!!!Not; Bu hikayemi bitirmiş olabilirim fakat yepyeni bir hikayeye başladımmm! Merak edenleri ve yanımda olmak isteyen herkesi o hikayemde istiyorum ve oraya davet ediyorum. Seviliyorsunuz!!!
"Ferhat adamakıllı yap şu keki!" Ben Ferhat'a bağırırken o da bilmem kaçıncı kez yanıma yaklaşıp beni yanağımdan öpmüş ve özrünü dilemişti. "Tamam güzelim, elimden geleni yapıyorum."
Beş dakika geçmişti ki toz şeker kabını devirince tepkisizce bir ona birde döktüğü şekere baktım. Sakinim... Sakinim...
"Ferhat sen benimle dalga mı geçiyorsun ya? Sabahtan beri ben burada yemek yapıyorum! İşim düşmüş sana sende bana yardım etmiyorsun be! Ben şimdi görümceme ne diyeceğim, hı? Kıza görücü geliyorlar."
Ferhat sabahtan beri bütün bağırmalarıma rağmen isyan çıkartmamış ve şuan ki gibi sakin sakin beni dinliyordu. "Sıla, sana bir şey soracağım ve bana mantıklı bir cevap vereceksin. Tamam mı?" Döktüğü şeyleri tek tek toplarken kafamı salladım.
"Ben kek yapmayı nereden bileyim? Madem bana değilde ona görücü gelecekler, gelsin o yapsın. Hem nerede o?"
"Birincisi, sana görücü gelenler bir daha bu evden çıkamazlar koçum. İkincisi, kız tek başına bütün evi temizledi. Üçüncüsü, benim görümcem çok heyecanlı. O yüzden de onu hava alması için dışarıya çıkarttım." Sessizce beni dinleyen kocacım bir şey demeyerek elinde ki kek hamurunu çırpmaya başladı.
Yemekleri tekrar kontrol ettikten sonra artık işini daha dikkatli yapan kocama döndüm. Böyle yandan duruşunu görünce onu ısırasım geliyordu. Hemen de alınmıştı yahu! Zaten evleneli bir hafta oluyordu ve biz tatilimizi Cansu'ya görücü geldiği için kısa kesmiştik. Hem bunlar sıradan görücü de değillerdi. Cansu çocuğu seviyormuş.
Benim onu izlememe aldanmadan işini yapıyordu ve kaşlarını çatmıştı. Onu ısırma isteğimi zorla unutarak yanına minik adımlarla gittim ama o bana bakmıyordu bile. Eh, Ferhat'ta yorgunlukla sabahtan beri bana bağırıp çağırsaydı bende onun yüzüne bakmazdım.
"Benim tatlı kocacığım." Yanağına en sulusundan bir öpücük bıraktım. En azından konuşmasına yetmişti. "Ben sabahtan beri kek yapmaya çalışıyorum, sende bana hiç yardımcı olmuyorsun. Öyle bir öpücükle falan olmaz bu işler."
"Ama Ferhat vallahi yorgunluktan patladım sana. Yoksa ben seni üzmek ister miyim?" Tekrar parmak ucuna yükseldim ve yanaklarını avuç içime alarak iki yanağına birden çok öpücük kondurdum.
"Özür dilerim kocacığım." Beni belimden tutarak yerime sabitledi. "Sana ceza veriyorum. Akşama kadar sana öpücük yok." Dedi ve benim kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Sen ne diyorsun be? Ben seni öpebilecek miyim bari?"
Yüzümün aldığı şekil nasıldı bilmiyordum fakat Ferhat bakıp bakıp gülüyordu. "Hayır, akşama kadar öpemeyeceksin."
"Ferhat seni oyarım! Sadece senin mi bu yanaklar? Demek bana ceza veriyorsun öyle mi? Hadi git o çok istediğin maçını izle ama sakın bir daha buraya adımını atma! Bana da seslenme, ne yapıyorsan yap!" Beni dinleyerek hızlı adımlarla ve gülerek mutfaktan çıktı.
"Seni anneme şikayet edeceğim! Resmen beni annemin evinde köle olarak kullandın! Kendi evimizde olsa neyse de... Bana bak güzelim, annem benim elimi hiç sıcak sudan soğuk suya sokmamıştı!" Salondan bana seslenince iyice kaşlarımı çattım.
"Seslenme bana bir daha! Konuşmak yok."
***
Elimdeki kepçe yere düşüp mutfakta ki sessizliği bozarken salona doğru "İyiyim ben!" Diye bağırdım ama o an Ferhat'ın bana seslenmediğini fark ettim. Normalde bir şeyi düşürtürken falan kırk kere adımı söyler sonra da yanıma gelirdi. Ama ben adama ne demiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN (Tamamlandı!)
Ficção GeralOmzunda ki sargı bezini tazelerken gözleri hâlâ yüzümdeydi. Gözlerinin içindeki o derinliğe bakarken korkuyordum. O ise inat ederek gözlerini yüzümden çekmiyordu. "Çok acıyor mu?" Diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. "Kolum değil, kalbim acıyor hemş...