Masanın başına geçtiğimde üç pc'de de alarm modu hakimdi. Koltuğa hızlı bir geçiş yaparak yapay zekayı devreye soktum.
'' Sirius bebeğim, ortaya koyduğum yemi aldı değil mi? ''
'' Burada yem olarak bilerek girebileceği bilgilerden mi söz ediyorsunuz? ''
'' Evet. ''
'' Evet, şuan sadece pc'nin kamerasına ve sizin bıraktığınız dosyaları açma izni bulunmakta. ''
'' Bakalım ne yapacak'' arkamda Simre ve Jungkook belirdiğinde hızla kalktım.
'' Arkamda durmayın. Pc arkasına doğru geçin ve ses çıkartmayın. ''
'' Neler oluyor? '' Simre bana telaşla baktığında Jungkook'a baktım. Nefesini verip Simre'yi ilerletti. Masaya geçicekken bir kahkaha duydum. Ve bir ses...
'' Sonunda başardım. '' koltuğa havalı bir giriş yaparak karşımdakine şeytani gülüşümü yolladım. Ve ardından,
'' Teknik olarak hayır, sen sadece benim oltamda ki yeme geldin. '' yüzündeki dehşeti görebiliyordum. Fakat kendinisini göremiyordum. Gözlerini kapatacak kadar büyük bir kapişonlu ve yüzünü kapatan bir bandana vardı. Sustuğunda devam ettim.
'' Ve sonunda mükemmel hareket eden kişiyle karşı karşıyayım. İlk soru, sen kimsin? İkinci soru, derdin ne? '' çenesini kaşıyarak gülmeye başladı. Tam bir psikopat imajı içerisindeydi.
" Beni tanıyamamış olman ne üzücü. Düşün bakalım düşmanın kim?" aklıma kimse gelmiyordu. Aslında bir sürü kişi geliyordu fakat hangisi olabilirdi. Erkekti bu kesin. Ama kim? Ya erkek değilse ve karşımdaki sadece bir hackersa? Ben düşünürken konuşmaya devam etti.
" Ve şunu unutma Asya. Senin ve bütün sevdiklerinin canını yakacağım. Yakınında her kim varsa hepsi acı çekecekler. " sinirle ellerimi saçlarıma götürüp yaklaştım. Gözlerimi kısarak ona doğru baktım.
" Mantıklı bir açıklama istiyorum. Çünkü ben kimsenin canını bilerek yakacak biri değilim. Veya düşman edinecek. " sadistçe gülmeye başladı.
" Sen bir iblissin. Hem de melek yüzlü olanlarından. Ve cehennemin de sevdiklerin olacak."
" Ne bana, ne de sevdiklerime zarar veremezsin! Sana şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Eğer bana bulaşmaya devam edersen o sefil kafanı vücudundan ayırırım. Ve bunun için cehenneme gitmem gerekiyorsa da giderim. Ama sevdiklerime asla dokunamazsın. Savaş mı istiyorsun? Pekala buna hazırlıklı olmadığımı mı sanıyorsun?" ufak bir sessizlik olmuştu.
'' Damarına basılınca nasılda diğer yüzün ortaya çıkıyor.'' iç çekerek bana baktı. O an gözlerini görmüştüm. Ama tanıdık değildi. Arkama yaslandım ve sırtımu dikleştirerek bir bacağımı dizimin üstüne attım. Otoriter bir hava çizmeye çalışarak, kendimden emin bir şekilde sesimi toklaştırdım. Bu hareketim onu sinirlendirmiş olacaktı ki yumruğunu sıkıyordu.
'' Diyelim ki ben bir iblisim, ama şunu unutma. Karşındaki kişi bir aptal değil. Oynamaya çalıştığın bu oyunun kurucusu benim. Ben izin verdiğim için benimle konuşabildin ve ben izin vermediğim sürece elini bile şıklatamazsın.'' sinsice gülüyordum. Karşımda öfkelenerek ekrana bir şey fırlatmıştı. Ekran karıncalandığın da öfkemi haykırarak atmaya çalıştım. Simre yanıma gelirken bağırdım.
" Sana orada dur dedim. Güvenli değil! " pc'de bulunan kodları ve güvenlik duvarlarını üç kat arttırarak sistemi dış bağlantıya kapattım.
" Şimdi gidebilirsiniz. " diyerek yukarı çıktım. Ve Jimin'le çarpıştım. Ondan kaçarak yukarı çıktım. Hızla odama girerek kapıyı kilitledim ve yere çöktüm. Düşünmeye başladım. Sorunu benimle miydi? Ama neden ve kimdi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Regulus
AléatoireRegulus :Aslan takım yıldızı'nın en parlak, gece vakti gökyüzünün en parlak yıldızlarından biridir. Ben bunu BTS ile aynı kefeye koyuyorum. Ve bir diğer anlamı da genellikle şansdır.