay önceki gibi. Güzel güzel gidecek, sınavlarına girecek, derslerinden geçecek ve oğluna gelecekti.
"Bir hafta sonraya uçak bileti bakacağım." dedi kısık sesle.
Oğlu daha da sokuldu ona, ellerini annesinin beline doladı: "Ne kadar kalacaksın?"
"İki hafta."
"Jimin'e kim bakacak peki? Jungkook hyung ve Hoseok hyung okulda olacak, sen burada olmayacaksın, ben de yalnız bakamam. Evde bile yalnız kalmamıştım son gittiğinde, hatırlıyor musun?"
"Evet, Sema anneannen bakmıştı sana."
Namjoon iç çekti: "Özledim onu."
Hwasa cevap vermiyor, biriciğine sarılmaya devam ediyordu.
"Anne..."
"Efendim, canım?"
"Ben de gelemez miyim seninle?"
Hwasa, bunu soracağını biliyordu. Derin nefes alıp saçlarının arasına öpücük kondurdu: "Söz veriyorum, bu dönemi geçeyim birlikte gezmeye gideceğiz ama şimdi olmaz bebeğim. Şu an olmaz."
"Ama neden~?"
Namjoon, annesi kabul etsin, diye aegyo yapıyordu. Annesi buna aldırmadı, yavaşça kollarını çözüp bilgisayara yöneldi: "Olmaz, dedim, anneciğim. Hadi içeri git sen, Jimin'i yalnız bırakma."
Minik kalbi kırılmıştı. Usulca kuyruğunu yerden sürerek odadan çıktı. Resmen kovulmuştu! Hem soruna çözüm de bulmamışlardı. Evde o yokken ne yapacaktı? Korkardı, ağlardı...
Sıkıntı içinde ellerini saçlarından geçirerek ofladı genç kadın. Oğlunu üzmek istemezdi ama ona karşı koruması gereken bir mesafe vardı, bir noktadan sonra durmaları gerekiyordu. İçten içe kıyamıyordu fakat yapacak başka şeyi de yoktu.
Uçak biletini onaylarken kapı dört kez tıklandı.
"Ne çabuk okuldan çıktı bunlar?" diye düşündü ve bağdaşını sağ ayağıyla bozarak kalktı. Bu sırada Jimin, saçları havalana havalana koştu ve kapıya yapıştı. Kuyruğunu heyecanını belli edercesine titretiyordu.
"Jimin'in arkadaşı gelmiş~." dedi delikten baktıktan sonra Hwasa, bebeği kucağına aldı. Anahtarı çevirip kitli kapıyı açtı.
Hoseok, güneş gibi parlayan gülümsemesiyle karşılarındaydı: "Merhaba!"
"Hobi~!"
Jimin kendini noonasının kucağından Hoseok'a uzattı, Hwasa onu bacaklarından tutmasa yeri boylayacaktı.
"Gel buraya Mochi~!"
Jimin'in koltuk altlarından tutup kendine çekti: "Özledin mi beni, aşkım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEART REAT
Fanfiction"Bana 'sahip' deme bebeğim, ben senin sahibin değilim. Zira sen benim kalbimin sahibisin." Lunaparksız ve pamuk şekersiz, kedi çocuğun kaçırılmadığı bir hikaye arıyorsanız gönül rahatlığıyla kütüphanenize ekleyip okuyabilirsiniz. Bangtan'ın doğum g...