"Bu filmi izlemek istemiyorum." dedi küçük kız kollarını göğsünde birleştirerek. Draco Malfoy, ona bir tane korku filmi getirmiş, onu izleyen herkesin birbirine çok sıkı sarıldığını söylemişti. Draco Malfoy'a, Hermione'ye uzun uzun sarılacak olma fikri çok cazip geliyordu.
"Korkounç görünüyor kapağı." dedi kız omuzlarını silkerken.
"Korku filmi zaten, Herm. Yapma ama. Ben var hem yanında." dedi ve sırıttı küçük Draco.
Hermione tebessüm etti. "Ama beni cinlerden koruyabilir misin ki?"
"Elbette korurum önce bi Hog-" Az daha ağzından kaçırıyordu Draco. Ailesi ona tembihlemişti, büyücü olduğunu kesinlikle Hermione'ye söylememliydi. Küçük bir öksürük krizinden çıkmış gibi yapmıştı. "...okula gideyim." dedi ve sırıttı.
Hermione ise sadece kafasını yere eğmiş ve gülümsemişti.
"Koruyabilirsin sanırım?"
"Tabii!" dedi Draco hemen.
"Tamam izleyelim o zaman." dedi kız koltukta biraz daha rahat oturarak.
Draco, hızlı adımlarla cdyi taktı ve oynatma tuşuna bastı. Ardından ise Hermione'nin yanına geçti ve film daha başlamadan ona sarıldı.
Üzerimde ki şeyleri tekrar düzelttikten sonra esnedim ve yarın dersler olduğu aklıma gelince yüzümü buruşturdum. Sakin ol Hermione, sakin ol. Saçıma tekrar şekil verdikten sonra, bu sefer ördüm ve arkaya doğru attım. Asamı kot ceketmin iç cebine attıktan sonra, ayağıma botlarımı giydim ve hızla Gryffindor ortak salonundan çıktım. Pansy Parkinson, beni Gryffindor ortak salonunun kapısında bekliyordu. Yani, sanırım beni.
"Ah Hermione." dedi yavaşça. "Yani şey, sana böyle demem sorun olur mu?"
Gülümsedim ve kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
"Şey, tamam o zaman." dedi ve gülümsedi. "Benim astronomi dersimin çok iyi olduğu söylenemez." dedi ve gülümsedi. "Acaba bu akşam beni çalıştırır mısın?"
"Ama akşam kütüphane kapalı oluyor." dedim.
"Yani..şey...ım..." Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Bizim salonda."
"Sizin salonda mı? Öldürürler beni Parkinson!"
"Pansy."
"Pardon, öldürürler beni Pansy. Sağa çıkamam ordan."
"Ben yanındayken kimse bir şey demeye kalkışamaz. Korkulan bir öğrenciyimdir." dedi ve çok onurlu birşeymşi gibi sırıttı. Karşılık vermedim.
"Biraz zor." dedim ve gülümsedim.
"Gölün kenarına gidelim mi?"
Kafasını onay vererk salladı.
Hızlı adımlarla, yan yana gölün kenarına gidene kadar, bir çok bakışı üzerimize çekmiştik. Eh, haliyle, o ve beni yan yana görmek pek alışıldık bir şey değildi.
Ağacın kenarına oturduğumuzda, Pansy kafasını ağaca yaslamıştı.
"Ah, lanet olsun." dedi yavaşça. "Geliyor."
"Kim?" dedim ve kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Cevap vermedi.
"Hey," dedi Ron.
"Ah, Ron."
"Onun burada ne işi var?" Pansy'i göstermişti.
"Ah konuşuyorduk."
"Ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.