29

1.4K 90 0
                                    

Elimde ki nota tekrar tekrar bakıp, tekrar tekrar okuyordum... Bu çiçek gerçekten bana mı gelmişti? Boş boş not kağıdına bakarken yeni hemşire içeriye girmiş, şaşkın halime bakıyordu.

"Ne o? İlk defa çiçek almış gibi duruyorsun." Deyip sırıttığında kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Malum etrafımda senin gibi kaktüs olunca, böyle çiçekleri görüp ister istemez şaşırıyorum canım. " Laflarımın ardından gözlerini devirdi.

"Ferhat'tan mı?" Diye sorduğunda masaya oturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştı.

Bu kız Ferhat diye diye beni sinirlendiriyordu!

"Pardon da, sana ne?" Soruma karşılık vermeyip etrafta bakışlarını gezdirmesinin ardından bir kaç dakika geçmişti. Tabi bende o bir kaç dakikada bunun kimden geldiğini düşünüyordum.

Kapıda yalancı bir öksürük sesi işitmem ile hızla çiçekleri alıp masanın altında ki çöp kovasına attım. Biraz ses olmuştu ama olsun. Çünkü gelen Ferhat idi.

Elimde ki notu buruşturdum ve hızla cebime koydum.

"O şey Ferhat'tan değil mi?" Yeni hemşire kısık sesle sorduğunda bende öksürdüm susması için.

"Aa, canım benim! Hoş geldin. " Diyerek Ferhat'a doğru ilerledim ve kısa bir sarılma gerçekleştirdim.
Üzerimde ki gerginlik geçmemişti ve sanki daha da artmıştı.

"Hoş buldum güzelim. " Dediğinde zorla tebessüm ettim. Pekâlâ, istesede göremez o çiçekleri.

"Niye geldin?" Diye sormam ile Ferhat'ın suratı asılmıştı. "Gelemez miyim?" Diye sorduğunda yutkundum.

Sakın kendini ele verme Sıla!

"Yok, hayır. Öyle değil. Gelebilirsin de... Ee... Şey... Bişey mi oldu da geldin o yüzden sordum. " Evet, bir de gözlerimizi kaçırdık! Bir o eksikti zaten!

"Seni almaya geldim güzelim. Dışarıda biraz gezeriz diye düşündüm. " Dediğinde biraz düşündüm. Belki hava almam iyi gelebilirdi.

Eşyalarımı alıp, koluna girdim. "Gidebiliriz. " Dediğimde kafasını salladı ve ilerledik.

***

Oyun oynayan Nur Sena'yı da alarak arabaya binmiştik. Nur Sena'yı arkaya bildirmiş ve kemerini bağlamıştım.

Nereye gideceğimizi bile bilmiyordum. Ama şuan bi yorgunluk çökmüştü üzerime.

"İyi misin güzelim?" Diye soran Ferhat ile boğazımı temizledim.

"İyiyim, niye ki?"

"Biraz tuhaf geldin gözüme..."

"Yorgunum ondandır." Aynen aynen Sıla. Yorgun olunca böyle mi oluyorum ben?!

"İstersen dinlen biraz. Gideceğimiz yere vardığımızda ben seni uyandırabilirim."

"Peki, teşekkürler." Diye mırıldanıp koltukta rahat edebileceğim bir konuma sahip olmuştum...

*

Gözlerimi açtığımda araba durmuş idi. Önce camdan dışarıya baktım. Çitlerin arkasında ki büyük çiftlik ev dikkatimi çekerken, kaşlarımı çattım.

Ferhat'a dönerek, "Burada ne işimiz var?" Diye sordum.

"Biraz dinlenmeye ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Hadi," Diyerek arabadan indi ve arkada boynu yana düşmüş şekilde uyuyan Nur Sena'nın kapısını açtı.

KURŞUN (Tamamlandı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin