Elimde ki sıcak kahveler ile birlikte sağlık ocağının yanında ki çardakta oturan Ferhat'ın yanına geçtim.
"Teşekkür ederim Sıla." Diye mırıldanıp tekrar kafasını telefonuna gömdü. Burada ben varım, ben.
Sıkıntıdan oflayarak yerimden kalktım.Şu son iki gündür hep böyle oluyordu.Ferhat Bey telefonu ile ilgileniyordu."Yeni hemşire geliyormuş..." Deyip, karşısına bakan Ferhat benim ayağa kalkıp bir kaç adım attığımı görmemişti.
"Evet, geliyormuş." Deyip arkama bile bakmadan sağlık ocağına girdim.
***
Sağlık ocağının koridorunda topuklu ayakkabı sesini duymam ile yerimden kalkıp koridora çıktım.
Sarı saçlı, makyajlı, dar elbiseli ve topuklu ayakkabıları ile karşıma çıkan genç kıza anlamsızca baktım. Bu kasaba da yaşamadığı belliydi. Çünkü buraya göre fazla renkli bir tarzı var idi.
"Kime bakmıştınız?" Diye sorduğumda saçlarını savurup bana döndü.
"Ben yeni hemşire Sude." Deyip benim üzerimde ki hemşire kıyafetine baktı.
"Hoş geldin. Şu odaya girmen gerekiyor." Deyip doktorun odasını gösterdim ve tekrar bana ait odaya girdim.
Birkaç saat daha sağlık ocağında durduktan sonra bahçeye çıkıp dolaşırken karşımda yine o renkli kızı gördüm.
Bana doğru gelirken gözlerimi devirip arkamı döndüm ve bana yetişemesin diye hızlı hızlı yürümeye başladım. Nedense bu kızı sevmemiştim.Normalde tanıştığım insanlarla samimi olurdum ama bu kıza karşı hislerim tuhaftı.
"Hey, pişt! Kız... Baksana! Sarı saçlı!" Arkamdan seslense de umrumda değildi. Birden "Ah!" Diye bir ses duymam ile göz ucu ile arkama baktım.
Yerde oturmuş kırılan topuklu ayakkabısını çıkarıyordu.
Umrumda olmadan gidecektim fakat Ferhat'ın ona yöneldiğini görmem ile bekledim bir kaç dakika.
Ferhat elini uzatıp o renkli kızı kaldırdığında kaşlarımı çattım bir süre. Renkli kız mal mal sırıtırken dişlerimi sıktım ve derin bir nefes alıp bir daha arkama bakmadan evime girdim.
_________
Ertesi gün tekrar sağlık ocağına doğru yol alırken Ferhat ve o renkli kızı yan yana konuşurken görüp geçtim. Sonuçta tanışalı çok olmamıştı o renkli kız ile ve kıskanmama da gerek yoktu değil mi?
Tabikide yoktu!
Sağlık ocağında bana verilen işleri yaparken hâlâ o renkli kızın gelmediğini farkettim.
Birkaç dakika sonra koridorda kahkaha sesi yükseldiğinde elimde ki dosyaları masaya koyup kafamı kaldırıp kahkaha atarak bana doğru gelen Ferhat ve o renkli kızı gördüm.
Beni görünce kız bi an duraksasa da umrumda değildi. Onun aksine Ferhat'ın gözleri parlamıştı.
"Keşke biraz daha geç gelseydiniz ya... Saat çok erken çünkü." Deyip dosyaları sırasına göre elime aldım ve tam yanlarından geçerken o kızın göz devirmesini gördüm.
Ferhat nazikçe kolumdan tutup kendine çevirdiğinde ters ters ona baktım.
"Güzelim..." diye mırıldanıp elini omzuma yerleştirdiğinde, "Ne?" Diye bir tepki koydum.
"Nasılsın?" Diye sordu yine o lanet olası tatlı sesi ile.
"Sence?" Diye sesimi yükselterek yanından uzaklaştım. Böyle şeyler bana göre değildi ama zevk almıştım bi kere!
"Gozolom... Nosolson?" Ferhat'ı taklit ede ede ilerlerken kafamı kapıya çarpmam ile sinirle kapıya vurdum.
"Bir sen eksiktin aptal!" Deyip elimi alnıma bastırıp içeriye girdim...
***
"Allah'ım, lütfen al canımı da kurtulayım..." Salıncakta tek başıma oturup kendi kendime konuşmaya devam ederken arkadan birisi omzuma ellerini koyup yüzüme doğru eğildiğinde kafamı kaldırıp gelene baktım. Ferhat'tı.
"Tek başına sıkılmadın mı? Seni izliyorum bir süredir. Ne konuşuyordun kendi kendine?" Sorusuna bi güzel göz devirip, parmak uçlarım ile hafifçe sallanmaya devam ettim.
"Tek başıma sıkılmadım. Beni izlediğini de bilmiyordum. Kendi kendime de konuşmam seni ilgilendirmez." Biraz fevri davranıyordum, farkındayım ama elimde olan bir şey değildi bu.
Ferhat oflayıp, bir kaç adımda önüme gelip diz çöktü.
"Neden böyle davranıyorsun canımın içi?" Diye sorduğunda gerginlikten salladığım dizimi rahat bırakıp, ofladım.
'Çünkü seni kıskanıyorum!' Demek isterdim fakat benden önce davranmıştı birisi.
"Ferhat, nasılsın canım?" İti an çomağı hazırla!
Bir dakika bir dakika...
O renkli kız, 'canım' mı demişti?
Hemde Ferhat'a?Lütfen yanlış duymuş olayım, lütfen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN (Tamamlandı!)
General FictionOmzunda ki sargı bezini tazelerken gözleri hâlâ yüzümdeydi. Gözlerinin içindeki o derinliğe bakarken korkuyordum. O ise inat ederek gözlerini yüzümden çekmiyordu. "Çok acıyor mu?" Diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. "Kolum değil, kalbim acıyor hemş...