"Hermione, bir şeyler yer misin tatlım?" dedi Bayan Malfoy Draco'nun odasından içeriye girerek.
Kız kafasını kitaptan kaldırdı ve kapıda ki kadına baktı.
"Ah hayır teşekkür ederim Cissy." dedi yavaşça. "Ama tokum."
Genç kadın kafasını salladı ve merdivenlerden indi.
Draco uyuyakalmıştı. O kadar yorulmuşlardı ki bu gün. Uyumasa şaşardı küçük kız. Sarışın oğlan bunu artık kendine hobi haline getirmişti.
Küçük kız, kütüphaneden uzaklaşıp yatağın yanına gitti.
Draco'lara geleli sadece bir kaç dakika oluyordu. Narcissa Malfoy onu içeriye almış ve Draco'yu uyandırabileceğini söylemişti.
Küçük kız ise kıyamıyordu.
Yavaşça yatağın yanına gittikten sonra, ayak ucuna oturdu.
"Draco." diye fısıldadı. Sarışın oğlan gözlerini açmadı.
Eğildi ve yanağına bir öpücük kondurdu küçük kız. Filmlerde böyle görmüştü. Birbirini seven iki insan, birbirlerinie uyandırırken öpüyorlardı.
Draco'nun gözlerini açmasına gülümsedi Hermione.
"Günaydın, uykucu." dedi ve çok sevdiği şeyi yapıp, ellerini sarı saçlarının arasına daldırdı oğlanın.
"Pansy!" diye bağırdım ve omzuna kitabı geçirdim. O ise kahkaha atmaya devam ediyordu. Hogsmeade'deydik ve Üç Süpürge'de, ben, Pansy, Blaise, Malfoy -evet o hala soyadı ile- Ron, Harry, Ginny ve şu Lavender masada oturuyorduk. Pansy ise habire Bertnard ile evlenirsek ne kadar güzel çocuklarımız olacağındna bahsediyordu. Utançla kafamı eğip iki yana salladım. O ise kahkaha atıyordu. Kafamı kaldırdığım anda gülmeyen bir tek onunla karşılaştım. Mavi-gri gözlerini bana dikmiş beni izliyordu. Diken üstünde hissetmeye başlamıştım bir anda. Sadece bir bakışı bile bu kadar rahatsız ediciydi işte!
Hastane kanadından çıkalı iki hafta olmuştu. Beni sadece kullandığını söylediğinden beri, elimden geldiğince onun yüzüne bakmıyordum. O ise, elinden geldiğince beni izliyor gibiydi.
"Ha bu arada." dedi Pansy ve kaymak birasını içti. "Siz ikiniz," dedi Malfoy ve beni göstererek. "Neden hala iyi anlaşamıyorsunuz?"
Kaşlarımı kaldırdım.
Çünkü bana beni kullandığını söyledi Pans.
Çok söylemek isterdim.
O sırada değişen suratını izlemek gerçekten benim için eğlenceli olurdu. Ama bunun yerine, cevabı biraz daha geciktirebilmek için kaymak biramdan içtim.
"Malfoy'un benim gibi sıradan bir kız için bulanıklarla olan iletişim biçimini değiştirmeye başlayacağını sanmıyorum." dediğimde, benden ayırdığı gözlerini tekrar bana dikmişti. Mavi-grilerine, son derece sinirle baktığımdan emin olduğum kahverengilerim ile cevap veriyordum.
Gerçekten, bana açıkça seni kullandım demişti.
Anneme yazdığım mektup ise kesin bir şekilde reddedilmişti. Anenm onun sadece çocukluk aşkım olduğunu, kuruntu olduğunu yazmıştı bana. O mektubu ortak salonda okuduğum anda sinir içerisinde asamı çıkarmış ve mektubu yakmıştım. Profesörler varken hemde! Yaktığım anda tüm bakışların bana dönmesi ile, bende kendimi ortak salondan dışarıya atmıştım. Beni gıcık etmekte üstüne yoktu. Ona güzel bir şekilde anlatmama rağmen, bana cevap veriş biçimi o kadar kötüydü ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.