"Çok teşekkür ederim Cissy izin verdiğin için." dedi Hermione yavaşça yastığına biraz daha sarılarak. Annesi ve babası evlilik yıldönümlerini kutlamak adına şehir dışına çıkmışlardı. Hermione'nin dadısı ise onun uyumasını beklemi, uyuduktan sonra ise o da gitmişti.
Hermione ise kırk yılda bir gördüğü kabuslardan birini görmüş, kendini Malfoyların evinde bulmuştu. Yastığına biraz daha sarıldığı sırada, kapıdan yavaşça içeriye girdi ve Cissy arkasından kapıyı kapadı. "Anne kim gelmiş?" diye koşarak merdivenlerden indi Draco. Sarı saçları fazlasıyla dağınıktı.
Hermione'yi görünce gülümsedi ve ellerini saçlarının arasından sokup, yana yatırdı. Kızı süzdü ve gülümsemesi biraz daha büyüdü.
"Hermione?" dedi soru sorar gibi.
"Annesi ve babası evde değildi, kabus görmüş." dedi Cissy oğluna. Hermione ise sadece gülümsemekle yetindi.
"Hermione, gel seni yukarı çıkarlaım canım, misafir odalarından birine hazır bir yatak olması lazım. Hemen yatarsın." dedi Cissy.
"Tamam." dedi Hermione ve Draco'ya tekrar gülümseyip Cissy'nin peşinden merdivenleri tırmandı. Bir odanın kapısını açtıtkan sonra Hermione'nin geçmesini bekledi. Hermione içeri geçince, Cissy kızın saçlarına bir öpücük kondurdu "İyi geceler." diye mırıldandı ve odanın kapısını kapatıp odadan çıktı.
Hermione, yastığını yatağa bıraktıktan sonra, yatağa uzandı ve duvara doğru döndü. O sırada açılan kapı ile neredeyse daldığı uykusundan uyandı ve arkasına baktı. Draco gelmişti. Hermione gülümsedi.
"Kay." dedi Draco sadece.
"Olmaz." dedi Hermione. Ama Draco onu tabiki dinlemeyecekti.
"Kay Hermione. Hem kabus görmemiş miydin? Benimle uyuman daha kolay olabilir." dediğinde Hermione gülümsedi ve yana doğru kaydı. Draco yavaşça yanına uzandı ve Hermione ona birazcık daha sokuldu. Draco da ona yavaşça sarıldı ve gözlerini kapadı.
Herkese ne kadar Hermione ile sadece arkadaş olduklarını söylesede, Draco içinde Hermione'ye karşı sadece arkadaşça duygular beslemediğini biliyordu. O gün onun dudağına kondurduğu küçük bir öpücük naıslda heyecanlandırmıştı onu sonuçta. Draco gülümsedi ve Hermione'ye biraz daha sarıldı. Hermione'ye aşıktı.
1 Hafta Sonra
"Ne zaman geliyorlarmış?" dedim elimde ki kitabı koltuğa bırakarak. Ron'un bacaklarına uzanmış kitap okuyordum. O ise şömineyi izliyor ve uyumamak için savaş veriyor gibiydi.
Seamus'a kütüphanede söz verdiğimden beri herhangi bir atak yapmayan Draco beni şaşırtıyordu. Geçen bir hafta içerisinde Pansy ile bir kaç kere görüşmüştük. Ron'la da Pansy işini konuşsam gerçekten iyi olurdu. Seamus ise sık sık baloda çok güzel görünmem gerektiğinden bahsediyordu. Birini kıskandırmaya çalıştığını anlamamak için gerizekalı olmak gerekirdi.
"Ah, bir fikrim yok." dedi gözlerini açmadan.
"Gerizekalı, git yat hadi. Uyuyacaksın sonra burda." dedim kucağından yavaşça kalkıp. Saçlarımı elim ile düzelttikten sonra ona döndüm. Kafasını yasladığı yerden kaldırmış, mahmur mahmur bana bakıyordu.
"Pekala öyle olsun." diye mırıldandıktan sonra, kalktı yanağıma bir öpücük kondurdu ve yatakhanenin merdivenlerini çıkıp gözden kayboldu. Bende koltuktan kalkacakken, yanıma oturan Seamus ile sırıttım.
"Şimdi, dökül bakalım kimi kıskandırıyoruz?" dediğimde kaşlarını kaldırdı ve ofladı.
"O kadar belli mi ya?" dediğinde kahkaha attım. Ortak salonda ben, Seamus ve bizden bilmem kaç metre uzaklıkta olan köşede ki masada oturan Lavender ve Parvati'ye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.