Kirpiklerimin arasından giren ışık hüzmesinin beni uykumdan uyandırmasıyla gerindim. Ve aklıma ilk gelen düşünce ile yerimden sıçradım. Telaşla Simre'ye seslendim.
'' Simre ben uyuyakalmışım.'' kulağımda yankılanan gülüşmelerle etrafıma bakındım. Arabadaydım ve Jimin'in omzuna başımı koymuştum. Üstelik herkes arabadaydı.
'' Hayır uyandın ve giyindin ama sonra yine uyudun ve seni taşıdık.'' Simre'nin gülmesini durdurmaya çalışarak yapmış olduğu açıklamayla aydınlanmıştım. Hoseok ve Tae hala bana gülüyorlardı.
'' Tam bir şapşal gibi gözüküyorsun. Ben bile uyandım.'' Suga'ya döndüğümde boynundaki boyun yastığına baktım.
'' Ve geri uyumuşsun. Yalnız ben hiç bir şey hatırlamıyorum. Kendim giyindim emin misin?'' Jimin bana dönüp.
'' Ben giydirmek isterdim fakat çoktan giyinmiştin.'' ondan uzaklaşıp cama yapıştığımda delici bakışlarımı ona yönlendirmiştim.
'' Simre'ye demiştim ben onu ve sen neden sapıklaşıyorsun bu aralar?''
'' Kendin giyindin dedim... Derin uyuduğunda hep bu tepkiyi veriyorsun zaten. '' diyerek göz devirdi. Etrafa bakınmayı seçerek ilk üyeleri inceledim. Arabayı Jin sürüyordu ve yanımızda bizden başka kimse yoktu. Albus Taehyung'un kucağındaydı ve keyfi gayet yerindeydi. Tabi Tae yavrucuğumun burnunu ısırmayı deneyene kadar... Camdan dışarı baktığımda şehirden uzaklaştığımızı anlamak zor değildi. Başımın ağrıdığını farkettiğimde sırt çantamı aradım.
'' Ne arıyorsun?'' Jimin çantamı alıp önümde salladığında aldım.
'' Ağrı kesici.'' Simre bana döndü.
'' Aç karnına içemezsin. Hala geçmedi mi?'' Jimin gözlerini büyüterek,
'' Hala geçmedi derken.'' nefesimi verip konuştum.
'' Dün migren atağı olacaktı ama erkenden farkettiğim için idare ettim. Ve hafif bir baş ağrısı var belkide yeni uyandığım içindir.'' Hoseok yanıma oturdu ve bana bakmaya başladı.
'' Dön, masaj yapacağım. Tatilde hasta olmak yasak.'' güldüğünde bende güldüm ve dediğini yaptım. Şakaklarıma hafif baskı uygulayarak masaj yapıyordu ve bu çok rahatlatmıştı.
'' Daha iyi mi?''
'' Mükemmel, uykumu getirdi. Teşekkür ederim.''
'' J-hope'un sihirli parmakları...'' diyerek yerine geçti.
'' Daha ne kadar kaldı?'' Namjoon kafasını arkaya dönerek bana baktı.
'' Bir şeyler yemek için ileride duracağız. Fazla kalmadı.'' sessizce yerime döndüm. Gökyüzünü izliyordum. Güneşin doğalı çok olmamıştı ve havada renk karmaşası vardı. Camı açmak için uzandım ve kafamı camdan dışarı çıkarttım. Sabahın hafif serinliği arabanın hızıyla yüzüme sert darbeler atarken temiz havayı içime çektim. Rahatlatıcıydı... Yanımda eksik kalmayan bir Jimjim kafasını çıkarttı ve bana baktı. Saçları dağılmaya başladığında etkilenmiştim.
'' Ne sen Roze'sun ne de o Jack içeri girin bir taraflarım dondu.'' Simre kahkaha attığında Suga'ya gözlerimi kısarak baktım ve camı kapattım.
'' Eğer bir gün sevgili yaparsan hyung, bütün intikamımı alacağım.'' keyfini bozmadan kollarını birleştirerek gözlerini kapattı. Az ileride bol ağaçlı ve ahşap bir yere gelmiştik. Herkes arabadan indiğinde bende onları takip ettim. İçeri girdiğimizde yaşlı bir teyze bizi karşıladı. Oldukça sempatik bir hanımefendiydi.
'' Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?''
'' Biz kahvaltı yapmak istiyoruz ve dağın yukarısındaki ormanlık alanda bir kaç gün konaklayacağız.'' Rm kadınla konuşma yaparken bizde onları dinliyorduk.
![](https://img.wattpad.com/cover/129674294-288-k532392.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Regulus
De TodoRegulus :Aslan takım yıldızı'nın en parlak, gece vakti gökyüzünün en parlak yıldızlarından biridir. Ben bunu BTS ile aynı kefeye koyuyorum. Ve bir diğer anlamı da genellikle şansdır.