Ölüm... hayır hayır yaşam, gerçek anlamda yaşam! içinde ölümün barınamadığı bir yaşam.
İmtihan diyarının sona erişi ve gerçek hayata açılan kapı...
Azıksız yola çıkmamakta bütün maharet
Ahiret azığını yüklenerek geçmekte bu kapıdan.
Son nefesi verince keşke bir daha dünyaya dönebilsem ve daha çok güzel amel biriktirsem denen bir yaşam. Çünkü ahiretin tarlası dünyadır ve ne ekersen onu biçersin sonsuz hayatta...
Müslüman odur ki güzel amel işlemeye doymaz hayır yapmak için yarışır güzeli biriktirmek için uğraşır onun azığı güzel ameldir doldurur heybesini iyiliğin binbir lezzeti ile.
Ahiret yolcusunun en büyük hatası olur hedefini unutmak, neden dünyaya geldiğini, nereye gideceğini bilmeden yaşamak
Nefsin ve şeytanın türlü hileleriyle dünya hayatı öylesine tatlı gelir ki unuttur sonsuz olan hayatı
Mevlana dünya hayatına bağlanmasından korktuğu kalbini sürekli olarak yüce Allah ile meşgul ederek gaflete düçar olmaktan onun sonsuz rahmetine sığınıyordu
Boşa geçen her gün büyük bir kayıptı mümin olmak hayırda yarışmayı ve ölüm gelene dek bu gaye üzere yaşamayı gerektiriyordu.
Ölmeden ölmek tasavvuf yolunun olmazsa olmazlarındandı.
Ölmeden ölmek yani ömrü Allah rızası için yaşayıp dünyanın yalanlarına kanmadan Kuran ve sünnet çizgisinde bir ömür yaşamak...
Peygamber efendimizin yaşam şekli müminler için şüphesiz en güzel ölçü olmuştu.
Mevlana rehberi olan Kuranı ve onu hayatında en güzel şekilde tatbik eden peygamber efendimizin yaşam biçimini kendisine ölçü edinmişti