Hiçten gelen

35 8 11
                                    

Zamanın yitiği insan...
Varlığın yoklukla imtihanı, yokluğun sonsuzla imtihanı...
Öğrendikçe zayıflığını hisseden, yaşadıkça varlığını kabullenen varlık.
Kendisini hayalleriyle, umutlariyla dünyaya bağlayan varlık,
İnsan, bilincin ve bilinçsizliğin zirvesi
Hayata kök salan, gerçek amacını unutan, varlık sebebini unutan, unutmakta zirve...
Mevlana Celaleddin tefekkür dehlizinin derinliklerinde yüzüyordu.
Şam, farklı bakış açılarına sahip bir çok insan tanımasını, duygu düşünce ve bakış açılarını fark etmesini sağlamıştı.
İstisna olan bir tek yüz kalmıştı aklında...
Gizemli, farklı, sessiz bir seda.
Aklından bir türlü silemediği, varlığın hiçinden gelen bir yüz.
Günlerini o yüzü aramaya vermişti. Bakmadık topluluk, aramadık sokak, sormadık kapı bırakmamıştı.
Ona dair o kadar az bilgi vardı ki elinde, meczup hali cezbetmisti belki, yada anlam dolu bakışları yada hiç biri, bunu ifade etmeye kalksa edemezdi.
Bir insan ne kadar farklı olabilirdi ki, ne kadar gizemli olabilirdi, ya da ne kadar hiç olabilirdi.
Hepsini kendinde toplamış bir yüzdü aradığı, kendinden geçmiş, sonsuzluk kokan meçhul...
Bir kaç saniyelik görüntü vardı zihninde gerisi  sadece muammaydı.
Mevlana Celaleddin aramaktan, düşünmekten bir türlü alamıyordu kendini, öğrendikleri, bildikleri, düşündükleri ondan ibaret olmuştu.
Bir yüz ki Mevlana Celaleddinin yoklukla imtihanı, bir yüz ki gizemin mechullerine sürükleyen.
Bir anda kendini farklı bir alemin içinde bulmuştu. Aramak üzerine kurulu, yokluk üzerine kurulu, muhabbet üzerine kurulu...

ŞEMSİN GİDİŞİ #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin