Arkamı döndüğümde bana bakan gözlere inat bende onlara bakmayı sürdürdüm, bu biraz utanmama neden olsa da. Ve Namjoon konuştu:
'' Yaptığın iyilik için çok teşekkür ederiz. Bizi çok büyük bir şeyden kurtardım.'' ama Suga soğuk ve sert bakıyordu, güvenmiyor gibiydi. Ona dönüp dik dik baktım ve dayanamayıp konuştum:
'' Affedersiniz Bay Min YoonGi, üstünüze atlamak veya Bangtan'ın yeni yurdunun evimin yanında olduğunu söyleyip bir gecede milyonlar kazanmak gibi bir derdim yok. Ve farkındaysan paraya ihtiyacım var gibi durmuyor. Ve öyle bir yaygara yaparsam ki şayet ne emeklerle yaptığım bu evin önünde çılgın fanların bağırışıyla uyanıp huzurumu bozmak istemem. Her ne kadar seni ve BTS'i sevsem de ben bir sasaeng fan değilim ve bu yüzden de o bakışlarınızı üzerimden çekebilir misiniz?'' herkes ağzı açık bana bakarken ben uzun zamandan beri tuttuğum nefesimi verdim. YoonGi ise ellerini havaya kaldırıp:
'' Tamam, pes ediyorum. Aklımdan geçenleri okudun...''
J-hope: '' Ama biraz haklı değil miyiz?''
'' Evet, haklısınız bu yüzden de lütfen içeri geçin bir sürü fan sesinizi duyabilir. Bende size kahve ikram ederim.'' hepsi onaylayarak beni takip etti, peşimden tangırdayarak ses çıkartan valizleriyle birlikte. 7 muhteşem adamı salonumda görmek çığlık atma isteğimi arttırıyordu. Ama direndim ve mutfağa yönelip kahveyi aramaya koyuldum. Ben kahveyle ilgilenirken konuşmalarına kulak misafiri oldum.
YoonGi: '' Sizce bu kıza güvenebilir miyiz?''
J-hope: '' Şantaj yapacak olsa başta yapardı?''
TaeHyung: '' Bence de öyle parayla bir ilgisi yok gibi.''
Jimin: '' Masum duruyor ama biraz korkutucu değil mi? Daha önce YoonGi hyung'a böyle kafa tutan olamamıştı.''
YoonGi:'' Ah gururum incindi.''
Namjoon: '' Bence güvenebiliriz, insanlar üstünde ilk gözlemlerde iyiyimdir. Sen ne diyorsun Jungkook?''
Jungkook:'' Ben size bırakıyorum hyung.''
Jin: '' Yemek sıkıntısı yoksa ben tamam diyorum.'' hepsi aralarında kıkırdaşırken ben de yanlarına gittim.
'' Bence güvenilir biriyim ama yine de siz bilirsiniz.'' deyip kahvemden bir yudum aldım. Gözleri pörtlemiş Jimin'i gördüğümde gülmemek için kendimi zor tutuyordum ama ciddiyetimi bozmadım.
Namjoon:'' Ne yani hepsini duydun mu?'' kupayı elimde sevdikten sonra bakışlarımı alaycı bir tavır alıp
'' Mm şey benim evimdesiniz ve duyularım biraz iyi diyelim.'' diyerek gülümsedim.
'' Ve evet bazen biraz korkunç olabiliyorum.'' diyerek Jimin'e baktım. Yutkunduğunu görebiliyordum. Konuyu değiştirmek için Namjoon söze atıldı:
'' Jimin-ah, Bang PD-nim'i aradın mı?''
'' Hayır, hyung, şimdi arıyorum.'' telefonu kulağına koyarken ne kadar gergin olduğunu titreyen ellerinden anlayabiliyordum.
'' Alo, PD-nim başımız büyük belada...''
'' Biliyorum sizi sersemler, tam olarak ne oldu?''
'' Namjoon hyung kapının şifresini unuttu ve içeri giremedik. Ve bir anda bir sürü fan bağırarak koşuyordu.''
'' Ne-ee! Nasıl! Fanların bilmediği ve sakin bir yer isteyen sizdiniz orayı bulmamaları için ne kadar uğraştığımı biliyorsunuz. Ve fanlar sizi orada gördüklerine yemin ediyorlar, gerekirse kamp kurup sizi bekleyeceklerini söylüyorlarmış. Ortalık yatışana kadar bir kaç gün görünmeyin, peki şuan neredesiniz?''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Regulus
RandomRegulus :Aslan takım yıldızı'nın en parlak, gece vakti gökyüzünün en parlak yıldızlarından biridir. Ben bunu BTS ile aynı kefeye koyuyorum. Ve bir diğer anlamı da genellikle şansdır.