Havuzda çırpındığımı gördüm ve rüyada olduğumu anladım. Fakat uyanamıyordum her denememde başa sarıyordu. Genelde kabuslarım böyle oluyordu... Sürekli çığlık ve düşüş ardından dibe çökmem tekrarlıyordu. Uyanıyordum da, ama rüya devam ediyordu.
Jimin'den-
Çok zor uykuya dalmıştı ve kendime çekerek üstünü örttüm. Her şey aniden ters gitmişti. Daha dün çok huzurluyduk ama neden bir anda tepe taklak olmuştuk. Deli cesareti nereden geliyordu? Bize bir şey demeden bahçeye sopayla gitmesi. Kendine güvenini anlıyorum ama çok narin ve zayıf. Dövüşmeyi bilse de aksi giden şeyler olacağını biliyordum. İyi ki Simre aramış ve iyi ki uyumamışız. Havuza düşüşü gözümün önünden gitmiyordu. Gözünde korku vardı ama havuza bakmıyordu. Tamamiyle Simre'ye odaklıydı. Onu düşündüğüne o kadar emindim ki. Jungkook adamı yakasından tutup fırlattığında direk havuza girdim. Hareketsizdi... Sarstım ama tepki vermemişti, dışarı çıkarttığımda nabzı çok zayıftı. Simre öldüğünü sanıp ağlamaya başladığında kendimi kontrol edemiyordum. Tek düşüncem devam etmekti. Eğer gözlerini açmasaydı bu benim en büyük ölümüm olacaktı. Hala korkuyordum ölene kadar onu korumak istiyordum. Onu bırakmayacağıma söz vermiştim ama neredeyse o beni bırakıyordu. Uyumadan saatlerde onu izledim. Saçlarını kirpiklerini. Boyattığı saçları artık kendi rengine dönüyordu. Sokak lambasından vuran ışık yüzünü aydınlatıyordu. Gözlerine geldiğinde kirpiklerini tek tek saymak istedim. Makyajsız bile uzun olan her bir teli... Tuttuğu parmağımı iyice kavrayarak daha sıkı tuttu. Yüzü korkuyu andırdığında kabus gördüğünü anladım. Elleri boynuna gitti ve çekiştirmeye başladı. Sasttığımda uyanmıyordu ya da uyanamıyordu.
'' Asya uyan!'' seslenip ellerini tuttum ve sarstım. Uyanmıyordu ve ben geriliyordum. Strese girmem o kadar kolaydı ki. Bu gece bitmek bilmiyordu. Ellerimin arasına aldığım kafamı ve kendime çektiğim dizlerime yasladım. Gözümün önünde acı çekiyordu ve ben hiç bir işe yaramıyordum. Tekrar ismini söyleyerek onu sarstım. Derin bir nefes alarak sıçradı. Nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Onu kendime çekip saçına öpücükler kondurdum sakinleşmesi için.
'' Boğulduğun anı gördüm değil mi?''
'' Evet, sürekli tekrar başladı. Uyanamadım.'' kendini benden çekip gözlerimin içine baktı. Ardından bana sarıldı.
'' Çok çabuk strese giriyorsun Jimin. Seni ağlatmaktan nefret ediyorum.'' hala minicik bedeniyle beni düşünüyordu. Ona sahip olduğum için o kadar minnettardım ki. Değer verdiği insanlar için kendine çok bencilce davranıyordu. Bir süre dışarıyı izledi. Bir an olsun bırakmadığı parmağımı bırakıp ellerimizi kenetledi. Gözlerimin içine bakıp gülümsediğinde yanağına eğilidim ve kokulu bir öpücük kondurdum. Yerinde kıpırdanıp kıkırdadı. Kafasını göğüsüme yasladı ve merak ettiğim her şeyi anlatmaya başladı.
'' Fazla karmaşık olduğumu düşünüyorsun değil mi? Ya da kendime karşı bencil oluşumu? Aslında öyle değil kendime bazen bencil davranıyor gibi gözüksem de bu böyle değil. Yani hayatımızda bazen almamız gereken riskler olur. Gece sana haber vermediğim için özür dilerim. Ama halledebilirdim. O lanet havuza düşmeseydim halledebilirdim. Simre benim ailem, sizde öylesiniz. Aileme birinin dokunmasına izin veremedim. Sana anlatacağım başka şeyler var bu yüzden bu kadar korumacıyım. Ama şuan onlardan konuşmak istemiyorum.'' yüzünü bana bakması için kaldırdım.
'' Daha sonra anlatabilirsin. Ve özürünüz kabul edildi. Bir daha zorlukların üstesinden tek başına gelmeyeceğine söz ver. Seni sürekli yanımda görmek istiyorum. Beni çok korkuttun.'' yüzünü benimle aynı hizaya tuttu.
'' Özür dilerim sevgilim.'' nefesimi tutmuştum. Ne demişti o? Sevgilim... Anlayıp gülmeye başladı.
'' Jimin bana ballı süt yapar mısın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Regulus
RandomRegulus :Aslan takım yıldızı'nın en parlak, gece vakti gökyüzünün en parlak yıldızlarından biridir. Ben bunu BTS ile aynı kefeye koyuyorum. Ve bir diğer anlamı da genellikle şansdır.