Sevgi, insanın içini ısıtan sıcacık bir duygudur. Sevgi insan olmanın temel gerekliliklerinden biridir.Yaşamak için nasıl yemek, su , nefes gerekliyse sevgi de bir o kadar gereklidir. Sevgi olmadan yaşamanın da hiçbir anlamı olmaz. Sevgi hiçbir bedeli olmayan bir hazinedir.
Yüzyıllardır sevgi üzerine şiirler söylenmiş, şarkılar yazılmış, resimler yapılmış,sevgi en güzel şekilde sanat eserlerine yansıtılmıştır. Çünkü sevgi yüreğin yansımasıdır.Sevgi insanın sevdasını tüm dünyaya yansıtmak istemesidir. Bu da sanat ile sevginin birbirine sevdalanmasını sağlamaktadır.
Ne de güzel söylüyordu o nostaljik şarkı;
Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler.
Bir kuşu, kelebeği, bir taşı sevin yeter.Ferhat'ın sevgisini yüreğimde hissederken, aynı güzel duyguyu bende ona hissettirmeye çalışıyordum. Nur Sena'yı omuzlarına almış kahkaha ata ata ilerliyorlardı lunaparkta. Bende yüzümde ki tebessümü eksik etmeden peşlerinden gidiyordum.
Onları böyle görmek benim yüzümdeki tebessümü istemsizce ortaya çıkarıyordu. Bundan şikayetçi değildim çünkü onların yanında mutluydum ve bu yüzüme yansıyordu.
Nur Sena ile birlikte atlıkarıncaya bindikten sonra eli ile çarpışan arabaları gösterdiğinde ikimiz aynı arabaya, Ferhat ayrı arabaya binmişti.
O boyu ile nasıl rahat edecekti bilmiyorum ama bizi kırmamıştı."Şimdi şu yakışıklı çocuğu görüyor musun Sıla?" Nur Sena'nın dediği ile birlikte etrafıma bakındım. Bir kaç insan vardı ve hangisini gösterdiğini bilmiyordum.
"Kim?" Diye sordum.
"Şurada, yanında bir kadın var, galiba annesi. Ay biraz çirkinmiş o kadın. Neyse, üzerinde mavi tişört ve siyah şort var..." Anlatmaya devam ederken etrafıma bakındım. 7 yaşlarında bir erkek çocuğunu tarif etmişti. Yanında ki annesi olamayacak kadar genç bir kız idi.
"Gördüm. " Diye mırıldandığımda şirince gülümsedi.
"Onlarda biniyor. Lütfen sürekli onlara çarpar mısın? Beni farketsin!" Dediğinde kaşlarımı çattım. Ne gerek vardı şimdi buna?
"Ne istiyorsun bu çocuktan?" Diye sorduğumda, küçük eliyle saçlarını geriye attı.
"Dedim ya, beni farketsin istiyorum. Güzel miyim?" Diye sorduğunda ufak bir kahkaha attım. "Hemde çok!" Dediğimde o da gülmeye başladı.
Omzuma birisi elini koyup sol yanıma eğildiğinde kafamı oraya çevirdim. Ferhat'tı. Başka birisi olamazdı zaten o buradayken.
"Güzelim neden toplum içinde bu kadar güzel gülüyorsun?" Sesinden katil olmak istemediğini anlamıştım. Eğer zorlarsam burada ki erkekleri öldürebilirdi.
"Nur Sena bir şey söylemişti de, ona güldük." Dedikten sonra etrafa bakındım. Fazla erkek yoktu. Genellikle kadın ve yanlarında birkaç çocuk vardı.
"Zaten erkek az. Bir şey olmaz ki." Dediğimde uzanıp yanağımı öpmüştü.
"Toplum içindeyiz Ferhat!" Diye uyarsam da beni takmadı ve bize bakıp gülümseyen Nur Sena'ya göz kırptı.
"Toplum içinde olmamız seni benden uzaklaştırmaz." Deyip arabasına geri döndü...
***
Lunaparkta eğlendikten sonra akşama doğru Ferhat'ın kucağında uyuya kalan bir adet Nur Sena ile eve geri döndük. Fazla eğlenmiştik ve ben bile yorulmuştum.
Mesela sürekli esneyip duruyordum.
"Birilerinin de uykusu geldi anlaşılan. Kusura bakma güzelim eğer bu çocuk kucağımda olmasaydı seni alırdım." Dediğinde 'sorun yok' anlamında kafamı iki yana salladım.
"Evet uykum var , geldik zaten." Aslında araba ile gidip gelmiştik ama şuan sanki o yolu hiç durmadan yürümüşüz gibi hissediyordum.
"Bugün ikinizde bir güzel dinlenin." Dediğinde kafam ile onu onayladım. Evimin önüne geldiğimizde anahtarları çıkartıp kapıyı açtım ve içeriye geçmesini sağladım.
Nur Sena için hazırladığım odaya girip, pembe nevresim takımlarıyla hazır duran yatağın üzerine yavaşça bıraktı Nur Sena'yı.
"Üzerini ben değiştiririm." Dediğimde kafası ile onayladı ve onu geçirmek için yavaş adımlarım ile peşinden gittim.
"Görüşürüz, iyi geceler. Allah rahatlık versin, tatlı rüyalar." Demesinin ardından alnıma bir buse kondurdu.
"Sana da iyi geceler, tatlı rüyalar. Allah rahatlık versin, görüşürüz." Diyerek ona sarıldım. Kapıdan çıkıp kendi evinin bulunduğu sokağa saptığında kapıyı örtüp kilitledim.
Nur Sena'nın odasına girip pijamalarını giydirdim ve odama girip üzerimi değişip yatağa girdim.
***
"Nur Sena, ye şunu! Hadi ablacım." Nur Sena'nın ağzına bir şeyler sıkıştırırken bende bir yandan gömleğimin kollarındaki düğmeleri ilikliyordum.
"Sılaa... Doydum!" Deyip ağzını sıkıca kapattı ve kafasını uzaklaştırmaya başladı.
"Ya daha bir şey yemedin ki bir tanem."
"Yemek istemiyorum!" Hemen masadan kalkıp salona doğru kaçtı.
Saçlarımı at kayruğu yapıp masadakileri kaldırıp mutfaktan çıktım.
Sağlık ocağına doğru giderken Nur Sena'yı da parka bırakmıştım. Arkadaş edinmişti kendilerine ve güzel anlaşıyorlardı.
Sağlık ocağına girip işleri hallederken masamın üzerine bırakılan çiçek ile birkaç saniye şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım.
Birkaç adımda masama yaklaşıp çiceği elime aldım.
İçerisinde not ararken çiçeği elimde salladım ve notun masaya düşmesini sağladım. Notu elime alırken içimde kötü bir his ortaya çıktı.
Ferhat olabilirdi, lakin Ferhat olsaydı çiçeği vermek için beni beklerdi. Acil işi çıksa tekrar bir notda bırakabilirdi...
Başka kim bana çiçek verebilirdi ki!
Derin bir nefes alarak notu açtım.
"Güneşimsin gökyüzümde, yada gök senin yüzünde (Güneşimiz tekrar doğdu sevgilim...) -S- "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN (Tamamlandı!)
General FictionOmzunda ki sargı bezini tazelerken gözleri hâlâ yüzümdeydi. Gözlerinin içindeki o derinliğe bakarken korkuyordum. O ise inat ederek gözlerini yüzümden çekmiyordu. "Çok acıyor mu?" Diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. "Kolum değil, kalbim acıyor hemş...