Özel Bölüm 2

2.1K 82 10
                                    

Yorganı iyice üzerime çekerken hıçkırmamak için kendimi zor tutuyordum. Işığın açılmasıyla Ferhat'ın odaya geldiğini anlamıştım. Burnumu çekerek göz yaşlarımı sildim. Neredeyse gece yarısı olacaktı ve o yeni geliyordu birkaç gündür olduğu gibi. Üstelik ben bu haldeyken! Yorganı yüzümü kapatacak şekle getirince gözlerimi sıkıca yumdum. 

Yatağın diğer tarafında ki ağırlığı hissettiğimde elini omzumun üzerine koydu. "İyi geceler öpücüğümü vermeden uyumuş olamazsın güzelim." Dişlerimi sıkarak biraz bekledim. Bu saate kadar neredeyse veya kiminle ise ondan alsaydı öpücüğünü. Neredeyse bir hafta olacaktı. Hep bu saatlerde geliyordu. Böyle davranması da benim canımı yakıyor farklı şeyler düşünmemi sağlıyordu. Üstelik bunlar o kötü haberi aldıktan sonra olmuştu. 

Ferhat omzumdan dürtünce gözlerimi açtım ve karşımda ki duvara odakladım bakışlarımı. "Rahat bırakır mısın beni?" Sesim fazla soğuk çıkmıştı fakat umursamadım. Ben onun karısıydım. Benim en kötü anımda yanımda olacağına sokaklarda gezmeyi tercih ediyordu. 

"Rahatsız mısın? Ne oldu?" Bozuntuya vermeden sorularını sorarken hızla arkama döndüm ve yatmaktan vazgeçip oturmaya başladım. "Sence?" Sesimin yükselmesini kontrol edememiştim. Bunu da umursamadık. 

"Senin gözlerine ne oldu lan?" Ellerini yanaklarıma yerleştirirken alt dudağım üzüntüden dolayı aşağıya sarkmış, gözlerim dolmaya başlamıştı. "Şimdi mi aklına geldi, ha?" Yanaklarımı ıslatan göz yaşlarımı silerken şaşkınlıkla bana baktı. "Daha önceden de mi böyle ağladın?" 

Yanaklarımda ki ellerini ittirdim. "Fark etmedin değil mi? Gerçi... Ne zaman, zamanında eve geldin ki?" 

"Ben..." Elini ensesine atıp sıkıntıyla ofladı. "Benim işlerim vardı." 

Hiç bir şey demeden sadece gözlerine baktım. Acı vardı gözlerinde. Benim yıkılmak üzere olduğumu görüyordu ve gözlerinden sadece bunu anlayabilmiştim. "Çok mu önemliydi işin? Ben, hastanede çocuğumun olamadığını öğrendiğimden beri böyleyken bir kere dahi yanımda olmadın. Bu kadar önemli miydi? Söylesene gecenin bu saatine kadar kiminle, ne işin olabilir ki? Zaten geç geliyorsun eve. Bir de geceleri bir anda gidiyorsun hemde hiç açıklama yapmadan." Sözlerim boyunca sadece gözlerime baktı. O böyle bakınca ben kendimi daha da berbat hissediyordum. 

"İşim önemliydi." Sadece şu iki kelimesi bile içimde ki acıyı çoğaltmak için yetmişti. Benim tanıdığım Ferhat beni o günden sonra teselli ederdi. Ama şuan karşımda ki adam fazla tuhaf davranıyordu. Gözlerimi üzerinden çekerek ıslanan yastığımı elime aldım ve sıcak yataktan çıkarak ayaklarımı soğuk zemin ile buluşturdum. Yastığıma sarılarak kapıya doğru ilerledim. Burada, onun yanında değil salonda yatacaktım. 

"Nereye gidiyorsun?" 

"Sana salonda yat desem gitmez, inat ederek bana sarılarak yatardın. O yüzden ben gidiyorum." Cümlemi tamamlayarak kapıdan çıkarken çoktan yanıma gelmişti. Gözleri eskisi gibi bana bakarken parlamıyor, yüzünden hiç bir ifade okunmuyordu. "Geç yatakta yat. Ben salona geçeceğim." 

Hiç bir şey söylemedim. Daha fazla beklemeyerek yatağa geçtim ve yorganı bütün bedenime sararak gözlerimi kapattım. Işığı kapattı ve gittiğini parkelerden çıkan sesten anladım. Göz yaşlarım tane tane tenime işlerken kendimi uykuya vermek için çabaladım. 

***

Ferhat daha fazla koltukta sağa sola hareket etmeden durdu. Bulunduğu yer ona rahatsızlık vermişti. Geniş yatağı dururken burada yatması onu fazlaca sinirlendirmişti. Bir yandan da Sıla'yı düşündü. Çocuğunun olamaması onu fazlasıyla yıpratmıştı. Karısının hüznü bütün eve yayılmış onu burada boğuyordu. Sürekli dışarıya çıkma isteği doğuyordu içinde.  Dışarı çıkmak ve sürekli yarım kalan işini tamamlamak istiyordu fakat karısının bu durumu -istemeyerek de olsa- yanlış anladığı aklına gelmiyordu. 

KURŞUN (Tamamlandı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin