○ 34 ○

11.3K 700 345
                                    

Gryffindor'un kazananları, herkesin önünde gülümseyerek sunulmuştu. Gryffindor sene sonu kupasını kazanmıştı. Balo yarındı ve bizim mezun olmamıza çok az kalmıştı. Ve bu garip hissettiriyordu. Gerçekten, insanın gururlanmasına neden olacak bir şeydi. Gülümseyerek Profesör McGonagall'dan da izin alarak kürsüden indim ve salodan çıkıp Gryffindor ortak salonuna gittim. Günlerdir Draco ile öpüşme sahnemiz sık sık gözlerimin önüne geliyor ve beni uyutmuyordu. İki ya da üç gündür toplam sadece on saat falan uyumuştum.

Kendimi tekrar yumuşak yayağımın yüzeyine bıraktığımda, derin bir nefes aldım. Tekrar uyku bana düşmanmış gibi görünüyordu. Gerçekten, bu durumdan tiksinmeye başlamıştım. Draco'nun belki o öpüşme umrunda bile değildi ama beni gerçekten etkilemişti. Oldukça uzun zaman sonra, Draco'nun beni öpmesi değişik hissettirmişti. Ayrıca Robyn'e, baloya Elizabeth'le gittiği için son derece kırgındım. Ben hastane kanadından çıktıktan sonra, Elizabeth hastane kanadına gelmişti ve Robyn ile konuşmuştu. Nasıl olduysa baloya beraber gidiyorlardı. Robyn'e bunu söylediğimde ise kıskanç davrandığımdan bahsetmişti ve bu benim biraz daha sinirlerime dokunmuştu. Etrafımda ki herkesin Elizabeth akımına kapılması sinirlerimi bozuyordu ve bu bende daha çok Elizabeth'i öldürme dürtüsü oluşturuyordu.

Onu öldürüdğümde hiçbir yasal işlemin başıma gelmeyeceğinden emin olsam, büyük bir zevkle öldürebilirdim. Yıllarca tutsak ederek, aç bırakarak belki de her gün bir litre kanını ondan çekip, yavaş yavaş ölmesini sağlardım. Aklımda ona karşı gerçekten çok acımasızca planlar vardı. Bunları yaparken gözümün önünde canlandırdığımda, bir gıdım acıma dürtüsü bile oluşmuyordu. Ondan çok fazla tiksiniyordum. Büyük ihtimalle Draco ile sevgili olmaya başladığında, onun bir sevgilisi olduğundan haberi bile yoktu ama bu kadar saf olması bile sinirlerime dokunuyordu. Draco'nun saf değilde daha çok bilrisiniz, zeki ve kendinden emin kızlardan hoşlandığını sanırdım. Ama Elizabeth için benden ayrılması bunu pek doğrulamıyordu. Pardon ayrılması dedim. Aldatması.

Kollarımı tekrar yastığa sardıktan sonra, birazcık daha kıpırdandım ve yatakta ki en rahat pozisyonu yakaladım. Gözlerimi tekrar kapadığımda, karşıma tekrar Draco ile öpüştüğümüz sahne gelmişti. Şizofren hastaları gibiydim. Bir şeye o kadar çok takılı kalmıştım ki, delirmek üzereydim. Her seferinde bu sahnenin gözümün önünde canlanmasından içim şişmişti. Ayrıca habire neden bunu düşünüyordum ki? Tam Draco'yu atlattığımı düşünürken, Draco'nun tek bir hareketi beni tekrar çukurun en dibine çekebiliyordu. Büyük uğraşlarla çıktığım çukura, tekrar düşmek ise gerçekten bok gibi hissettiriyordu. Bunun tek tanımı sadece bu olabilirdi.

Bir kaç saat daha aynı problemle cebelleştikten sonra, uyumayı başarabilmiştim.

*

"Şimdi bu gün gerçekten baloya gelmeyecek misin?"

"Unutma bu sadece turnuvulardan sonra düzenlenen balo. Kazananı kutlamak için. Yıl sonu balosunda tabi ki yer alacağım." dedim ve omuzlarımı silktim. Ginny gözlerini dikip bana baktı.

"Balo, balodur Hermione! Hangisine katıldığın fark etmez!" Hemen ardından elbisesinin eteklerini düzeltti.

"Sence Harry beğenecek mi?"

"Bayılacak."

"Harry ile evlendiğinizde nedimelerinden biri ben olacağım."

"Kesinlikle sen olacaksın!" dedi ve güldü.

"Diğer nedimeni kim yapmayı düşünüyorsun, bebek?" dedim ve yatağımın üzerine attım kendimi. Balonun başlamasına bir kaç saat kalmıştı. Ginny çoktan gelmiş elbisesini giymişti. Saçlarını yapacak ve makyajını tamamlayacaktı. Bense, kütüphaneye gidecek ve Draco ile yalnız saatler geçirecek, o kütüphaneyi toplayacak, sonra ise kütüphanede yaşanmış abuk subuk tüm olayları uyumaya çalışırken tekrar beynimde canlandıracaktım. Ne kadar enfes bir program, değil mi?

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin