-Bölümü tamamen telefondan yazdım.Yanlışlarım varsa affedin:((-
İyi okumalar:))
Evden çıktıktan sonra birkaç telefon görüşmesi yaptım ve sonra hasteneye gidip kızları eve bıraktım.
Akşama doğru nefes alamadığımı hissederek arabayı sahile sürdüm.Arabadan inip kayalıklara doğru ilerledim ve yerden yerden birkaç taş alıp denize fırlattım.
Her geçen dakika içimdeki öfke ve özlem büyüyordu.Sarp Defne'ye bir şey yaparsa onu yaşatmazdım.
Rüzgar üzerime doğru eserken, Defne'nin saçlarının rüzgarda uçuşmasını hayal ettim.Şimdi ne durumdaydı, ne yapıyordu hiçbir şey bilmiyordum.Bu öyle bir acı veriyordu ki...Gözümün önüne yine Defne'min görüntüsü gelirken gözlerimden yine yaşlar süzülüyordu.Ben en son ne zaman bu kadar ağlamıştım? Ya da hiç bu kadar ağlamış mıydım?
Yağmur yavaş yavaş hızlanmaya başladığında yüzümü yukarıya doğru kaldırarak gözlerimi sımsıkı kapattım."Defne neredesin?" diye bağırdım, yüzüm ıslanırken...
Cebimde titreyen telefonu hızlıca elime aldım, bir haber vardır diye. Telefon beklediğim numaraların hiçbiri değildi.Sesimi toplamaya çalışarak telefonu açtım ve, "Alo?"dedim.Bir iki saniye sonra karşı taraftan ses geldi."Cenker ben Sarp" diyen sesle oturduğum yerden kalkarken,"Neredesin lan? Defne'ye bir şey yaptın mı?"diye bağırdım.
"Hiçbir şey yapmadım.Seni de kavga etmek için falan aramadım."dedi ve duraksadı.Sabırsızlıkla konuşmanın nereye gideceğini beklerken iki saniye sonra konuşmaya başlamıştı.
"Defne'yi sana getireceğim."dedi düz bir tonda.
"Nasıl bir oyun oynuyorsun?"derken kaşlarım çatılmıştı.
"Oyun falan yok.Onu zorla yanımda tutamam...Onun sana ihtiyacı var, vana değil."dediğinde kaşlarım yumuşarken,"Neredesiniz?"diye sordum.
"Yarım saate kadar Üsküdar yolundaki ilk benzin istasyonunun orada ol.Oraya getireceğim." dediğinde,"Umarım bir oyun oynamıyorsundur.Oynuyorsan, senin adına çok kötü olur."diye mırıldanırken çoktan arabaya binmiştim.
"Oyun falan yok dedim! Defne'yi üzgün görmeye dayanamıyorum...O senin yanında mutlu olacaksa, ben de o seninleyken mutlu olabilirim.Onu sana getirdiğimde bana istediğini yapabilirsin."dedi.Ona bir şey yapacak mıydım? Çetin Bey'in verdiği adresten,hernekadar ayrılmış olsalar da Çetin Bey'e bir sözüm vardı.O adam sözünü tuttuysa ben de tutacaktım.
"Bir şey yapmayacağım. "diyerek telefonu kapattım.
Sarp Defne'yi neden bırakıyordu? Saçmaydı...Defne'yi daha önce de kaçırmaya çalışmış ve şimdi başarılı olmuşken neden bırakıyordu, aklım almıyordu.
Arabayı son gaz Üsküdar'a sürerken,Defne'min kokusunu içime çekebilmek, yüzünü tekrardan görebilmek için sabırsızlanıyordum.
~
"Bir daha ne olursa olsun, yanından bir dakika bile ayrılmayacağım."diye fısıldadım, saçlarının güzel kokusunu ciğerlerime gönderirken.Meleğim sonunda kollarımdaydı.Benimleydi...Ve, hep benimle olacaktı.
Saçlarına ufak öpücükler kondururken,"Arabaya geç, hemen geliyorum."dedim.Gözlerinde korku ışıkları yanıp sönerken,"Ona bir şey yapmayacaksın değil mi?" diye sordu.Alnına bir öpücük kondurduktan sonra," Sana bir şey yapmayana, ben hiç bir şey yapmam."dedikten sonra,"Haydi arabaya bin." dedim ve yavaşca arabaya binişini izledikten sonra Sarp'ın arabasına doğru ilerledim.O da arabadan inip, bana doğru ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA
Roman pour AdolescentsKapı tıklatıldı.Üzerimi değişmiştim.''Girebilirsin'' diye seslendim.Kapı şiddetli bir şekilde açıldı hatta o kadar şiddetli açıldıki kapı duvara çarptı.Kuzgun,Gamze ve diğerleri karşımda duruyordu.Gamzenin gözlerinden üzüntü ve merak okunuyordu.Diğe...