○ 20 ○

13.9K 841 957
                                    

Hermione, üzerinde ki bikiniyi düzelttikten sonra, yanında güneş gözlüğünü takmış uzanan Draco'ya döndü. Aileleri hala otel odasındalardı, onlar ise önceden gelmiş yer tutmuşlardı.

"Hadi denize girelim." dedi Hermione yavaşça Draco'yu kolundan dürtükleyerek.

"Ben denize girmeyi sevmem." dedi ve burun kıvırdı.

"Benim için!" diye mırıldandı Hermione ve ona doğru döndü. İstifini hiç bozmamıştı Draco. Hermione, kafasını yavaşça Draco'nun omzuna koydum ve saçlarını okşamaya başladı.

"Buraya yüzmeye geldik ve ben yüzmek istiyorum." dedi kız kıvırcık saçlarına mukayyet olmaya çalışarak.

"Sen git yüz." dedi Draco gözlerini bile açmadan. Hermione iç geçirdi ve Draco'nun omzundan kalkıp etrafa baktı. Kendisine bakan bir erkeği gördüğünde utangaçça gülümsedi ve kafasını yere eğdi. Kafasını kaldırdığında ise, o çocuğun buraya doğru geldiğini görmüştü.

Büyük ihtimalle kendisiyle yaşıttı. Ya da bir iki yaş büyüktü.

"Denize girmek ister misin?" dedi kızıl çocuk. Draco, hızla gözlerini açıp doğrulduktan sonra, kızıl çocuğa baktı. Kızıl çocuk Draco'yu hiç önemsemiyor gibiydi.

Hermione döndü ve Draco'ya baktı. Tam kafasını sallayacaktı ki "Benimle giriyor." diyen Draco'nun sesini duydu. Draco, güneş gözlüğünü daha demin uzandığı havlunun üzerine fırlatmış ve ayağa kalkmıştı. Elini hızla Hermione'nin beline koyduktan sonra Hermione'yi çekiştirmeye başladı. Hermione, kızıl çocuğa bir şey bile söyleyememişti.

"Bari hayır deseydim, ayıp oldu." dedi Hermione önüne dönerken.

"Ayıp olmuşmuş." dedi Draco denizin dibine geldiklerinde durdu ve ayaklarını ıslattı. "Of soğuk!" diye inledi. Hermione ise yanında ki çocuğa bakıyordu.

"Kıskandın." dedi Hermione biraz daha gülümseyerek.

"Ne ben mi? Peh. Saçmalama." dedi Draco saniyelik Hermione'ye baktıktan sonra.

"Hadi ama itiraf et." dedi Hermione. Draco ise denize girmeye başlamıştı bile.

"Asla."

"Draco! Et işte!"

"Seni kıskanmadım." demesine rağmen, Hermione onu kıskandığını biliyordu. Suratında küçük bir gülümseme oluştu ve kafasını salladı Draco ona döndüğünde. "Pekala kıskanmadın."

Hıçkırıklarım kesildiğinde, yavaşça yerden kalkmış ve kendimi yatakhaneye atmıştım. Üzerimi değiştirdikten sonra, üzerimi değiştirdim ve kendimi yatağıma attım. Gerçekten nefret ediyorum, sinirim bozuluyordu. Bir insanın bu kadar yalan söylemesine şaşırabiliyordum. Benden ayrılalı daha kaç gün olmuştu ki Millicent denen kıza koşmuştu hemen? Kızları sadece kullandığını bu kadar belli etmek zorunda mıydı gerçekten? Göz yaşlarımı sildikten sonra, yorgun olduğum için çok rahat bir şekilde uyuyabileceğimi biliyordum. En azından uyumam lazımdı.

*

Gözlerimi kırpıştırarak açtıktan sonra, esnedim ve kendimi yataktan aşağıya attım. Kendime verdiğim sözü tutmalıydım. Dün gece uyumadan önce, Draco'ya gerçekten arkadaşça davranacağıma ve bu yüzden kendimi hırpalamayacağıma söz vermiştim. Bundan başka türlü çıkamazdım. Beni dinlememiş, kendi kuruntuları ile hareket etmişti. Oldukça trajik bir şekilde ise gerçekleri öğrenmiş, hemen ardından benden özürler dilemişti. Ama maalesef bir anlamı yoktu. Bir anlamı artık kalmamıştı.

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin