Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki; onların belli bir amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim olduğumuzu ya da olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde hissederiz. Bu insanların kim olacağını asla önceden kestiremeyiz...
Hayatımıza bir çok insan gelir ve gider. Mutla ki bizlere ders verir yada hayatımıza bir şey katar. Üzüntü, sevinç, sevgi, saygı veya aşk... Farketmez. İlla ki bir şeyler öğreniriz, istemesek de öğretirler.
Hayatımız da fevri kararlar vererek bir çok hata yapabiliriz. Aslında bu konuda sadece hata değil -az ihtimal bile olsa- belki de doğru kararlar veririz.
Ben fevri davranarak ne yapıyordum, bilmiyorum fakat bu oldukça beni üzüyor. Sadece beni değil, Ferhat'ın da üzüldüğünü düşünüyorum.
Kız geleli daha bir kaç gün olmuştu. Bana karşı yanlış bir söz de söylememişti. Belki de Ferhat ile sevgili olduğumu bile bilmiyordu ama Ferhat ile böyle bir kaç günde samimi olacağına keşke doğru dürüst tanısaymış onu ve beni...
Ferhat kaşlarını hafifçe çatarak o renkli kıza -adı Sude miydi neydi- bakıp bana döndü ve benim suratım da ki sert ifadeyi görmesi ile yutkundu.
"Ben demedim ona, bana canım de diye." Ferhat'ın ilk açıklaması bu olurken, dişlerimi sıktım. Haklıydı, onun bir suçu yoktu. Kızın dili biraz(!) düzeltilmeliydi.
"Sana seslenmiştim Ferhat." Yanımıza gelen renkli kıza ters ters bakıp ayağa kalktım ve Ferhat'ın da kolundan tutup kaldırdım.
"Sevgilim, sana seslenmiş. Duydun mu?" Diyerek Ferhat'ın koluna girdim.
Ferhat bana baktı, göz kırpıp tekrar o kıza döndü. "Çok iyiyim Sude Hanım." Dediğinde içimden içimden kahkaha attım.
"Siz... Tanışıyor musunuz?" Diye sorduğunda eliyle önüne gelen saçlarını savurmuştu.
"Tabikide, biz sevgiliyiz." Diyerek parmak ucuna yükseldim ve Ferhat'ın yanağına bir öpücük kondurdum.
Normalde böyle bir şeyi hemen yapamazdım ama kıskançlık başa belaydı!
"Peki." Diyerek uzaklaştı. İşte böyle gidersin tatlım. Ben renkli kızın arkasından bakmayı kesip Ferhat'a döndüğümde, onun da beni izlediğini farkettim.
"Sanırım... Senden özür dilemem gerekiyor. Yanlış anlaşılmalar ve kıskançlığım yüzünden. Umarım beni affedersin Ferhat ." Dediğimde gülümseyip, bana sıkıca sarıldı.
"Az önce sevgilindim. Ne ara Ferhat oldum?" Diye sorduğunda gülümsedim. "Bu seni affettim mi demek?" Diye sorduğumda kafasını salladı.
"Seni kocaman seviyorum." Diye mırıldanmamın ardından o da sihirli kelimeleri söylemişti.
"Seni çok seviyorum. "
***
Yorgun bedenimi sandalyeden kaldırıp vücudumun rahatlaması için bir kaç hareket yaptım. Bir süredir sandalye de oturup hareket etmemem belimi ağrıtmıştı.
İçeriye giren renkli kız elinde ki ilaç kolisini masaya gürültülü bir şekilde bıraktığında, "Yavaş!" Diye sesimi yükselttim aniden.
"Pardon. " Bana surat asıyordu, farkındayım. Ama umrumda değildi.
Bir süre sonra tekrar konuşmaya başladı."Buralar sıkıcıymış... Ben çok çabuk sıkıldım burda. Şöyle kafa dengi birileri lazım bana. " Dediğinde devam et dercesine ona baktım.
"Erkek bir arkadaş var mı? Bana göre. Tanıyor musun? Ferhat gibi olsun..."
Kaşlarım çatılırken ,öfkeyle nefes alıp verdim. "Yok. Öyle bir arkadaş yok. Senin kafa denginde yok burada. Sana bende yardım edemem." Ani çıkışım karşısında gözlerini devirdi.
"Anladın mı?" Diye sorduğumda kolideki ilaçları çıkarıyordu.
"Hayır, anlamadım." Dediğinde hafifçe güldüm. Anlamanı beklemiyordum zaten!
"Diyorum ki ; bence sen buraya boşuna geldin. Geri git." Duruma açıklık getirince iyice surat astı ve işine devam etti.
Ben masumum, gerçekten. Sadece içimden geçeni dile getirmiştim. Suç mu?
***
Dışarıda oynayan Nur Sena'nın yanına gidip ona arkadan sarıldığımda tepki vermedi.
"Naber bir tanem?" Diye sorduğumda kollarımdan kurtuldu ve bana doğru döndü."Sana ne?" Diye bir tepki verdiğinde kaşlarımı çattım. "Nur Sena, ayıp ama!" Dediğimde omuz silkip örülmüş saçları ile oynadı.
"Ben sana küstüm. Benimle daha az vakit geçiriyosun. Annemi de özledim..." Konuşmasında sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı. Diz çöküp miniğim ile boylarımızı eşitlemeye çalıştım.
"Affet beni küçüğüm. Özür diliyorum senden... Kıyamam ben sana, biliyorsun."
Nur Sena dokunsam ağlayacakmış gibi dururken küçük kollarını boynuma doladı. "Lütfen beni bırakma, annem gibi." Dediğinde dolan gözlerimi kırpıştırdım.
Nur Sena'nın boyu biraz uzamış ve eskisi gibi konuşurken kelimelerde ki harfleri yutmuyordu."Bırakmayacağım seni biriciğim." Yanağına büyük bir öpücük kondurup, onu kucağıma aldım.
"Şimdi Ferhat abini bulup eğlenmeye gidelim mi?" Diye sorduğumda kocaman gülümsedi.
"Gidelim!"
***
Ferhat, Nur Sena ile beni gördüğünde gülümseyip yanımıza geldi bir kaç adımda. "İki güzel bayan, ne yapıyorsunuz burada?" Diye sorduğunda Nur Sena cevabını verdi.
"Seni almaya geldik Ferhat abi. Bizimle eğlenir misin?" Tatlı sorusuna karşılık Ferhat onu benim kucağımdan kendi kucağına aldı. Tek kolu ile onu taşırken diğer boşta kalan elini omzuma koyarak beni de kendisine çekti.
"Tabikide sizinle eğlenirim. Başka kiminle eğleneceğim?"
Ferhat'ın sorusu Nur Sena'yı sevindirirken, bu sevinci Ferhat'ın yanağına kondurduğu öpücük ile belli etti. Dayanamayıp bende parmak ucuna yükseldim ve Ferhat'ın yanağına bir öpücük bıraktım.
Ferhat sırıtıp, "Sanırım bugün şanslı günümdeyim." Dedi. Söylediği Nur Sena ve beni de güldürmüştü.
Ah güzel adam, sen hiç yanımızdan ayrılma...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN (Tamamlandı!)
General FictionOmzunda ki sargı bezini tazelerken gözleri hâlâ yüzümdeydi. Gözlerinin içindeki o derinliğe bakarken korkuyordum. O ise inat ederek gözlerini yüzümden çekmiyordu. "Çok acıyor mu?" Diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. "Kolum değil, kalbim acıyor hemş...