○ 9 ○

18.7K 1K 886
                                    

Üzerinde ki elbiseyi düzeltti küçük kız. Pembe mini elbisesi ile o kadar güzel görünüyordu ki.

İçeriye sarışın oğlan girdi.

Üzerine smokin vardı. Sarı saçları özenle taranmıştı.

Oldukça şık görünüyordu.

İki aile olarak bir düğüne gideceklerdi.

Hermione, Draco'ya döndü ve gülümsedi.

Draco'da aynı şekilde ona karşılık verdikten sonra, yavaşça yanına doğru yürüdü.

"Çok güzel gözüktüğünü söylemem lazım." dedi küçük adam. Küçük kızın, küçük yanakları kırmızı oldu. Küçük kız kafasını yere eğdi ve kırmızılığın geçmesini bekledi. Aynanın önünde duruyordu hala, küçük sarışının görmediğini düşünüyordu ama Draco görmüştü. Hermione'nin onun karşısında utanmasına bayılıyordu. Nedensizce çok seviyordu. Ama gerçekten, küçük kız o pembe mini elbisesinin içinde mükemmel görünüyordu.

"Sende çok şıksın." dedi Hermione sonunda kafasını kaldırarak. Draco küçük kıza gülümsedi.

"Teşekkür ederim." 

Hermione'de ona gülümsedikten sonra tekrar aynaya döndü.

Küçük çocuk yavaşç adımlarla yanına yaklaştı ve yanağına bir öpücük kondurdu.

Söylediğim şey üzerine, Malfoy sessizliğini koruma hakkını kullanmıştı. Hiçbir şey söylememişti. Bense hala gözlerimi bile kırpmadan yıldızlar ile gerçekten ne kadar mükemmel bir bütün olduğunu düşündüğüm gökyüzünü izlemeye devam ettim. Rahatlatıcı havası, tam hayal kurmalık bir atmosferi vardı. Bilirsiniz, her genç kız gibi gökyüzüne bakarak hayallere dalmayı seven bir yapım vardı. 

İşte tam da o anda, burada yanımda Draco Malfoy'dan başka kimseyi istemediğimi fark ettim. Tabii ki daha farklı olabilirdi ama yine de oydu işte. Onun olduğunu bilmek bile beni fazlasıyla mutlu ediyordu zaten. Yıllar sonra kaybettiğim bir arkadaşıma kavuşmak gerçekten çok güzeldi. Aşk bakımından değilde, arkadaş olarak ona gerçekten çok değer veriyordum. Ya da sadece ilk şıkkı elemek istiyordum, öyle bir şey olmasını istemiyordum o kadar. Gözlerimi tekrar kırpıştırdım.

"Hala neden ağladığını söylemedin." 

"Bertnard'ı özledim." diye mırıldandım. Yalan söylemekten nefret ediyordum. Elbette onu özlemiştim, ama hiçbir zaman Bertnard'ı özlediğim ya da onunla kavga ettiğimizde ağlamış bir kız değildim ben. Hatta ağlamak olayı benim için fazla yeniydi. Çok fazla yeni... 

"Onu seviyor musun?" 

Onu seviyor muydum? İşte eskiden kolaylıkla cevap verdiğim bu soru beni kuşkuya düşürmüştü. Şu anda kimseye ne hissettiğiem dair en ufak bir fikrim yoktu. Gerçekten, ona karşı ne hissediyordum. 

"Cevap vermeyecek misin?" 

"Seviyorum." 

Malfoy sadece kafasını salladığında ben hala gökyüzüne bakmaya devam ediyordum. Ama nedense onun beni izlediğinden emindim işte. Herşeyimle emindim işte.

"Biliyor musun?" dedi sakince. Elini başının altına koymuş ve gökyüzünü öyle izlemeye başlamıştı. 

"Neyi?" 

Boğazını temizledi. "Ya da boşver." 

"En nefret ettiğim şey." diye mıırldandım sadece.

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin