Celaleddini Rumi pazara inerek tanıdığı bazı sufilere Seyyid Burhaneddin hazretlerini ziyarete gideceğini haber verdi amacı ziyarete gelecek başka sufiler varsa onlarla birlikte yola çıkmaktı. Umduğu gibide olmuştu kendisine eşlik edecen iki sufiyle birlikte yola çıkmışlardı. Amaçları öğlen namazında şeyhin dergahında olmaktı. İçindeki huzursuzluk azda olsa dinmeye başlamıştı yinede kafasındaki soruları şeyhine sormadan rahat edemeyecekti. Yanındaki sufiler muhabbet ehliydiler bundan dolayı yolculuk oldukça keyifli geçiyordu. Yürüdükleri yol binek ve yayaların gidip gelmesinden olsa gerek adeta kaya misali sertleşmiş olan patika yoldu. Yol boyunca irili ufaklı birçok ağacın yanında çalılık, ve türlü türlü bitkilere karşılaşıyorlardı. Yüce yaratıcının doğadaki mükemmelliğini görmemek elde değildi. İnsan ne yana bakarsa baksın onun yüce kudretini görüyordu. Doğada ki bunca güzelliğin, kainatin düzeninin bu kadar mükemmel işlemesinin yüce yaratıcıdan başka bir açıklaması olamazdı. Evren'in ve içindekilerin tesadüfen meydana geldiğini düşünmek kadar basit , Akıl ve fikirden uzak bir düşünce şekli daha olamazdı. Şüphesiz ki yüce Allahı bilmek için çok uzağa bakmaya gerek yoktu insan sadece kendi yaratılışındaki mükemmelliği ve kendi acizliğini gözlemlese kafasında en ufak bir tereddüt kalmayacaktı.
Celaleddini Rumi mesafe kısaldıkça sabırsızlanıyordu. Seyyid Burhaneddin hz lerinin nazarını, konuşmasını, tebessümünü rabıta ettikçe içindeki Özlem artmakla kalmıyor bir yandan da adeta kalbine huzur aksediyordu.
Yolculukları karşılıklı muhabbet ve tefekkürle bitmişti. Dergaha yaklaşınca her yaştan insanın bir arada muhabbetle sohbet ettiğini gören Celaleddini Rumi ve yanındaki sufilerde namaz vakti henüz gelmediğinden diğer sufilerle birlikte muhabbete dalmışlar ve öğlen vaktine yakın bir süreye kadar zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Her sufide farklı bir muhabbet ve farklı bir güzellik vardı. Mevlana her birindeki bu güzelliklerden istifade etmeye gayret gösteriyordu. Sufilik edep demekti, sufilik muhabbet demekti, benliği bir kenara bırakıp Bir olan Allah'a yönelmek demekti!