○ 5 ○

22.3K 1.1K 1.5K
                                    

"Sıkıldım." diye mırıldandı küçük kız kabarık saçlarını eli ile düzelttikten sonra. Draco Malfoy ona döndü. 

"Bende." diye mırıldandı.

Ardından ise gülümsedi.

"Gözlerini kapatır mısın Hermione?" diye fısıldadı.

"Neden?" 

"Lütfen." 

Küçük kız gözlerini kapadı. 

"3 e kadar sayacağım."  dedi çocuk gittikçe Hermione'ye yaklaşırken. Hep merak etmişti birini dudağından öpmenin nasıl hissettireceğini. Şimdi tam zamanıydı işte. Gülümsedi. "1.." biraz daha yaklaştı. "2..." birazcık daha. "3." 

Dudaklarını yavaşça kızın dudaklarına değdirdiğinde, bir müddet sadece öyle durmuştu. Bir kaç saniye sonra ise geri çekilmişti. Kız al al olmuş yanaklarla ona bakıyordu. Draco gülümsedi.

"Demek böyle hissettiriyormuş," diye mırıldandı. "Bir şeyler midendeymiş gibi." 

Gryffindor ortak salonuna geldikten sonra derin bir nefes aldım.

"Havada ki çilek." 

Portre yavaşça geriye doğru açdılığında, kendimi içeriye atmış ve kuleye tırmanmıştım. Ayağımda ki ayakkabıları çıkardıktan sonra elime aldım ve ateşin önünde ki koltuğa oturdum. Kendimle savaş veriyordum. Yatsam kırk kere döneceğimi bildiğim için, burada oturup ateşi izlemek güzel bir fikir gibi gelmişti. Ellerim ile anlımı ovaladıktan sonra derin bir nefes aldım ve tekrar gözlerimi ateşe sabitledim. Şu anda bu durumda olduğuma inanamıyordum. Onunla dans etmek tüm bünyemi alt üst etmişti. Gerçekten şart mıydı? 

Yere bıraktığım ayakkabılarımı eğilip aldıktan sonra, hızlı adımlarla yatakhaneye çıktım ve kendimi dört direkli karyolama bıraktım. Ağğhh! Kendimden nefret ediyordum. Gerçekten, benimle dans etmeyi teklif etmesi gerekebilir miydi? Bu şart mıydı? Üşene üşene yataktan kalktıktan sonra, pijamalarımı üzerime geçirdim ve kendimi yatağın içine attım. Yarın cumartesi olduğu için herkes sabahlara kadar eğlenecekti. Bense burada böyle yatacaktım işte! Kızlar yatakhanesi bomboştu. Herkes büyük ihtimalle baloda eşleriyle dans ediyorlardı. Gözlerim dolmaya başladığında kendime küfrettim. Gerçekten, ona çok değer vermiştim. Verdiğim o değeri hak etmeyen biriydi ve ben gerçekten gerizekalının tekiydim. Anneme mektup gönderip, onu Beauxbatons'a geçmek için ikna edecektim. Başka bir şansım yoktu. Onunla bu kadar göz göze, yüz yüze olmak benim sadece canımı acıtıyordu.

Ne kadar çok eskiden ona aşık değildim desemde, değer vermiştim işte. Orada ki en yakın olduğum insan oydu. Burada ise aramızda görünmeyen duvarlar vardı. O Slytherin'de, bense Gryffindor'da olduğum için imkansızdık. Göz yaşlarım akmaya devam ederken, yatakhaneye giren birinin olduğunu anlamam zor olmamıştı. Göz yaşlarımı hızla sildikten sonra gözlerimi kapadım ve uyuyor numarası yapmaya başladım. Gözlerim hala doluyordu. Gözlerimin kapalı olması ise, göz yaşlarımın akmasına engel değildi. Gelen kişinin uyuduğumu düşünmesini diledim.

"Numara yaptığını biliyorum." 

Ginny'nin sesi boş yatakhanede yankılandığında, gözlerimi açmamakta kararlıydım.

"Biliyorum Hermione." dediğinde pes etmiş, gözlerimi yavaşça açmıştım. Ona dönmeden önce çaktırmadan gözlerimi sildim ve ona döndüm.

"Evet?" dedim soru sorar gibi. "Uyumuyordum ama uyumak üzereydim." 

Beni gördüğünde önce şaşırmış sonra kaşlarını çatmıştı.

"Sen neden ağladın?" dedi ve hızla yanıma geldi. Elinde ki asasını yatağına fırlatmış ve hızla benim yatağıma gelmişti. Ayak ucuma oturduktan sonra kafamı yere eğdim. Ama o, çenemden tuttu ve ona bakmam için zorladı.

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin