kervan

30 3 11
                                    

Kervan yola çıkalı günler olmuştu. Heyecanla ve umutla gelinen yollar şimdi hüzün ve meşakkat doluydu.
Mevlana Celaleddinin ağzını bıçak dahi açmıyordu. Ne olduğunu bile anlamadığı bir muhabbetin esiri olmuştu.
Hüzün rengine bürünmüş dağlar ovalar yollar...
Kalp hüznü giyinince kainat hüzünle kaplanırdı.
Kainat belki de bir yansımadan ibaretti. Kalbin maddeye yansıması. Güzel bakmayı öğrenmedikçe güzelleşmeyecek, mutluluk ekmedikçe mutlu olamayacak.
Hayatı boyunca herşey yolunda gitmişti aslında, yaşadığı çok az ayrıntı dışında hüzne yer bırakmamıştı. Çizmeye çalıştığı her resim mutluluk doluydu ta ki o ana kadar...
Geride bıraktığı her detay kafasında dönüp duruyordu. Bu kez eksikti resim ve tamamlamak için ne kadar renk harcarsa harcasın bütünü olusturamıyordu.
Daha önce bir çok Allah dostunu ziyaret etmiş ve onların manevî atmosferine dahil olmuştu. Her birinde farklı bir güzellik vardı her birine duyduğu muhabbet ayrıydı. Bu kez yaşadığını kelimelerle anlatmaya kalksa anlatamazdı. Kalbi adeta kendisinin olmaktan çıkmıştı.
Meçhule giden bir kervanın son yolcusu misali yapayalnız, ıssız bir sürüncemede kalmıştı.
Bunun adı kendinden gidişti. Bunun adı varlıktan geçiş...
Kafasını dağıtmak için türlü denemeler yapmış ve hiç birinde başarılı olamamıştı.
Aynı noktaya varıyordu, aynı boşluğa...
Yolculuk oldukça meşakkatliydi, kervan belli aralıklarla dinlenip yoluna devam ediyordu. Kervandakiler Mevlana Celaleddini çözmeye çalışsa da bir türlü cozememislerdi. Herşey olması gerektiği gibiydi, herkes yolunda, Celaddin Mevlana ise kendi boşluğuna yolcuydu.

ŞEMSİN GİDİŞİ #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin