○ 25 ○

13K 774 592
                                    

"Bu bilekliği senin için yaptım." dedi Draco Hermione'nin bileğine örgü bilekliği takarken. 

Hermione, hayran kalmışçasına gözlerini kırpıştırdı. 

"Bu çok güzel." diye mırıldandığında, Draco bilekliği takmayı anca bitirebilmişti. 

"Beğenmene sevindim." diye mırıldandıktan sonra Hermione'nin burnuna bir öpücük kondurdu.

Hayır, hiçbir şey başa dönmemişti.  Bir haftadır Draco ile yarım yamalak görüşebiliyorduk çünkü Draco ne zaman benimle iletişim kurmaya çalışsa, Pansy direk engelliyordu. Bizim en büyük destekçişimiz olan Pansy, artık onun yüzüne bile bakmamı istemiyordu. Millicent'i ona karşı koruduğu için çok bozulmuştu. 

"Pansy ben sıkıldım. Hem ayrıldı ondan!" diye hayıflandım. 

"Ayrılmış olması benim kalbimi kırdığı gerçeğini değiştirmiyor." 

"Tamam haklısın ama en azından ben görüşeyim? Özledim." dedim tırnaklarım ile oynayarak. Pansy bizim masamızda oturuyordu ve bir yandan yemeğini yerken, bir yandan da bana laf yetiştiriyordu. Ron onun saçlarıyla oynamaya devam ederken, gözleri ikimiz arasında gidip geliyordu. 

"Bak, eğer seni onun elinden almazsam, ders çıkartamaz." dedikten sonra, Ron'a döndü ve sırıttı. 

"Saçlarımı bozuyorsun." dedi sakin ses tonunu korumaya çalışarak. Bu hareketine sırıttığımda, Ron ellerini saçlarından çekmişti.

"Hoşuna gidiyor sanıyordum!" 

"Baş başayken evet ama burada herkesin arasında bozuk saçlarla oturmak istediğimi sanmıyorum." dedi burun kıvırarak.

"İyi tamam be." dedi Ron ve ellerini göğsünde birleştirip masaya dayandı. 

"Zaten okul bitmek üzere, lütfen Pans. Oldukça ders çıakrmış gibi. Şu an bir köpek yavrusu gibi buraya bakıyor." dedim onu daha rahat görebilmek için sağa kayarken.

"Söyle gelsin." dediğinde otuz iki diş sırıtmış ve Draco'ya el işaretleri ile gelmesini söyledim. Draco önce şaşkınlıkla gözlerini açmış, ardından ise Blaise'e birşeyler fısıldamış ve hızla kendini bizim masada bulmuştu. Benim yanıma oturduktan sonra, yanağıma bir öpücük kondurdu karşımızda oturan Pansy'e baktı. 

Pansy onun dışında her yere bakıyordu. "Pans?" 

"Evet?" 

"Üzgünüm." 

"İyi." 

"Barıştık mı?" 

"Ron, sence barışayım mı hayatım?" dedi Pansy, Ron'a dönerken. Ron, önce şaşırmış ardından ise önce Draco'ya sonra Pansy'e bakmıştı. 

"Barışmaman için bir neden yok sanırım." dediğinde Draco sırıtmış ve Ron'a göz kırpmıştı. Ron'da ona aynı şekilde karşılık verirken derin bir nefes aldı Pansy. 

"Evet, barıştık." dedikten sonra yemek yemeye devam etmişti. Draco, masanın üzerinden eğilip Pansy'nin yanağına bir öpücük kondurduğunda, Pansy istemsizce sırıtmıştı. 

"Şimdi, sevgilimle biraz zaman geçirmek istiyorum." dedikten sonra beni kolumdan tuttuğu gibi çekiştirmeye başlamıştı. Düşmemek için çabalarken, sonunda onun hızına ve sürüklemesine ayak uydurabilmiştim. Sonunda mutfak portresinin önüne geldiğimizde, hızla dudaklarıma yapıştı ve hızlı bir öpücük bıraktı. 

"Özledim be." dedikten sonra sarıldı bana.

"Neden buradayız?" dedim ondan ayrıldığımda. 

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin