Mevlâna celaleddin pür dikkat mürşidinin dudağından dökülenleri dinliyordu.
Önce ne olduğunu anlamaya çalışmış ardından ise mürşidinin artık konyadan temelli gitmek istediğine kanaat getirmişti.
Bir anda dünyası başına yıkılmıştı. Duydukları karşısında adeta başından kaynar sular boşalmış beti benzi solmuştu.
Mevlâna celaleddin babasının vefatından sonra 9 yıl seyyid Burhaneddin hz lerine talebe olarak yoluna devam etmişti.
Şimdi ise hayatında yeni sayfa açılıyordu. En güvendiği sığınağı gözlerinin önünde yıkılıp gidiyordu.
Seyyid Burhaneddin hz şefkat ve merhamet dolu nazariyla mevlana celaleddine bakıyordu. Yüzünde belirgin şekilde hüzün hakimdi.
Mevlâna celaleddin babası gibi gördüğü, yaşadığı her sıkıntıda koştuğu bu insandan istemeyerekde olsa uzak kalacaktı.
Mevlâna celaleddin kendini yine külli iradenin sonsuzluğu içinde bulmuştu.
Hayatında yeni bir yokluk açılıyordu. Öyle bir yokluktu ki bir anda hayatını alt üst edercesine içinde bulunduğu sıkıntılara yeni boyutlar katıyordu.
Mürşidini yolcu edebe kadar tekke de kalmaya karar vermişti. Gördüğü bir meczubun ardından alt üst olan hayatı aynı doğrultuda devam ediyordu.
Günler sonra mürşidini yolcu etmişti. Artık koca şehir bomboş gibiydi. Ne yana baksa yokluk doluydu, ne yana dönse içinden çıkılmaz bir boşluk...
Başı önde eve doğru yol almıştı. Attığı her adım ruhunu kanatır gibiydi. Daldığı her düşünce boşluğun dibi...