"O kız kim?" diye cırladı Hemrmione Draco'nun evinden çıkan kız üzerine. Draco istemsizce gülümsedi ve kafasını yere eğdi. Ardından ise yavaşça kıza baktı ve kafasını kaldırdı. Draco'nun sırıtıyor olması, Hermione'nin sinirlerine dokunuyordu.
"Neden ona sarılıyordu Draco?" dedi Hermione ellerini göğüslerinin üzerine birleştirip bu sefer. Draco'nun hala cevap vermemiş olması onu o kadar çok sinirlendiriyordu ki. Elini yumruk yapmış sıkıyordu aynı zamanda. Draco daha da sırıttı. Onu herkesten böylesine kıskanmasına bayılıyordu. Halbu ki sadece kuzeniydi o kız. Üstelik onlardan iki yaş daha büyüktü ve Hogwarts'tan izin alıp onları ziyarete gelmişti.
"Zaten bana neden söyleyesin ki?" diye bağıdı Hermione kıvırcık saçlarını arkasına atarak. Çok sinirlenmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra arkasını döndü ve kendi evlerine doğru yumruklarını sıkarak yürüdü. O sırada Draco'nun gülen suratını görmüştü yine. Bu çocuk nasıl bu kadar hızlı olabiliyordu. Hala sırıtması, kızı çileden çıkrmak üzereydi.
"Neden sırıtıyorsun hala?" dedi sinir içerisinde Hermione tekrar.
"Beni kıskanmanı seviyorum." dedi Draco ve omuzlarını silkti. "Ayrıca o kız.." dedikten sonra biraz daha gülümsedi. Hermione ise şu anda onu deşmek istiyordu. "...kuzenim."
Hermione yumruk yaptığı ellerini serbest bıraktı. Kuzenim mi demişti o?
"Ne?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Sadece kuzenim." dedi Draco ve omuz silkti. Hermione sinirden ağlamak üzereydi, bunu daha önce söylese olmuyor muydu sanki?
"Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı Hermione.
"Hayır etmiyorsun." dedi Draco ona bir adım daha yaklaşarak.
"Ediyorum!"
"Beni seviyorsun." dedi yavaşça Draco. Hermione yutkundu.
"B-ben.."
"Evet," dedi Draco. "Beni seviyorsun."
Ve yine aynı şeyi yaptı. Dudaklarını dudaklarına değdirdi ve öyle durdu. İkisi de aynı şekilde hissediyorlardı. Mükemmel ve heyecanlı. Kalpleri yerlerinden çıkacakmış gibi atıyordu ikisininde. Hermione hemen utnamıştı bile. Draco ise oldukça soğukkanlı bir şekilde karşısında ki aşık olduğu kıza bakıyordu.
"Tamam, eksik bir şey kaldı mı?" dedim son kez ve etrafa şöyle bir göz attım.
"Hermione!" dedi Ginny. Hızla yerimden sıçradıktan sonra ona döndüm ve kaşlarımı çattım. "Kitaplarını da mı alacaksın?" dedi sandıktan kitaplarımı çıkarırken.
"Hey, ödev yapmam lazım benim orada, çok ödevim var." dedikten sonra omuz silktim ve kitapları tekrar sandığımın içine tıktım.
"Gerçekten noel tatilinde ödev mi yapacaksın?" dedi Ginny. Sandığına çok bir şey koymamıştı. Aslında bende koymamıştım ama kitaplar dolması için fazlasıyla yeterlerdi.
"Kitaplarım, kazaklarım, kotlarım, gömleklerim, iç çamaşırlarım, çoraplarım... ımm başka ne var?"
"Sanırım hiçbir şey." dedi Ginny omuz silkip. Kafamı sadece sallayarak onaylamakla yetindim.
"Hadi öğle yemeğine inelim." dedikten sonra beni kolumdan yakaladığı gibi çekiştirmeye başladı. Sandığımın kapağını küçük bir büyü ile kapadıktan sonra Ginny'nin beni sürüklemesine izin verdim. Koluma girmiş aşağıya iniyorduk. Ortak salonu geçtiğimizde kaşlarımı kaldırdım ve ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.